“Enerji krizinin ne faydası olurmuş?”diye sorulabilir ama bu krizi iyi okuyabilirsek, krizden kesin faydalı çıkabiliriz.
Evvela enerji
krizinin önemli nedenlerini sıralayalım. Birinci neden, kışın çok soğuk olacağı
beklenmiyordu. İkinci neden ise Nato
ittifakı ile Rusya Federasyonu arasındaki gerginliğin enerji fiyatlarına
olumsuz bir şekilde yansımasıdır.
Yaz mevsimin
normalın çok üstünde yani aşırı sıcak olduğuna defalarca şahit olduk.
Aşırı sıcaklardan dolayı nice ormanlarımız cayır cayır yandı, günlerce söndürmekte
zorlandık. Demek ki aşırılık kış mevisimi için de geçerliymiş. Evet, bu kış
mevsimi normalın çok altında derecelerde soğuk geçmektedir. Aşırı soğuklara hazırlıksız yakalandığımız
aşikardır. Neymiş? Aşırı soğuklara da hazırlıklı olup gereken tedbirler
alınmalıymış. Aşırı soğuklar için alınabilecek en önemli tedbirler enerji
stokunun yeterli seviyede bulundurmaktır. Elektriğin stoku olmaz ama gaz veya
diğer fosil enerji rahatlıkla
depolanabilir. Normal bir kış mevisimine göre fosil enerji
bulundurulursa, aşırı soğuklarda mevcut enerji yetmeyip fiyatlar tavan yapar.
Nato ve Rusya
arasındaki gerginlik, Rusyanın arkabahçesi olarak gördüğü ülkelerden Nato’nun
çekilmesini istemesindendir. Rusya, eski Sovyetler Birliğinden ayrılan
devletlerin mesela Estland, Letland veya Litvanya’yı da arkabahçesi olarak görüp
Nato’ya katılmasından rahatsızdır.
Rusya için Ukrayna ise kırmızı çizgidir ve Nato’dan Ukrayna’nın hiç bir
zaman Nato’ya alınmayacağı garantisini istemektedir. Ciddiyetini ortaya koyabilmek için Ukrayna
sınırına 100 binden fazla asker konuşlandırmıştır. Nato ise bu isteklere karşı
çıkmaktadır, hatta Ukraynanın işgali karşısında Rusyaya ağır bedeller
ödeteceğini açıkça belirtmektedir. Nato ve Rusyanın didişmesi sonucu enerji
fiyatı tavan yapmaktadır çünkü gaz piyasasını kısmen Ruslar belirlemektedir.
Batı Avrupa büyük oranla Rusya’dan gelen gaza muhtaçtır. Rusyanın , Batı’ya
ihraç ettiği gazın büyük bir bölümü ise Ukrayna üzerinden geçmektedir. Başka
bir ifadeyle, Ukrayna’da gazı koz olarak kullanmaktadır. Rusya, Nato ve Ukrayna
kavga ederken, gaz fiyatları tavan yapıp vatandaşların cebini yakmaktadır.
Türkiye’de Rusyanın yanı sıra İran’dan da gaz almaktadır ama gaz ithalinin
çoğunluğu Rusyadandır.
Enerji krizinden
nasıl faydalanabiliriz?
Yukarıda da izah
edildiği gibi aşırı soğuklara hazırlıksız yakalanıldı. Alınabilecek tedbirler;
kış mevisiminden önce yeterli enerji depolanmasıdır. Gaz, petrokimya sektöründe
sıvı haline getirilip (mesela LNG) rahat
bir şekilde depolanabilir. Bu konuda Türkiye, enerji merkezi/köprüsü bile
olabilir. Şöyle ki; gaz zengini olan İran, Azerbeycan veya Rusya’ya komşuyuz.
