Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 12/27/2022
Okunma Sayısı : 369
Yorum Sayısı : 3
İnsanlık Onu Bekliyor(!) Hz. İsa


TANRIYI KIYAMETİ KOPARMAYA ZORLAMAK

Yazının başlığı sizleri şaşırtmıştır mutlaka. Hatta ‘’Noel’di, Yılbaşıydı derken Sami Hoca kafayı yedi sonunda.’’ Diye düşünenler de olmuş olabilir ama az sabır. Bu başlığı niçin attığımı az sora öğreneceksiniz ama yine de sol alttaki fotoğraftan anlamışsınızdır, bu söz bana ait değildir.

Evet...Bu söz yani ‘’ İnsanlık onu bekliyor. Hz. İsa’’ Sözü bundan 19 sene önce Fethullah Gülen’in Aksiyon Dergisinin 8 Aralık 2003 tarih ve 470. Sayısının kapağını süsleyen bir sözdü hem de Hz. İsa resmi(!) ile birlikte.

Yukarıdaki sözü ve resmi gördüğüm gün, o güne kadar sevgi ve sempati duyduğum Fethullah Gülen’e artık şüphe ile bakmaya başlamış ve ‘’ Bu adam ne yapıyor? Nereye koşuyor’’ demiştim ki o derginin yayınından yaklaşık on üç sene sonra nereye koştuğunu millet olarak ama çok acı bir şekilde gördük.

Şimdi bugün, üç gündür yazdığım ana konumuza dönelim ve ana konumuzla yukarıdaki sözün bağlantısı nedir hep birlikte görelim.

Evet...Rotschild Ailesi....

İngiltere ve ABD’yi avuçlarının içine alan Rotschild ailesi için sırada Fransa vardı ve aslında en kolay hedefti Fransa.

Tüm dünyanın, en büyük komutanlardan olarak kabul ettiği ama Akka Kalesi önünde Cezar Ahmet Paşa adlı 90 Yaşındaki bir cengaver karşısında bozguna uğrayan Napolyon Bonapart salağını gaza getirmek demek, Fransa’yı da avuçlarının içine almak demekti Rotschildler için.

Hayatında dişe tırnağa dokunan tek bir zaferi olmayan bu geri zekalıyı öylesine gaza getirdiler ki adam dünyayı hakimiyeti altına almak gibi delice bir hülyaya kapıldı.(Bugün hâlâ Rotschildlerin o gazının etkisiyle pek çok insan Napolyon Bonapart’ı dünyanın en büyük komutanlarından biri olarak anlatır, öyle kabul eder.) Böyle bir hülya tabii ki İngiltere’nin işine gelmezdi.

Uzatmayalım efendim. İngiltere ve Fransa kapıştılar. Bu sırada İngiltere’de Lordluk mertebesine de ulaşmış olan Nathan Mayer Rotschild faaliyetteydi. Ne yaptı peki Baron Rotschild? Tabii ki Fransa’ya, İngiltere ile rahat rahat savaşabilsinler, savaşırken para sıkıntısı çekmesinler diye yüksek faizli borç para verdi. Sonrasında tüm basın ve yayın organlarıyla, savaşı Fransa’nın kesin kazanacağı hatta kazandığı haberlerini yaydı.

Bu haberler yanında İngiliz Borasındaki hisselerini satmaya başladı Baron Rothschild. Elinde borsa hissesi bulunan herkes de Nathan Rotschild gibi hisselerini sudan ucuz satmaya başladı. Bu hisseleri Nathan Rotschild’in gizliden gizliye topladığını söylemeye gerek yok sanırım.

Evet.. İngiliz halkı, özellikle para sahipleri ‘’ İngiltere yeniliyor hapı yuttuk.’’ korkusuyla hisse senetlerini sattı ama 1815’deki Waterloo Savaşını İngitere büyük bir zaferle kazanmıştı ve haliyle borsa tavan yapmıştı bu zaferle. Tavan yapmasına yapmıştı ama Rotschildeler dışında kimsenin elinde hisse yoktu.

Rotschildler bir taşla iki kuş vurup bir savaşla hem zaten avuçlarının içinde olan İngiltere’yi daha da avuçlarının içine aldılar hem de savaş öncesinde borç verdikleri Fransa’yı...

Paki yahu bu aile Osmanlı Devletine dokunmadı mı?

Aslında öylesine dokundu ki... Çok fena dokundu lakin bugün hâlâ neredeyse hiç kimse bu dokunuşun farkında değildir.

