Metruk bir hanede s/aklanıyordu
öncesinde aşk ve de mağdur kimliği ile yerle yeksan olmuşluğun tininde saklıydı
kâh özlem kâh imkânsız addedilen o pür-neşe nasıl da çalmıştı kapısını şairin
ne de olsa kalesi dikti ne de olsa başı dikti ne de olsa kutsalı idi sevgi ve
Tanrı ve hicvinde evrenin tokat gibi yüzüne çarpan bir kıyımda bilemedi aslında
bir ömür kıyama durduğunu ve reçinesi yüreğin s/üzülürken yüzünden düşenleri
kimi gül bildi kimi diken ve bir koşu sevdi sadece sevdi şair nerede ise tüm
evreni ve aşka inancı yitse de büyüyen bir aşkla yürüdü ve yürüdü Hakkın
yolunda bilmeden akıbetini kalemi ile esti gürledi hicabın eşiğinde kimse onu
yok sayan her halükarda gülümsedi şair çünkü her gülüm/seme babasından miras ve
Rabbine duyduğu aşkla ihlaslı bir ömürdü sürdürmek adına hedefi ve her iki
âlemde de aziz olmak ne de olsa hüznün ve çiçeklerin ve şiirlerin azizesi idi
gümbürdeyen yüreğine sığarken devasa cihan ve sonsuzluğun da alametifarikası
iken Rabbinden cereyan eden her halükarda kutsandığı kadar yalnızlığı ve
aldırış etmeden insanlara kim şairde olmayan kusuru yağdırsa da başından aşağı
dökülen aslında nuru idi yüreğinde esen rüzgârın da eşliğinde aşkın ve sevginin
meşalesini taşıdığı bir ömrün heba olmasına rağmen haiz olduğu şükür ve sabırla
kanat açtığı o rabıta ve sevginin inisiyatifinde saklı varlığının hiçlik
sarmalında kabul gördüğü kadar da Rabbinin nezdinde…