Bu ülkelerden ithal edilen gaz, Türkiye’de sıvılaştırılıp Avrupa Birliğine ihraç bile edilebilir. Enerjiye muhtaçken, enerji ithal
eden bir ülke haline gelebiliriz. Yeter ki, bu potansiyel değerlendirilsin. Şu
günlerde Batı Avrupa gaz açığını Amerika’dan ithal ettiği sıvı gazla (LNG)
gidermeye çalışmaktadır. Yenilenebilir enerjiye
(güneş veya termal enerjisi gibi) daha fazla yatırım yapıp dışa
bağımlılığı azaltmak zorunda olduğumuz daha iyi bir şekilde anlaşılmıştır.
Türkiye, hem Nato
üyesi hem de Rusya’ya komşudur. Ayrıca, Rusya ile ciddi bir seviyede ticari ilişkileri
bulunmaktadır. İki ülke arasında çok yönlü çıkar ilişkileri bulunmaktadır.
Türkiye, elindeki bu fırsatı değerlendirip Rusya ile Nato arasındaki gerginliği
diplomatik girişimlerle giderebilirse, krizden en karlı olarak çıkacaktır.
Rusya’nın Ukraynaya saldırısı, yani işgali Türkiye’yi sadece enerji dalında
değil çok yönlü kötü bir şekilde etkileyecektir. Nato, zaten açık net bir
şekilde Rusya’yı her yönden boykot edeceğini haykırmaktadır. Olası bir boykot
halinde Türkiye’nin, Rusya ile alış veriş yapması bir hayli zorlaşacaktır hatta
imkansız hale gelecektir. Mesela tonlarca yaş sebze ve meyve elimizde kalacaktır. Umarım, bu kriz barışla sonuçlanır.
Enerji krizinin
vatandaşa faydası ?
Bu krizin
vatandaşa bakan yönü de var elbette. Kriz, çebimizi cayır cayır yakmaktadır. Bu
durum karşısında çoktan unuttuğumuz tasarrufu hatırlayıp enerji müsrifliğinden
kaçmaya zorlanıyoruz. “Nereden ve nasıl enerji tasarrufu yapabiliriz?” diye
araştırmak zorunda kalıyoruz. Gerçekci olmak lazım; tasarrufun mutlaka faydası
var ama faturalar yarıya filan inmiyor. Krizin bize en büyük faydası, ne kadar
lüzumsuz, gereksiz enerji kullanılabildiğinin
ortaya çıkmasıdır. Nerden ve nasıl kısıtlama yapabileceğimizi sıralayacak
değilim ama bu konuda her evde, ofiste, iş yerinde veya müessesede mutlaka tasarruf yapılabileceği kesinlik
kazanmıştır. Diğer yandan bu kriz, yenilenebilir enerji üretiminin önemini
ortaya koymuştur. Güneşin bol olduğu
Türkiye’de güneş enerjisinden daha fazla yararlanılabilir. İmkanı olanlar güneş
paneli taktırıp enerji şirketlerinin cep yakan fahiş faturalarıyla muhatap
olmazlar.
Çevreye duyarlı
kişiler (bilim adamları), enerji israfına dikkat çektiklerinde bazen meczup
muamelesi görmekteydiler. Sanki enerji israfı önemsiz bir konuydu. Sanki enerji
hiç bitmeyecek kadar bol sanılırdı, tasarrufa filan ne gerek vardı canım? Bu kriz ,enerjinin de bir gün bitebileceği
çok açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur. Kara kışta, karanlıkta kalmanın
veya zangır zangır titremenin artık çok uzaklarda olmadığını umarım bu kriz
lisanı hal ile bize anlatmıştır. Ayrıca, önümüzdeki yıllarda da kışın çok çetin
geçebileceğini anlatmıştır.
Umarım, israftan
kaçmanın neden bu kadar önemli olduğunu anlayıp bir daha enerji krizini
yaşamaya katkıda bulunmayız. Her bir fert yapmış olduğu müsrifliklerle enerji, su veya başka tabii
krizlere katkıda bulunmaktadır.
Abdullah
Konuksever