27 Kasım 2013
Camianın
istihbarat sorumlusu Karabulut sabah saat 9 da Ağabey’in Arnavutköy
yakınlarındaki villasına kahvaltı için geldi. Bir gece önce Ağabey kahvaltıya
davet etmişti. Karabulut hem sevinmiş hem de tedirgin olmuştu. Tedirgin olmuştu
çünkü Ağabey’in kahvaltı daveti pek alışılmış bir şey değildi. Sevinmişti
Ağabey’le kahvaltı etmek camiadaki herkes için paha biçilemez bir şerefti.
Heyecanla
arabasını park edip villanın ikinci katına çıktı. Ağabey mükellef sofranın
başında bekliyordu. Karabulut Ağabey’le tokalaşıp kucaklaştı. Büyük salonda
hizmet için kimse bulunmadığından ince belli bardaklara çay doldurup servis
yaptı. Kibarca bir birlerine hal hatır sorduktan sonra sıcak ekmeklerin
eşliğinde kahvaltı yaptılar.
-Affınıza mağruren Ağabey, bir problem mi var?
Camianın
İstanbul imamı aynı zamanda Öz-Can Holding Murahhas azası olan Ağabey hafifçe
gülümsedi.
-Allah’a şükürler olsun hiçbir problem yok
kardeşim. Birkaç gün içinde Muhterem büyüğümüzden davet bekliyorum, gitmeden
önce sizinle özel bir istişare yapmak istedim. Merakını gidereyim; Timur’u çok
severim ama bazen çok agresif olabiliyor. Engin’i de severim ama bazı
tavırlarına canım sıılıyor.
-Ne gibi davranışlar Ağabey? Konuşayım
istersen.
-Lüzum yok kardeşim. Engin 35 yıldan fazla
bizimle ama hala bazı tasvip etmediğimiz huylarından vaz geçemedi.
Milliyetçilik ve Beka gibi. Yıllardır anlatıyoruz. Muhterem büyüğümüzün himmetiyle
biz devleti yönetmeye talip olduk. Bu uğurda yapmadığımız fedakarlık kalmadı.
İstemediğimiz ortaklıklar kurmak istemediğimiz kişiler ve guruplarla çalışmak
zorunda kaldık. İnşallah menzil-i maksuda ulaşmaya çok az kaldı.
-İnşallah Ağabey.
-Son birkaç aydır beni gerçekten üzen
başarısızlıklar zuhura geldi biliyorsun. Caner bizimle tüm bağlantısını kesti,
devlete sığındı. Karaşahinleri bir türlü ortaklığa razı edemedik. En son nasıl
olduysa oldu devlet paramıza el koydu. Bu başarısızlıklar hazmedilecek gibi
değil Karabulut. Cevat Ağabey’e mazeret üretemez hale geldim. Bu konularda
seninle istişare yapmak istedim. Bildiklerini anlatır mısın?
Karabulut
kafasını toparlamak için birkaç saniye düşündü.
-3 sene önce Ali Abdullah Karaşahin’in
başkanlığında Londra’da bir konsorsiyum kurulduğunu biliyorsunuz Ağabey. Çok
ısrar ettik ama Ali Abdullah’la yapılan protokolün tam metnine ulaşamadık. Ali
Abdullah’ın bizimle ortaklık için asla ısrar edilmemesini şart koştuğunu
biliyoruz. Aksi takdirde devlete konuşacağını söylemiş, Lord Williams kabul
etmiş. Karaşahin Holding geçen üç yıl içinde tahmin edemeyeceği oranda bir
büyüme sağladı. Londra ofisi açtı. Avrupa Birliği fonlarından büyük bir kredi
aldı. Bu süreçte ortaklık tekliflerimizi ısrarla reddetti.
Çayları
tazeleyen Karabulut aynı sakinlikte devam etti.
-Tam da burada bir konuyu özellikle belirtmek
isterim Ağabey; Şahsen ben ortaklık için Çaylı Holding’in seçilmesi
taraftarıydım. İmamlar Şurası net bir karar veremedi. İki alternatif üzerinden
devam etmemizi istediler. Bu talimat üzerine biz de Karaşahin Holding’i bir
nevi koruma altına aldık. Kamuoyunda itibarlarına zarar verecek haberleri
engelledik. Resmi-Gayri resmi bütün işlerinde önlerini açtık. Konsorsiyum’un
faaliyete geçmesinin ardından Alber Dikici İngiliz istihbaratının temsilcisi
olarak İstanbul’a geldi. Çok hata yaptı. Karaşahinler’i tedirgin edecek her
türlü ilişkiye girdi. KDP, Örgüt, Parti. Üç ay kadar önce profesyonel bur
cinayet sonucunda öldü. Katil veya katilleri hakkında hiçbir bilgiye
ulaşamadık. Her kim yaptıysa işini çok iyi yapmış. Kesin bir şey söyleyemem ama
ben Orhan Metin’den şüpheleniyorum.
-Şüphenin sebebi nedir?
-Helin Karaşahin Ağabey. Helin Karaşahin
ağabeyini Konsorsiyum başkanlığına ikna eden kişi. Ailenin en küçük kızı.