Açıklayalım:

1853 Yılına geldiğimizde Osmanlı Devleti ile Rusya’nın savaşması kaçınılmaz oldu. ( sebeplerini anlatmayacağım.) Lakin savaşmak için para lazım, bizde ise daha önceki savaşlar ve özellikle Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile yapılan mücadeleler sebebiyle hazine tamtakır kuru bakır. Borç almamız gerekiyor bir yerlerden ama bir gayrimüslim ülkeden borç almak şer’an caiz değil. O güne kadar Osmanlı Devleti herhangi bir gayrimüslim devletten borç almış değil.

İngiltere ‘’ Para senin köpeğin olsun. Ne kadar istiyorsan verelim’’ Diyor ama Hıristiyan bir devletten borç almanın caiz olmaması dışında bir de faizle verecekler bu parayı ki faiz küllyen haram.

Derken efendim ne ediyorlar nasıl ikna ediyorlar orası bana malum değil ama Şeyhülislam Efendi uygun bir fetva düzenliyor, Padişah Abdülmecit onaylıyor ve Osmanlı Devleti ilk kez Kırım Harbi dediğimiz savaş öncesinde İngiltere’den yüksek faizli borç alıyor.

Peki soralım bakalım okuyanlar iyi anlamış mı konuyu:

İngiltere’de Osmanlı Devletine borç verebilecek para var mı? Yok. Kimde var bu para?

Anladınız sanırım.

Resmiyette İngiltere’den borç aldık ama gayrıresmi olarak bu borcu Rotschildlerden almıştık.

Sonra?

Sonra bu alınan borçlarla bol bol saray, köşk, kasır, yalı diktik İstanbul Boğazı kıyılarına. Daha sonra da bırakın ana parayı, faizlerini bile ödeyemez olduk.

1853’de ilk kez borç alan Osmanlı Devleti, 1875’de yani sadece yirmi iki sene içinde, Sultan Abdülaziz döneminde Konkordato ilan etti. Evet bir şirket değil, bir devlet resmen iflas ettiğini beyan etti.

Sonra?

Sonrasında işte o çok duyduğunuz ama ne olduğunu pek az insanın bildiği Düyun-u umumiye ( Genel Borçlar ) İdaresi geldi ve Osmanlı Devletinin pek çok gelir kaynaklarına el koydu 1881 yılından itibaren. (Bugün İstanbul Erkek Lisesi olan bina işte bu Duyun-u Umumiyenin genel merkeziydi. )

Şimdi merak eden olabilir? ‘’ Hocam peki bizim paramızı da bunlar mı bastı?

Evet... Hem de bize borç vermeden on iki yıl önce 1841’de ilk kağıt paramızı bunlar bastı. Ama sadece kağıt paramızı basmadılar. Bağrımıza öyle bir bastılar ki...

Bizim için diyelim ki sipariş üzerine bir milyon liralık Kaime denen kağıt para basarken bir o kadar da karşılığı olmayan para bastırıp piyasaya sürerek Türk parasının değerini yerlerde süründürdüler de Sultan Mecit bu paraları toplatana kadar anasındann emdiği süt burnundan geldi.

*********

Peki bütün bu anlattıklarımın yukarıdaki başlıkla ne alakası var?

Şimdi tam olarak oradayız.

ABD’de ırkçı Ku Kluks Klan, zavallı zencilere saldırıp onları diri diri yakarken ABD’yi kurmuş olan Yahudilerin ( Özellikle Rotschildlerin ) zerre kadar umurunda değildi zenciler ama bu sapık Ku Kluks Klancılar sadece zenci düşmanı değillerdi ki. ABD sanki babalarından miras kalmış gibi Hıristiyan olmayan ve ABD’ye sonradan gelen tüm ırklara düşmandılar. Yani her an öfkelerini Yahudilere de döndürebilirlerdi. O halde acilen bu sapıklar başta olmak üzere tüm ABD’de Hıristiyanların inançlarıyla oynamak ve bu inançları Yahudiler lehine çevirmek gerekiyordu. Dahası sadece Hıristiyanlar değil Müslümanların inançlarıyla da oynanabilirdi. Nasıl mı?

