Hele de içine tüm canlılardan, yiyeceklerinden ve nebat tohumundan örnekler alacak kadar muhteşem bir gemi mutlaka o günün düzeyinde "kolektif bir bilgi bilinç düzeyi olan kolektif kapasiteyi" bilmeyi gerektirir.

Nuh'un gemisi kolektif bilgi, kolektif beceri ve kolektif kapasiteyle yapılıyordu. Nuh öğretisine göre gemi El den aldığı vahye göre yapılıyordu! 

Ya da Sümer Utnapiştim anlatısına göre gemilerin ölçütleri Nuh'a rüyasında ezberletiliyordu! Ne harika değil mi? Sırf bu tür muhayyile ürünü söylemler kolektif alanı yok sayma adına yapılıyordu. 

İşin tuhafı o gün yapılan gemi o günler içinde yapılan insan yapımı gemi ve tekniklerle bire bir aynıydı. El vahyi olan gemi, fantastikti. Zamana göre anlatımlarla gemi daha da fantastiktti.

Fokurdayan su Süleyman tapınağı önündeki havuz tipi pirinçten boğa figürü olan altında ateşler yakılan kazandı. Geminin çatılı olması tapınak dağındaki üç katlı El tapınağıydı.

Kolektif alanın kolektif bilinç düzeyine göre yapılan gemi görseli üzerindeki takiyeyi görüyor musunuz? İşin tuhafı geminin ölçütleri bile Nuh'a öğretiliyordu. "Ölçüt dediğiniz ölçme biçme işini Nuh neye göre yapıyor ve nereden biliyordu? Bunu kimse sorgulamaz!

Çünkü bu hikâyeyi dinleyen kişi de "Nuh'un arkasında kocaman bir kolektif geçmiş olduğunu bilmez. İşte bilinmeyen ve karartılmış olan yerin boşluğunu güya El öğretisi tamamlıyordu.

Nuh ve ekibi belli bir kolektif kapasitenin bilişti düzeyi içindeydi. Böyle olmasaydı Nuh ne El 'i böyle konuşturabilirdi. Ne de Nuh; Tanrısı El 'in söylediği ölçütleri kavraya bilirdi. Çünkü ölçüt ve gemi bu öğretinin karanlığında bıraktığı kolektif izlerdi. 

Bu bilgi ve teknoloji karanlıkta bırakılan kolektif organizmalı organizasyonun TERMAL izleriydi. Günümüzde termal izler değil teknikle, belli bir tarih bilinci olan akılla bile ölçülüyordu!

Nuh kendi monarşisinin sorgulamaz lığını inanç eksenine oturttu. Nuh kolektif bir alan içinde El mana düşüncesini söylüyordu. Ama siz, Nuh öğretisi içinde karşı bir düşünceyi söyleyemezdiniz. 

Karşı savı söylediğiniz zaman derhal gemi dışında bırakılıp suda boğulan imansız, zındık, münafık ve kafir sayılmakla dışlanırdınız. El 'in bu aşamadaki merhameti ve bağışı böyleydi. İnsanları suda boğmaktı.

Böylece hali hazırdaki kolektif paydaşlara karşı El; kendisine paydaşlar tanımıyordu. Veya El kendisine ortaklar tanımıyordu. El kolektifliği karartılmış bir "El fikrini" adım adım inşa ediyordu. 

Kolektif bilinç şekerin suda erimesi gibi görünmez eşip El inanç ekseni içinde erimişti. İnanırlar inançla ant içtikleri zaman aslında hafızalarında olan ve inanç içinde görünmezleşen kolektif ortamın tadını, en azından vaat olarak, alıyorlardı. Ama inanç içinde tadını aldıkları kolektif ortamdan hiçbir iz yoktu.

Musa öyküsü ve Musa öykücüleri, Nuh’a göre daha gelişmiş bir köleci ortamın ürünüydüler. Musa, kolektif ortamda uzaklaşmış bir paylaşma tekniği içinde Nuh öğretisine sarılmış Firavunun mülküne göz koymuştu.

Nuh ve öykücüleri mutlak monarşi içinde mutlak monarşinin inşacısıdırlar. Öyle ki mutlak otoritesini oturtmak için tufanlarda boğulma senaryolu seremonileri, cehennem korkularını öğreti içinde motif olarak kullanıyordu.
( Totemi Dil 8 başlıklı yazı Uraz Bayram tarafından 5.06.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.