Londra’da eğitim görürken Alber Dikici’yle yaşadığı ilişkiden nikahsız bir
çocuğu var. Ailesinin çocuktan haberlerinin olmadığını tahmin ediyorum. Ailenin
kökenini düşününce Orhan Metin’in Alber’i öldürtmesi yeterli bir sebep bana
göre.
Ağabey
tüm dikkatini Karabulut’a vermişti. Karabulut’un rahatsızlığını fark etti.
-Sigara içebilirsin Karabulut, rahatına bak.
Karabulut
iç cebinden çıkardığı sigarayı yaktı.
-Ali Abdullah’ın bir şeyler çevirdiğine
neredeyse eminim Ağabey. Şöyle ki Konsorsiyumun kurulmasından sonrasında
bildiğiniz gibi bir özel kuvvetler timi görev dönüşü saldırıya uğradı. Yaklaşık
dokuz ay sonra bu saldırılara katıldıklarını tahmin ettiğim kişiler infaz
edilmeye başlandı. En son 30 Ağustos’ta Yeşiltepeli Şile’de infaz edildi.
Karabulut
sigarasından son nefesi çekti. Bardağındaki çayın dibini tepsideki diğer
bardağa döküp söndürdü.
-Caner Çaylı’ya gelecek olursam, hatırlarsanız
Caner Çaylı’nın Suphi’nin parasını taşımasına itiraz etmiştim.
Caner ağabeyin geçmişini, hizmetlerini ve
oğlunun durumunu hepimiz biliyoruz. Caner ağabey 45 yıllık hayatını sorgulamaya
başladı yaşadığı travmadan sonra da bize cephe aldı. Bana göre gözdağı vermek
için saldırmak hatalıydı. Ya öldürmeliydik veya karışmamalıydık. An itibarıyla
devlete sığındığı için uluyamıyoruz. Neler anlatacağını tahmin etmek bile
istemiyorum. Şahsi kanaatim bulunduğumuz süreçte en büyük düşmanlarımız Küçük
Ağa ve Ali Yıldırım görünüyor.
-Böyle düşünen sadece sen varsın Karabulut.
-Biliyorum ağabey. Küçük Ağa müsteşarın onayıyla
kurduğu ekibiyle bizi araştırıyor. Parlak bir geçmişi var. Camianın en büyük
düşmanlarımızdan. Sapanca Operasyonunu ondan başkası planlayıp yapamaz.
Abdülkadir Karaşahin ile yıllar öncesine dayanan bir tanışıklığı var. Elimizdeki
bilgilere göre Ali Yıldırım Altay Binbaşı’nın emrinde çalışmış. Küçük Ağa ve
Altay Binbaşı bazı operasyonlarda birlikte çalışmışlar. Ali Yıldırım’ın geçmişi
tamamen karartılmış. Hakkındaki tüm bilgi ve belgeler tahrif edilmiş. Bu hafta
içinde metruk bur bina da yaşayan Suphi Tekin’in beslediği tinerciler toplu
olarak infaz edildi. Bir gün sonra Suphi Tekin kayboldu. Ali tarafından infaz
edildiğini düşünüyorum.
-Aralarındaki ilgiyi açıklayacak mısın Karabulut.
-İki buçuk sene önce iki özel kuvvet askerine
tinerciler saldırdı. İnfaz edilen tinerciler o tinerciler, saldırdıkları
askerler de görev dönüşü saldırıya uğrayan özel kuvvet timinin askerleri.
Saldırıdan ağır yaralı kurtulan diğer iki asker kayıp. İki askere yapılan
saldırıdan birkaç ay sonra faili meçhul infazlar başladı. İnfaz edilenlerin
hepsi Karaşahinlerin ortaklarının adamları. En ilginci de Caner Çaylı’nın
parasını Sapanca’ya Ali Yıldırım götürdü.
Ağabey
duyduklarıyla şaşaladı. Düşünceye daldı.
-Planın nedir?
-Küçük Ağa ve Ali Yıldırım’ı ortadan kaldırmak
için biraz daha zamana ve izine ihtiyacım var. Aklıma gelmişken haberiniz vardır
ama Beşir aradı. Ali Yıldırım ve Orhan Metin’in adamı evine gelmişler. Kesin
bir tavırla Orhan Metin’in cezaevinden çıkacağını söylemişler. Beşir 15 gün
müsaade vermiş.
-Orhan Metin cezaevinden çıkamaz Karabulut.
Arkadaşlarımız her şeyi ayarladılar. Yanılıyor muyum?
-Orhan Metin’in dosyasında ulaştım ağabey. Diğer
suçlamalardan bir şey çıkacağını zannetmiyorum. Öldürüldüğünü varsaydığımız Tuğrul
Ercan ortaya çıkar ve savcıya ifada verirse plan çöker.
-Böyle bir ihtimal mi var?
-Her şey mümkün ağabey. Tuğrul Ercan’ı Küçük
Ağa sakladıysa bu ciddi bir risk.
Ağabey
duyduklarıyla sinirlendi. Elini hızla masanın üstüne indirdi.
-Allah kahretsin olmaz böyle bir şey! Bu işi
de elimize bulaştırırsak büyüğümüzün yüzüne bakamam. Bu riski ortadan kaldır
Karabulut. Orhan Metin cezaevinden çıkmamalı, anlıyor musun?
-Emredersin ağabey. Elimden geleni yaparım.