Önce sırasıyla bazı söylenmiş sözlerden bahsedelim
* 1969 Yılında İsrail Başbakanı Golda Meir “ Filistinliler yoktur. Yani Filistin’de kendilerini Filistinli sayan ve bizim gelerek onları kapı dışarı atıp ülkelerini ellerinden alacağımız bir Filistin halkı yoktur.” Demişti
*1986 Yılında bir gazeteci o zamanın İsrail Dışişleri Bakanı olan Şimon Perez’e ‘’ Kur’an-ı Kerim sizin devletinizin yıkılacağından bahsediyor.’’ Deyince Şimon Perez şu cevabı vermişti: ‘’ Kur’anın bahsettiği Müslümanlar gelsin, düşünürüz.’’
Gerek Golda Meir’in gerekse Şimon Peres’in bu kadar rahat ve kendilerinden emin olmasının sebebi nedir peki?
Tabii ki Şimon Perez’in ifade ettiği Müslümanların yok olmasıdır.
Günümüzde artık ne Hıristiyan Haçlıların Kudüs’e ulaşmasını önlemek için 50.000 Kişilik ordusuyla 600.000 Kişilik Haçlı ordusunun karşısına dikilen Kılıçarslan’lar vardır, ne de Kudüs’ü Haçlıların elinden söke söke geri alan Selahattin Eyyubi’ler.
Hatta bırakın Kılıçaslan veya Selahattin Eyyubi olmayı tam tersine ‘’ Keşke İsrail Ordusunda bir nefer olabilsem’’ Diyebilecek kadar ihanetin doruklarına çıkmış olan hain, kalleş,mel’un insanlar vardır ki maalesef bunlar Müslüman kimliği taşımaktadırlar.
Evet... Onlardan biri Kuveytli Gazeteci Abdullah el Hadlak’tır.
Bu mel’un, 2006 Yılında ‘’ Keşke bir İsrail askeri olsaydım.’’ Demişti.
2017 Yılında çıktığı bir tv programında bir kez daha aynı sözleri sarfetmiş, dahası aynen Golda Meir’in sözlerini tekrarlamıştı: ‘’ “Kadim Yahudi tarihinin İslam’dan daha eski olduğunun farkında mısınız? Bu nedenle biz Müslümanlar, Yahudilerin o topraklarda hakları olduğunu kabul etmek zorundayız. Yahudiler o toprakları yağmalamadılar. Yahudilerin yağmaladığını söyleyenler hala 1950’lerin ve daha öncesinin zihniyetiyle düşünüyorlar. İsrail Devleti 1948 yılında kurulduğunda Filistin diye bir devlet yoktu.”
Ancak Abdullah el Hadlak denen bu hain sadece bunlarla kalmamış tüm Müslümanları İsrail’in yanında olmaya davet etmişti ve bu daveti yaparken de maalesef Kur’an-ı Kerimi menfur emellerine alet etmişti.
Bu şerefsiz Kur’an-ı Kerimde Maide Suresinin 21. Ayetini delil olarak gösterip ‘’ Bu ayete göre bugün Müslümanların Filistin dedikleri topraklar aslında Yahudilere vaad edilmiştir.’’ Diyordu.
Peki Maide Suresinin 21. Ayeti ne diyordu?
‘’ Ey kavmim! Allah’ın sizin için (vatan olarak) yazdığı kutsal topraklara girin, sakın geri dönmeyin, sonra kaybedenler siz olursunuz.” Diyordu.
Yani bu ayete göre bugün bizim Filistin dediğimiz toprakları Yahudilere vaad etmişti (!)
Dahasını da söylüyor bahsi geçen şerefsiz. Aynen şöyle:
‘’ “Filistin diye bir şey hiç varolmadı. Arap ülkelerinde yaşayan farklı topluluklar vardı. Kenanlılar, Amelekliler veya başka bir sürü topluluk isimleri vardı. Hatta Kur’an ayetinde bile geçer: ‘Orada çok güçlü ve zorba bir kavim var.’
Peki Kur’anda ‘’ Orada çok güçlü ve zorba bir kavim var’’ Diye ayet var mı?
‘’ Dediler ki: “Ey Mûsâ! Orada zorba bir topluluk var, onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla giremeyiz. Ama oradan çıkarlarsa biz hemen gireriz.” ( Maide Suresi 22. Ayet )
Bu iki ayete dayanarak Kudüs ve Filistin topraklarının Yahudiler için vaad edilmiş topraklar olduğunu söyleyen ve ‘’ Keşke İsrail ordusunda asker olsam’’ Diyen şerefsiz Hadlak, aynı surenin daha sonraki ayetlerine dokunmuyor tabii ki. Özellikle de 24. Ayete...
‘’ İsrâiloğulları, “Ey Mûsâ! Onlar orada bulundukları sürece biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız!” dediler.
Şimdi soru şu: Allah, Peygamberine ‘’ Sen ve Rabbin gidin savaşın. Biz burada oturacağız.’’ Diyerek karşı gelen bir kavme ‘’ Bu topraklar sizindir’’ diye toprak vaad eder mi?
Hele hele de Âl- İmran Suresinde açık açık ‘’ Onlar (Yahudiler) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ahdine ve insanların (müminlerin) himayesine sığınmadıkça kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur; Allah'ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkum edilmişlerdir. Çünkü onlar, Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Bu da, onların isyan etmiş ve haddi aşmış bulunmalarındandır.’’ Diyen Allah (C.C) Yahudiler için toprak vaadinde bulunur mu?
Evet görüldüğü gibi İsrail, İslam dünyası içinde de kendi davaları olan Arz-ı Mev’ud için taraftar toplayabilmek için Abdullah el Hadlak ve benzeri daha nice hainleri kullanma yoluna gitmiştir ama çok şükür ki İslam dünyasında -zaman zaman böyle satılmış köpekler çıksa da- Filistin topraklarının Yahudilere vaad edildiğine inanan ve bu inanç çerçevesinde İsrail için çalışan Müslüman sayısı öyle ciddi boyutlarda değildir.( maalesef her geçen gün biraz daha artasına rağmen.) Üç beş serseri her zaman olmuştur ve olacaktır ama bunlar sadece mide bulandıran sineklerdir.
Peki Hıristiyan dünyasında vaziyet nedir?
Yani Hıristiyan dünyasında da Kudüs ve Filistin topraklarının Yahudiler için vaad edilmiş topraklar olduğuna inanan var mıdır?
Aslında bu soruya cevap vermek çok kolaydır.
1095-1291 yılları arasında yaklaşık iki yüz yıl Kudüs’ü Müslümanlardan alabilmek için sekiz kez Haçlı Sefeferi düzenleyen, 1096’da Kudüs’ü ele geçirdiklerinde 70.000 Müslüman yanında 37.000 de Yahudi katleden, tarihleri boyunca en büyük işkence ve acıları Yahudilere yaşatan, Hıristiyan aleminin bugün geldiğimiz noktada onca mücadelesini verdikleri Kudüs’ü ve Filistin topraklarını Yahudilere vermiş olmalarına baktığımızda Hıristiyan dünyasında Kudüs ve Filistin topraklarının Yahudiler için vaad edilmiş topraklar olduğuna olan inancın oldukça ileri boyutlarda olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Peki Hıristiyan dünyasında Kudüs ve Filistin topraklarının Yahudilere vaad edilmiş topraklar olduğu inancı bu derece yaygınsa Hıristiyan alemi neden asırlarca Yahudilere soykırım uyguladı? ( Mesela 1492’de İspanyollar, 1880-1881’de Ruslar, II. Dünya Savaşı yıllarında Almanlar.)
Filistin ve Kudüs’ün Yahudiler için vaad edilmiş topraklar olduğu inancını Hıristiyanların beyinlerine kazımak ve onları bu düşünceye ikna etmek aslında öyle bir kaç senelik bir mücadelenin sonucu değildi. Tam tersine neredeyse 1800 yıllık bir mücadelenin sonucuydu.
Yani Hıristiyan dünyasının Abdullah el Hadlaklarını yetiştirmek onlar vasıtasıyla Hıristiyanların inandıkları Eski Ahit ( Tevratb ve Zebur ) ayetleri üzerinden Hıristiyanları Filistin ve Kudüs’ün Yahudiler için vaad edilmiş topraklar olduğuna inandırmak asırlar sürdü. Öyle şak diye olan bir iş değildi.
Siyonizm’in babası Teodor Herzl için ‘’ Yahudileri Filistin’e geri döndürmesi için Allah tarafından gönderilen bir Peygamber’’ Diyecek kadar fanatik bir Yahudisever olan William Henry Hechler ve benzeri gönüllü sadık köpekleri yetiştirmek öyle görüldüğü kadar kolay değildi. Zor ve zahmetli, asırlar sürecek bir işti ama o sadık köpekler bir kez yetiştirilirse Arz-ı Mev’ud’un gerçekleşmesinin önünde hiç bir engel kalmazdı.
Tüm mesele Müslümanların Melheme-i Kübra dedikleri ve Amik Ovasında gerçekleşeceğine inandıkları kıyamet öncesindeki büyük savaşa, Tel-Aviv yakınlarındaki Megiddo Dağı eteklerinde yapılacak olan Armegeddon Savaşları demek ve Hıristiyan dünyasını buna inandırmaktı. ( İşin komiği Megiddo dağı denen yer bir tepelik bile değildir. Yüksekliği sadece 25 metredir)
Adı Melheme-i Kübra ya da Armegeddon Savaşı olan Kıyamet öncesindeki bu savaşta ne olacaktır peki(!)
Uzun uzun izahatlarla can sıkmaktansa kısaca özetleyelim:
İslam kaynaklarının anlatımına göre bu savaştan sonra özellikle Yahudiler başta olmak üzere bütün İslam'a inanmayanlar büyük bir yenilgi ile perişan olacaklardır. Ancak bu savaşta Hz. İsa yer almayacak O’nun gelişi bu savaşın başkomutanı olan Mehdi’in ikinci zuhurundan sonra olacaktır.
Hıristiyan kaynaklarına göre ( Özellikle İncil’in Vahiy Bölümünün bazı yorumlarına göre) ‘’ "Kuzu'ya karşı savaşacaklar, ama Kuzu onları yenecek. Çünkü Kuzu, rablerin Rabbi, kralların Kralı'dır.’’ (Vahiy 17:14 )
Neden kuzu diyorlar? Çünkü Hıristiyan inancına göre Tanrı Hz. İsa’yı, doğuştan günahkar insanları günahlarından kurtarmak için kendisine adanan bir kurban olarak seçmiş. Yani o bir kurban kuzusu ve onu kurbanlık kuzu olarak seçen de Tanrının bizzat kendisi (!)
Görüldüğü gibi İslam inancında ( ki öyle çok da bilinen bir şey değildir. ) Melheme-i Kübra’da da, Hıristiyan Dünyasında Armegeddon denilen kıyamet öncesi savaşta da da özellikle ve öncelikle hapı yutacak olanlar Yahudilerdir.
İyi de her halukarda Yahudiler hapı yutacaksa, Yahudiler niçin böyle bir inancın özellikle Hıristiyan dünyasında yaygınlaşmasını isterler? Bu biraz ters değil mi?
Yüzeysel baktığınızda terstir. Ama derinlemesine baktığınızda hiç de ters değildir. Çünkü Hıristiyan dünyasının inancına göre daha doğrusu Hıristiyanlara empoze edilen inanca göre Armegeddon Savaşının başlaması için Hz. İsa’nın gelmesi, Hz. İsa’nın gelmesi için de Tanrının vaadini yerine getirmesi gerekmektedir.
Peki Tanrının vaadi nedir?
Tanrının vaadi Yahudilerin tekrar Filistin topraklarına dönmesi, kendilerine vaad edilen toprakları ele geçirmesi ve Süleyman Tapınağını yeniden yaptırmalarıdır. Bu gerçekleştikten sonra Hz. İsa yeryüzüne gelecektir. O halde Tanrı’nın işini kolaylaştırmak gerekir(!)
Herkesin açık bir şekilde anlayabilmesi için özetleyelim.
Yahudi şöyle düşünüyor aslında: Müslümanların Melheme-i Kübra dedikleri savaş da Hıristiyanların Armegeddon dedikleri Savaş da tamamen palavradır. Böyle bir savaş olsa bile zaferle çıkacak olan biziz. O halde biz öncelikle Arz-ı Mev’ud idealimizi gerçekleştirmek için bize yardımcı olacak her şeyi kullanmanın yollarına bakalım. Hıristiyan dünyası madem ki Tanrının vaadinin gerçekleşmesi için bizim Kudüs’e ve Filistin topraklarına sahip olmamız gerektiğine inanıyor o halde bu inancı daha da körükleyelim ki Arz-ı Mev’ud bir an önce gerçekleşsin.
Peki Melheme-i Kübradan ya da Armegedon Savaşlarından korkuyorlar mı? Mesela bu sebeple İsrail’in dört bir yanını bazı Müslümanların iddia ettiği gibi Gargat ağacı ile doldurdukları doğru mu?
Bana kalırsa öyle bir korkuları olsa Şimon Perez ‘’ Kur’an'ın bahsettiği Müslümanlar gelsin düşünürüz.’’ Demezdi.
Evet uzattım biraz. Gelecek bölümde hayatını İsrail’in kuruluşuna adayan Hıristiyan din adamı William Henry Hechler ve bu amaçla verdiği mücadeleden ve Yahudilerin gerçekten de Peygamberimizin hadisinden korkup İsrail’in her tarafını Gargat ağaçlarıyla doldurup doldurmadığından bahsedelim.
(
Kur'an’ın Bahsettiği Müslümanlar Gelsin Düşünürüz. başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
17.01.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.