‘’vatandaş  Türkçe  Konuş !’’ Kampanyalarından Kürt Tilkisi, Ermeni  Koyununa...
‘’VATANDAŞ TÜRKÇE KONUŞ !’’ KAMPANYALARINDAN KÜRT TİLKİSİ, ERMENİ KOYUNUNA...---7. BÖLÜM--
Daha pek çok sebep yanında bu 6-7 Eylül Olayları mevcut hükumetin başını yedi 27 Mayıs 1960 İhtilali ile birlikte.
27 Mayıs ihtilâlini takip eden Ağustos ayında üniversite öğrenci birlikleri gene azınlıkları hedef alan bir “Vatandaş Türkçe konuş!” kampanyası başlattılar. Ancak bu kampanyanın ömrü kısaydı. Dönemin İstanbul Valisi Tuğgeneral Refik Tulga’nın öğrenci liderleriyle görüşüp, onları mevsimin yaz olması ve İstanbul’da turistlerin fazlalığı nedeniyle böylesi bir kampanyanın çığırından çıkıp turistleri rahatsız eder bir şekle bürünmesinin Türk ekonomisini zarara uğratacağı konusunda ikna etmesinden sonra sona erdi. Evet... İlginçtir ki bizim üniversite gençliğimiz hâlâ turist ile azınlık vatandaşlarımızı ayırt edecek düzeyde değildi.
Bu arada 6-7 Eylül Olaylarının başlamasında baş aktör olan Oktay Engin’e ne oldu?
Oktay Engin önce Yunanistan’da tutuklandı ve kendisine 9 ay hapis cezası verildi. Bu cezasını çektikten sonra Yunanistan’dan Türkiye’ye geldi. Ancak bu cezaya Yunanistan’da itiraz edenler olmuş olacak ki gıyabında bir kez daha yargılandı ve 3 Yıl altı ay daha hapis cezası aldı. Yunanistan Oktay Engin’i geri istedi ama Türkiye vermedi. Bu arada Türkiye’de de gıyabında yargılanmıştı ama Yunanistan’da yattığı 9 aylık hapis cezası yeterli görüldü ve bu kişi İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine başladı II. Sınıftan. Okulu bitirince önce Çankaya kaymakamı oldu. Sonra Emniyet Genel Müdürlüğü Siyasi İşler Müdürü oldu. Daha sonra da Nevşehir Valisi...
1964 Yılına gelindiğinde ülkede artık ‘’ Vatandaş Türkçe Konuş denilebilecek sayıda azınlık adeta kalmamıştı. Ermeni Artin Agopyan’ın ailesi 1915 Tehcirinin intikamı içlerinde saklı olmak üzere Öcalan soy adını almışlardı ve oğulları Artin’e de Abdullah adını vermişlerdi. O da artık her Türk çocuğu gibi her gün okulunun bahçesinde ‘’ Türk’üm doğruyum ‘’ diyor senden benden âlâ Türkçe konuşuyor kendisini Kürt olarak tanıtıyor ama her andımızı okuduğunda içinden ‘’ Türk de değilim Kürt de değilim. Ermeniyim. Öcümü bir gün elbet alacağım.’’ Diyordu.
Rumlar...
1964 Yılında Türk hükumeti 1930 Yılında Yunanistan ile aramızda imzalanan İkamet Ticaret ve Seyrisefain Antlaşmasını tek taraflı fesh ederek 12 Binin üzerinde Yunan pasaportlu Rumu -bir daha geri dönmemek üzere-Yunanistan’a sepetleyince iyice azaldılar zaten. Ayrıca çok iyi Türkçe bildiklerinden bir daha sorun olmadılar.
Yahudiler...
