-Benim işlerim var. Sizi yalnız bırakayım da rahat rahat konuşun.

                  Helin çıkınca Ali Abdullah telefonla Sekreteri aradı.

-Randevum var mı? Randevudan önce haber ver. Telefon bağlama.

                  Bakışlarını Orhan Metin’e çevirdi.

-Durum anlattığımdan daha ciddi Orhan.

-Canını sıkma ağabey. Ağalarla ben ilgileneceğim. Çenesini tutamayanın çenesini ben bağlarım.

-O da var elbette Orhan. Benim canımı sıkan o değil. Alber’in gazıyla bir işe girdik. İş büyük gelmeye başladı sanki. Alber’den şüpheleniyorum. Batılı ortaklarımızın Alber’e olan güvenini sarsmak lazım.

-Onu hallederim ağabey merak etme. Alber’den niye şüphelendin?

-Benden habersiz görüştüğü adamlar Orhan. Ne konuştuklarını bilmiyoruz. Tedirgin oldum.

-Kimlerle görüşmüş ağabey açık konuş.

                   Ali Abdullah çekmeceden çıkardığı fotoğrafları Orhan Metin’e uzatır.

-Bu adamların peşinde oldukları ne öğrenmek lazım. Bizi farklı bir oyunun içine sokarlarsa hazırlıksız yakalanmayalım.

-İkinci fotoğraftakiler kimler?

-Parti yöneticisi, örgütün temsilcisi, KDP temsilcisi. Emniyetten biri de var.

-Fotoğrafta iki kişi daha var.

-Biri BİAD diğeri BÜSİAD başkan yardımcılarından.

-Ben hallederim Ağabey merak etme.

                  Ali Abdullah sabahtan beri gergin sinirlerini daha fazla tutamadı. Kardeşine çıkıştı.

-Hep hallederiz, hep hallederiz! Her şeyi hafife alıyorsun Orhan!

                   Orhan Metin aynı sertlikte karşılık verdi.

-Ben hiçbir şeyi hafife almam ağabey. Sen beni diğerlerinden aşağı görsen de ben hiçbir şeyi ve hiç kimseyi hafife almam ağabey.

-Ne saçmalıyorsun Orhan.

                   Orhan Metin sinirli ayağa kalktı, pantolon cebinden çıkardığı flash diski ağabeyine uzattı.

-Bak şuna da saçmalayıp saçmalamadığımı anla ağabey! Öğleye kadar odamda olacağım.

                 Ali holdingin bahçesine aracı park etti. İndi.  Tuğrul Ercan çalışanlarıyla fazla muhatap olmayı sevmezdi.

-İkinci katta koridorun sonunda Basın Halkla İlişkiler Ofisine git. Helin Hanım’ın asistanı seni bekliyor. İş başvurunu tamamlayacak. Yarın saat 08,30 da işinin başında ol.

               Cevap beklemeden yürüdü. Binaya girdi. Ali Tuğrul Ercan’ın ardından binaya girdi. İkinci kata çıktı. Kat ikiye bölünmüştü. Üzerinde Basın, Halkla İlişkiler ofisi yazan kapıyı açıp girdi. Girişte sağdan ikinci odada genç güzel bir kadın bilgisayar başında çalışıyordu.

-Helin Hanım’ın asistanına bakmıştım. 

-Buyurun benim diye cevapladı genç kadın. Ali’yle tokalaşıp yer gösterdi. Masada Funda Yılmaz yazılı bir isimlik bunuyordu.

-İyi günler bayan. . Yanınıza gelmem söylendi.

-İyi günler Ali Bey. Funda. Helin Hanım’ın asistanıyım. Biraz önce Helin Hanım bizimle çalışacağınızı söyledi.

                 Funda Yılmaz çekmeceden çıkardığı kağıtları uzattı.

-Lütfen formu doldurun Ali Bey. Bana On iki tane fotoğrafınız lazım. En az. Fazla olursa daha iyi

                  Ali cüzdanından çıkardığı fotoğrafları uzattı.

-Hazırlıklı gelmişsiniz Ali Bey. Ayrıca diplomalarınız, sertifikalarınız, silah ruhsatınız da lazım. Mümkünse asıl nüshaları veya onaylı fotokopileri.

                  Funda Yılmaz komodin çekmecesinden çıkardığı paketi Ali Yıldırım’a uzattı.

-Karaşahin Holding’de çalıştığınız süre içinde bu telefonu kullanmanız gerekiyor. Sim kartı takılı. Telefonunuz 24 saat açık olmak zorunda unutmayın.  Bugün başvuru formunuzu İnsan Kaynaklarına ulaştırırım. Gerekli işlemleri onlar yaparlar. Helin Hanım birazdan gelecek. Tuğrul Bey şirket prensiplerini anlattı mı?

-Anlattı. Helin Hanım’ın doğal olmayan her türlü kokudan nefret ettiğini söyledi.

-Doğru söylemiş Ali Bey. Şoförler ve korumalar ceket, kravat, kumaş pantolon tercihen takım elbise, kışın siyah veya gri kaban giyerler.  Helin Hanım kendinize kıyafet almanızı istedi. Şimdilik on beş gün yetecek kıyafet alırsınız. Aileye kabul edilince..

-Aileye kabul derken Funda Hanım…

-Holdingimizin onursal başkanı Abdülkadir Bey her hafta evinde aile fertlerine davet verir. Bir hafta kahvaltı, bir hafta öğle yemeği. Güvenlik soruşturmanız uygun görülürse ve on beş gün sonraki davete Helin Hanım’ı siz götürürseniz aileye kabul edilmiş sayılırsınız. Yeni kıyafet ve yemek fişlerinizi veririm. Kabul edilmezseniz kıyafetler sizde kalır, ücretiniz hesabınıza yatırılır. kartı mağaza müdürüne verin. Ücreti holding tarafından ödenecek.

                  Masadaki notluktan çıkardığı kart vizit ve not kâğıdını uzattı.

-Bankada hesap açtırın. Hesap numaranızı bana bildirin. Kâğıtta ki telefonları size verdiğim telefonda kayıtlı. Kâğıt yanınızda bulunsun. Telefondaki programlarla oynamayın. Konum açık kalsın. Gerekli her durumda beni arayabilirsiniz. Çay, kahve içer misiniz?

-Teşekkür ederim içmem.

                  Bu sırada Helin odasından çıktı. Ali ve Funda ayağa kalktılar.

-Tuğrul’la konuştunuz mu?

-Konuştuk Helin Hanım.

-İyi. Doğal olmayan her türlü kokuya alerjim olduğunu söylemiştir. İçki, sigara, ter. Paspal, pis insanlarla çalışmam. Bugün izinlisin. Kıyafetlerini yenile. Yarın sabah arabanın yanında ol.

                  Ali kapıya doğru yürüdü. Helin arkasından seslendi.

-Dur Ali. Paranı almadan nereye? Sabah ki kazancımız yarısı senin yarısı benim.

                  Ali Helin’in uzattığı parayı aldı başıyla selam verip çıktı.

( Bereli 14 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 2/7/2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu