En son yazımda enerji krizinin iyi okunması/değerlendirilmesi halinde bu krizden karlı çıkabileceğimizi iddia etmiştim. Konunun önemine binaen enerjiyle devam ediyoruz.
Enerji, somut ve çok karışık bir konudur:
fiziğe (E=mc2), kimya/biyolojiye (CH4 (g)+2O2
(g) = CO2 (g)+ 2H2O (l) +ΔT), geolojiye
bakan yönleri bulunmaktadır. Enerji, her ne kadar zor olup herkesin anlaması
beklenmesede, herkesi yakınen ilgilendirmektedir. Evet, enerji hava ve su gibi yaşamak için
gereklidir. Enerji kullanmayan dünyada
kimse yoktur. Az çok herkes mutlaka enerji
kullanır. Gündelik kullanılan eşyaların üretimi için zaten bol bol enerji
gerekmiştir.
Bu yazıda yenilenebilir enerjiye daha çok yatırım yapılması iddiamı tekrar
edip bunu konuyu açmak istiyorum.
Yenilenebilir enerjiye mutlaka yatırım yapılıyordur ama çok yetersiz
olduğuna şahit olmaktayız. Devasa yatırım gerekçelerinin birincisi dışa
bağımlılığı azaltmaktır. Fosil enerji
için dışarıdan hava gazı ve ham petrol ithal edilmektedir. Herhangi bir
sebepten dolayı mesela gaz vanaları azıck bile kısıldğında ciddi sorunlar
yaşanmıştır. Dışa bağımlı olduğumuzdan dolayı gaz vanalarının tamamen kapatıldığını göz önüne alıp her türlü
tedbirleri almak zorundayız!. Aynı durum ham petrol içinde geçerlidir.
Yenilenebilir enerji için devasa yatırım gerekçesinin diğeri ise fosil
enerji fiyatlarının uzun vadede yükseleceğidir. İleride gaz veya petrolü para
veren değil ÇOK para veren alabilecektir. Ham petrolün fiyatının yükseleceğini
anlamak için müneccim filan olmaya gerek yoktur. Fiyat artışındaki beklenti
sebepleri: ham petrol reservlerinin hızla tükenmesi ve enerjiye ihtiyacın hızla
artmasıdır.
Günlük ham petrol üretimi milyarlarca varille ifade edilmektedir. Başka
bir ifadeyle ham petrol reservleri hızla tükenmektedir. Ham petrol ürünlerinin yenilenebilmesi ise
imkansız denecek kadar zordur. Syngaz veya Fischer-Tropsch metodu ile sentetik
akaryakıt üretilmektedir ama bu yöntemde`hammadde olarak genelde kömür
ve başka petrol ürünü (nafta) kullanılır. Neticede sentetik gazın
hammedesi de fosildir ve bunun rezervleri de hızla tükenmektedir. Ham petrole
alternatif olarak görülen syngaz akaryakıtının maliyeti aşırı yüksektir. Syngaz,
Fisscher-Tropsch ikilisi tarafından geliştirmiştir. Nazi Almanya 2. dünya
savaşı yıllarında bu yöntemle akaryakıt ihtiyacını karşılamıştır. Ayrıca,
Güney-Afrika da ırkçılktan dolayı yıllarca boykot edilmiti. Boykot yıllarında
bu yöntemle akar yakıt ihtiyacını gidermeye çalışmıştır. Güney-Afrkada Sasol tarafından bu yöntemle halen sentetik
fuel üretimi yapılmaktadır.
Ham petrolün hızla tükendiğine dair o kadar çok işaret var ki: çoğu araba şirketi milyarlarca dolar harcayıp ilk
önce hybrit daha sonrada elektirikli model geliştirmiştir. Hiç bir araba
firması durduk yerde milyarlaca harcama yapmaz. Bunların yanısıra çoğu devlet yenilebilir enerji üretimi için
milyarlarca dolar/euro yatırım yapmaktadır. (Biyo enerji gibi alternatif
akaryakıt araştırmaları için gerek devlet gerek özel petrokimya şirketleri
gerekse üniversitelerin yaptıkları harcamalara en iyisi hiç değinmeyelim.) Yenilenebilir enerji için yapılan yatırımlardan aslan payı güneş enerjisine
düşmektedir. Mesela Çin Halk Cumhuriyeti
geçen yıl 23.3 gigawatt kapasitesinde güneş enerjisi üretimi için
devasa yatırım yapmıştır.
Konu 1,4 milyardan fazla nüfusa sahip olan Çin Halk Cumhuriyetitinden
açılmışken; petrol fiyatlarının artmasındaki en önemli faktörlerden biri de
enerjiye aç olan mesela Çin gibi devletlerin enerji ihtiyacındaki hızlı
artıştır. Evet, bir yandan ham petrol hızla tükenirken diğer yandan petrole
olan ihtiyaç her gün artmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti eskiden üretim ağırlıklı
bir ülkeydi. İnsanlar karın tokluğuna çalışıp bisiklete filan binip tek tip
elbise giymek zorunda olup küçük küçük baraka gibi evlerde mütevazi bir hayat
yaşamak zorundaydılar. Ancak son 30 yıldır Çin Halk Cumhuriyeti ekonomi dalında
çok büyük değişikler yaptı. Çinliler halen çok üreten insanlar ama artık
tüketen de bir toplum olmuştur. En lüks ve en pahalı arabaların pazarı artık
Çin’dir.
Konuyu toparlayacak olursak, yenilebilir enerjiye devasa yatırımlar yapıp
enerjiyi israf etmeyip enerji krizlerinin önüne geçebiliriz. Enerji, çevre,
iklim, doğal afet, gıda veya su
insanlığın ortak sorunudur. Bu global sorunlar siyasetin çok çok
üstündedir ve her bir insanı şahsen ilgilendirir.
Abdullah konuksever