Her gün ‘’ Merhaba’’ ya da ‘’ Günaydın Josef ‘’ dediğim bir lise arkadaşımın adını bir gün yoklamada bir öğretmenimiz ‘’ Yusuf ‘’ olarak okuyunca çok şaşırmıştım. Evet....Yahudiler de iyice azınlık olduklarını görünce Jozef’ler Yusuf olmaya başlamıştı ve arkadaşım Jozef/ Yusuf benden daha iyi Türkçe konuşuyordu. Yani artık onlara da ‘’ Vatandaş Türkçe Konuş !’’ demeye gerek kalmamıştı.
1960 İhtilalinden sonra Türkçe konuşmak hususunda zorlanacak elde kala kala Kürtler kalmıştı. Onlara zaman zaman ‘’ Ulan ayı! Burası Türkiye. Türkçe konuş.’’ Deniliyordu eğer aralarında Kürtçe konuşuyorlarsa.
1970’li yıllarda vatandaşın nece konuştuğu artık hiç kimsenin umrunda değildi zira vatandaş ta 1968’den itibaren yeni bir aksiyon bulmuştu kendisi için.
Grevler boykotlar üniversite işgalleri her gün morglardan alınan tabutların omuzlarda taşınırken sol ya da sağ eller yumruk yapılarak sloganlar eşliğinde yürüyüşler... Bu kadar aksiyon varken vatandaşa ‘’ Türkçe Konuş !’’ demek kimsenin aklına gelmediği gibi bir kesim ne kadar halkçı olduğunu göstermek için artık Kürtçe şarkı- türküler eşliğinde halay çekiyordu grevlerde... Artık vatandaşın hangi dilde konuştuğu değil hangi safta olduğuydu önemli olan.
1978 Yılı sonlarında 24 Yaşında bir öğretmen olarak hayata atıldığımda görev yaptığım okulda bir şey dikkatimi çekti: Bazı arkadaşlar öz Türkçe diyerek tamamen yeni kelimeler kullanıyorlar bazı arkadaşlar ise bu yeni kelimelerle dalga geçiyorlardı. ( Ben de dalga geçenler grubuna dahil oldum kısa sürede.)
Mesela?
Mesela bazı arkadaşlar ( Ki bunlar solcu hatta bize göre Komünist idiler.) ‘’Tabiat’’ yerine ‘’ Doğa’’ diyorlardı biz de ‘’ Yok boğa ‘’ diye dalga geçiyorduk.
‘ ’İmkan’’ yerine ‘’ Olanak’’ ‘’ İhtimal’’ yerine ‘’ Olasılık’’ Diyorlardı bizler ‘’ olasılık- bulasılık ‘’ diye dalga geçiyorduk.
‘’Şart’’ yerine ‘’ Koşul’’ diyorlardı biz ‘’ Sen kağnıya öküz arabasına faytona koşul.’’ Diye dalga geçiyorduk.
Onlar anımsıyordu biz hatırlıyorduk.
En çok dalga geçtiğimiz ise ‘’ Hayat ‘’ yerine kullandıkları ‘’ Yaşam’’ kelimesiydi. Hele de ‘’ Yaşamımıza girdi.’’ Diye bir cümle kurduklarında gülmekten yerlere yatıyorduk.
Süleyman Demirel’in ‘’ Binaanaleyh’’ i hiçbirimize acayip gelmiyordu da Bülent Ecevit'in '' Olanak- Olasılık'' ına ‘’ Uydurukça’’ diyorduk.
Ancak ortada yine ilginç bir durum vardı:
‘’ Türklük ruhu İslam Şuuru’’ diyen bizlerdik. Bu sebeple ‘’ Faşist ve Irkçı ‘’ Diye damgalanan bizlerdik ama bir nevi ‘’ Vatandaş Türkçe konuş !’’ diyen ve Türkçemize Öz Türkçe kelimeler kazandırmak gayretinde olanlar ‘’ Türk’üm’’ diyemeyen ‘’ Türk’üm’’ demek yerine ‘’ Türkiyeliyim’’ diyenlerdi.
Benim görev yaptığım okulda iş öylesine çığırından çıkmıştı ki yazılı imtihanlarda ( bize göre imtihan- diğerlerine göre sınav ) cevap kağıdına ‘’ Yanıtlar’’ değil de ‘’ Cevaplar ‘’ yazan öğrencinin kağıdını hiç okumadan direkt 0 veren öğretmenler olduğu gibi ‘’ Cevaplar’’ yerine ‘’ Yanıtlar ‘’ Yazan öğrencileri döven arkadaşlar da vardı. Öğrenciler önceleri iki arada bir derede kalsa da sonunda her öğretmenin nabzına göre şerbet vermeye başladılar kısa süre içinde.
Bu arada bir hususun da altını çizelim:
Aşağıda vereceğim bir kaç örnek hiç bir dönemde kullanılmadığı gibi Türk Dil Kurumu Sözlüğünde asla yer almadı.
Otobüs: Çok oturgaçlı götürgeç
Tren: Alttan ittirmeli üstten tüttürmeli çok oturgaçlı getirgeçli götürgeç
Yumurta: Tavuksal fırtlangıç
Hostes: Gök konutsal avrat
Uçak : Gökkonut
Restaurant: Sosyal Otlangaç
Fren: Durdurgaç
Fotoğraf makinesi: Şekil çeken
Minibüs: Kaptıkaçtı
Zil : Zırlangaç
Problem : Zorlangaç
Bu kelimelerin tamamı dilimize sokulan ya da sokulmak istenen yeni kelimelerle dalga geçmek için uydurulmuş mizah amaçlı kelimelerdir. İstiklal Marşına ‘’ Ulusal Düttürü’’ demek kimin haddinedir? Böyle bir şeyin Türk Dil Kurumu Sözlüğünde yer aldığını söylemek ise cahillik değilse düpedüz hainliktir.
Bu bölümü bitirirken son olarak bir kaç cümle daha ekleyeyim:
İlginçtir ki 1970’li yılların sonları – 1980’li yılların başlarında dalga geçtiğimiz pek çok kelimeyi artık neredeyse hepimiz kullanıyoruz.
Mesela: Artık ‘’ İstiklal ‘’ demiyor çoğunluk. Onun yerine ‘’ Bağımsızlık’’ diyoruz. Oysa o vakitler ‘’ Bakımsızlık ‘’ diye dalga geçerdik.
Artık dağdaki çoban bile ‘’ Tabii’’ değil ‘’ Doğal ‘’ diyor.
Daha dün ‘’ Uydurukça’’ dediğimiz kelimeler bugün hayatımızda. Evet hayatımızda ‘’ Yaşamımızda’’ değil. Yani bazı kelimeler tuttu. Yaşam koşul yanıt gibi bazıları ise tutmadı. ( Kullananlar yok mu? Var elbette ama genelde tutmadı bazı kelimeler. )
Benim hâlâ en garibime giden durum ise şudur: 1970’li yılların sonu 1980’li yılların başında uydurukça dediğimiz ‘’ Olanak- Olasılık ‘’ yerine ısrarla aslı Arapça olan ‘’ İmkan-İhtimal ‘’ kelimelerini kullanan bizlerden çok büyük bir bölümü bugün eskiden dalga geçtiğimiz insanlarla kol kola birlikte Arap düşmanlığı yapmakta hatta geçmişin gözde sloganı ‘’ Türklük Ruhu - İslam şuuru’’ Diyen eski omuzdaşlarını ‘’Arap sevici ‘’ olarak damgalamaktadırlar. Ben bu müthiş evrime hiç bir zaman akıl sır erdiremedim.
1990 ve 2000’li yıllar ile devam edeceğim inşallah.
( ‘’vatandaş Türkçe Konuş !’’ Kampanyalarından Kürt Tilkisi, Ermeni Koyununa... başlıklı yazı Sami Biber tarafından 11.11.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu