7 Aralık 2013 Cumartesi
Ali
sabah 6,30 da farklı bir huzur içinde uyandı. Böyle zamanlarda normalleştiğini
düşünüp mutlu oluyordu, 15 gün süren tedirginlik dün gece sona ermişti. Küçük
Ağa bir kere daha güvenini boşa çıkarmamıştı. Cezaevindeki Orhan Metin ile
Tuğrul Ercan’ı öldürtmemek üzere bir pazarlık yapıldığı kesindi, daha doğrusu
Ali öyle tahmin etmişti. Sadece Tuğrul Ercan değil hasmı Orhan Metin olan kimse
başka türlü ikna olmazdı. Kıbrıs’ta saklanan Tuğrul Ercan Perşembe gecesi nöbetçi
mahkemeye ölmediğini ispatlamış ifadesini vermiş Cuma sabahı yeniden ortadan
kaybolmuştu. Süleyman Yasin Karaşahin Cuma günü Orhan Metin’i ceza evinden
çıkarmış babasının evine götürmüştü.
Küçük Ağa hala ortalarda
yoktu. Ama işini yapmıştı. Orhan Metin’in ceza evine girmesinin ardından
cevapsız çağrılarının ve e postasına gönderdiği mesajın faydasının olup
olmadığını bilmiyordu ama Küçük Ağa camiaya büyük bir darbe vurmuştu. Bu darbe
canına mal olabilirdi büyük ihtimalle de olacaktı. Camianın tüm gücüyle Küçük
Ağa’yı ortadan kaldırmak için çabalayacağına şüphe yoktu artık.
Tedirgin geçen 15 gün
içinde başka ilginç şeyler de olmuştu. Caner Çaylı iki kere aramış holdingle
ilgili talimatlarına vermişti. Ali Karaşahin holdingle olası bir ortaklık
hakkında soru sormak istediyse de Caner Çaylı kestirip atmıştı. “ Mantığınıza
en uygun geleni yapın Ali.”
Ali Orhan Metin’in
cezaevine alınması ardından Hatice’nin söyledikleri üzerine Küçük Ağa’ya hem
mesaj hem mail atmıştı. Beklediği dedikodunun yayılması uzun sürmemiş Karaşahin
holding ve Çaylı holdingi arasında ortaklık görüşmeleri yapıldığı duyulmuştu.
En ilginci ise Ali Abdullah Karaşahin bu konuyla ilgili hiçbir şey sormamıştı. Dün
gece arayan Soner sabah Çaylı otel de kahvaltıya davetli olduğunu söylemişti.
Kimlerin katılacağını oda bilmiyordu.
Ali ve Soner Çaylı otelin
önüne aynı saatte geldiler. 15 dakika sonra Ali Abdullah, Orhan Metin ve
Süleyman Yasin geldi. Hep birlikte kahvaltı salonuna geçtiler. Garsonlar servis
açarken Hatice ve Hızma birlikte salona girdi. Ali Abdullah ya gerçekten
ortaklığa niyetlenmişti veya dedikoduyu olabildiğince köpürtmeye niyetliydi. Garsonlar
çayları servis ederek uzaklaştılar.
Küçük
bir ekmek parçasına sürdüğü tereyağının üstüne bal damlatan Ali Abdullah
bakışlarını Ali’ye çevirdi.
-İki haftadır kulağıma bir dedikodu geliyor
Ali. Senin bu dedikodularla ilgin olduğunu düşünüyorum. Yanılıyor muyum?
-Yanılmıyorsunuz Abdullah Bey. Bildiğiniz gibi
Caner Bey geçici bir süre işlerinin başında olmayacak. Bu durumun holdingi
sıkıntıya sokmaması için düşündüğüm bir korunma refleksi diyebiliriz.
-Bu dedikodudan nasıl bir beklentiniz olduğunu
açıklayacak mısın?
-Elbette Abdullah Bey. Öyle sanıyorum ki iş
dünyasında herkesin bildiği bir gerçek var. Haber sitelerinin pek çoğunda da bu
durum yazılı. Caner Bey yıllardır kendilerine camia diyen gurubun en büyük
finansörlerinden biliyorsunuz. Caner Bey uğradığı silahlı saldırının camia
tarafından organize edildiğini düşündüğü için bir süreliğine ortadan kaybolmaya
karar verdi. Yerine işleri kızı Hatice Çaylı takip ediyor. Holding iş
ortaklarının bir kısmının camia yandaşı olması ve camianın Çaylı holdinge cephe
alması bizi bir hamle yapmaya yönlendirdi.
Orhan Metin lafa karıştı.
-Siz kimsiniz açıklayacak mısın Ali?
-Biz ben ve nişanlım Hatice Çaylı Orhan Bey. Caner
Bey hisselerinin kontrolünü geçici süreliğine bana devretti. Ben de Hatice’yi
genel müdür olarak görevlendirdim. Çaylı holding te güvenlik dışında bir görev
talebim olmadığı gibi hisse devrinden en son benim haberim oldu. Caner Bey
işinin başına dönene kadar holdingi ayakta tutmak için bir şeyler yapmak
mecburiyetim var. Beklentimizin gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda Hatice bilgi
verecektir.
Kahvaltı
masasındakiler bakışlarını Hatice Çaylı’ya çevirdiler.
-Ali ilk teklif ettiğinde aklıma yatmamıştı.
Ama geldiğimiz durumda beklentilerimizin karşılandığını söyleyebilirim Abdullah
Bey. Ortaklarımızdan gelen ilk tepkiler tam olarak beklediğim gibi oldu.
Alternatifsiz olmadığımız anlaşılınca ortaklarımızın tepkileri farklılaştı.
Olumlu tepkiler arttıkça bu dedikoduyu bilgi ve onayınız olmadan köpürtmeye
devam ettiğim için sizden özür dilemeliyim Abdullah Bey.
-Özre gerek yok Hatice Hanım. Bu sürede
babanızla görüştünüz mü peki?
-Görüştüm Abdullah Bey. Biraz önce Ali’nin
dediği gibi camiayı karşısına aldığı için dedikodudan memnun kalmış
diyebilirim.
-Sizin fikriniz nedir Hatice Hanım? Yani bu
dedikodunun gerçeğe dönüşmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Hatice
fazla düşünmedi.
-Anlaşabilirsek neden olmasın Abdullah Bey.
İtibarınız ve ekonomik gücünüzle süreci sıkıntısız atlatacağımızı düşünüyorum.
Ali
Abdullah yanında oturan Orhan Metin’e baktı.
-Ne dersin Orhan?
-Çaylı Holding sektörde ağırlığı olan bir
firma ağabey. Şirket olarak değilse bile kişi olarak ortak olmayı düşünürüm.
Hem tatil hem personel için bir otele ihtiyacımız var mı dersen bence var.
Hatice Hanım’ın dediği gibi neden olmasın?
Ali
Abdullah daha fazla düşünmedi.
-Tamam Hatice Hanım. Şimdiye kadar hiç
düşünmediğim bir sektör ama olur. Hisselerini satmak isteyen ortaklarınızla
görüşün. Hızma’ya haber verin. Holding olarak olmasa bile kişisel olarak
ortaklık yapabiliriz. Çaylı Holding gibi sektörde itibarlı bir şirketle ortak
olmak bizim de işimize gelir. En önemlisi de piyasa da yalnız olmadığınızı ilan
etmiş oluruz. Orhan senin başka söyleyeceklerin vardı galiba.
-Var ağabey. Cezaevindeyken önemli bazı
kararlar aldım. Ama bunları aile içinde konuşsak.
Hatice
toplantının gidişatından son denece memnun kalmıştı.
-Lafınızı bölüyorum Orhan Bey ama sizin için
sakıncası yoksa toplantı salonumuzu kullanabilirsiniz. Güvenliğinden emin
olabilirsiniz.
Ali
Abdullah başıyla onaylayınca Hatice ayağa kalktı.
-O zaman hazırlık yapmaları için personele
haber vereyim. Büroma geçelim mi Hızma Hanım?
Hızma
sandalyesinden kalkarken Orhan Metin seslendi.
-Hızma bizim toplantı bitince konuşun.
Toplantı da senin de bulunmanı istiyorum.