Semavi dinlerin hepsinde ahir zamanda bir Mesih ( kurtarıcı ) geleceği inancı var mıydı? Vardı.[ Hıristiyan ve Müslümanlara göre Mesih, Hz. İsaydı. Yahudilere göre Mesih, Hz. İsa değildi ama bunun bir önemi yoktu.] İşte bu inanç üzerinden bir şeyler yapılabilirdi. Mesela Hıristiyanlar Tanrının bir planı olduğuna inandırılabilirdi.

Bu plana göre Tanrının iki toplum ile ilgili planları vardı: ( Diğer toplumlar Tanrının umurunda bile değildi(!)

a) Yahudiler için Dünya Hakimiyeti: Yahudiler, eninde sonunda kendilerine vaad edilen(!) topraklara( Başta Kudüs olmak üzere Kenan İllerine ) kavuşacaklar ve akabinde dünyaya hakim olacaklardı. Yani Tanrı Yahudiler için dünya saadeti vaad ediyordu(!) Hıristiyanlar öncelikle buna inandırılabilirdi ki inandıkları Eski Ahit ( Tevrat ) Mezmurlar ( Zebur ) ve İncilden bir sürü ayet ile bu iddia delillendirilebilirdi. Hatta Kur’an ayetleri çarpıtılarak dahi yapılabilirdi bu ama öncelikli hedef Goyim’ler ( Yani ‘’Şerefsiz alçak Hıristiyanlardı.) Onlar inanmalıydı ilk olarak...İlk iş olarak Siyonist bir Hıristiyanlık icat edilmeliydi.

b) Hıristiyanlar için Ahirette ebedi mutluluk: Yahudilerin Dünyaya egemen olmasından kısa süre sonra Hz. İsa yer yüzüne inecek ve bir süre de onun hakimiyeti sürdükten sonra kıyamet kopacaktı. Hıristiyanlar ( evet sadece Hıristiyanlar ) kıyametten sonra öteki dünyada ebedi bir saadete kavuşacaklardı. Ancak bunun ön şartı, anlaşıldığı gibi Yahudilerin Arz-ı Mev’ud hayallerinin gerçekleşmesine bağlıydı.

Yani özetle Hıristiyanların beynine beynine çakılan fikir şuydu: Dünya Saadeti Yahudilerin, ahiret saadeti Hıristiyanların...

Hâlâ bir şey anlamayanlara anlatalım:

Yahudiler, aslında Hıristiyanlera açık açık açık ‘’ Arz-ı Mev’ud için bize yardım ederseniz Tanrı önce Hz. İsa’yı gönderecek ardından kıyamet kopacak ve siz öteki alemde ebedi mutluluğa ereceksiniz. O halde haydi kolları sıvayın ve Tanrıyı kıyameti koparmaya zorlayın.’’ Diyorlardı.

Böylece temellerini ta 1500’lü yıllarda Martin Luther’in atmış olduğu ama o zamanlar çok da taraftar bulamayan Evangilizm, Yahudilerin sıkı çalışmaları sonucunda başta ABD olmak üzere tüm Hıristiyan ülkelerin yeni dini haline geldi. ( Bugün aslında özellikle ABD Hıristiyanları Katolik ve Protestan’dan çok Evangelisttir ki Protestanlık ve Evangelizm temelde çok da ayrı değildir birbirinden. Evangelizm adeta bir Protestan mezhebidir. )

Sahi siz hiç düşündünüz mü?

1096’da Kudüs’ü - kısa süre için - Müslümanlardan geri alan Haçlılar, burada bulunan 70.000 Müslümanı katlederken 37. 000 de Yahudi katletmişken asırlar sonra ne oldu da 1917’de ele geçirdikleri Kudüs’ü kendi elleriyle Yahudilere teslim ettiler?

Yahudiler, Donald Trump’ın babasının oğlu muydu ki 6 Aralık 2017’de Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğun kararını imzaladı?

Aksiyon Dergisinde ‘’ İnsanlık Onu Bekliyor—Hz. İsa ‘’ Başlığı ile yayınlanan yazı da aslında Tanrıyı kıyamete zorlama planının bir parçası olup Dinler Arası Diyalog sosuyla biz Müslümanlara yutturulmaya çalışılan bir pislikti ama maalesef bu gerçeği yukarıda da ifade ettiğim gibi çok acı bir fatura ödedikten sonra anladık. Pardon... Bazıları daha kundaktayken anlamışlardı(!) Anlamayan sadece bendim
( İnsanlık Onu Bekliyor(!) Hz. İsa başlıklı yazı Sami Biber tarafından 12/27/2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.