Ortada kaldırılan kolektif dil kavramları yerine rızk
vermeyi, keyfe göre rızk dağıtmayı ve alın teri gibi köleci dil kavramlarını
ortaya koymuştu. Artık öğrenme ve öğretme dili köleci mantıklı dil üzerinde
öğrenme ve köleci mantığa göre düşünmenin dili olan fasit daireydi (kısır
döngüydü).
Alın teri söyleminin kolektif bir geri bağlanım mesajı
yoktu. Alın teri mülk sahibinin mülküne karşı çalışmaydı. Ve hiçbir nesnel
karşılığı olmamakla mülk sahibinin takdirinde olan bir ödeme biçimiydi.
Kolektif inşa oluşurken mülk ve mülk sahibi olmadığı için
soyut bir alın teri kavramı da yoktu. Evet çalışırken terliyoruz da su içmek,
dinlenmek dışında terin bir karşılığı yoktu. Ter, emek yerine kullanılır dersek
bu iki kere salağa yatmak, cahilliği ikiye katlamak olur. Çünkü bu durum teri,
emekle eşleştirilir.
Oysa emek köleci bir dil kavramı olmayıp, kolektif bir dil
kavramıdır. Karşılıklı olan kişisi transfer emeğe kolektif emek diyoruz. Dikkat
ederseniz emekte karşılıklı emek var. Transfer emek var. Ve kolektiflik
emeklerin kolektif bağlaçla kolektif anlamı var.
Kolektif atıflar olmadan emek kavramı ortaya
konamaz. Oysa alın teri ile eşleşen emek, işverenin parası; mülk sahibinin
mülkü karşısındaki "emek durumuna indirgenir". Emeğin tarihselliği
kalmaz.
İşte siz bu kolektif emek kavramı olan anlamı olduğu gibi alın
teri ile eşleştirmekle hem bilgiyi hem kolektif geçmişi karartıyorsunuz. Emeği,
mülk karşısında ve mülk sahibi karşısındaki alın teriyle bilerek veya
bilmeyerek aynılaştırıyorsunuz.
Mülk sahibi zaten emek kavramının çağrışımlarını unutmanızı
istiyor. Tıpkı rızk söylemiyle kolektif payınızı ve kolektif paydaşlığınızı
unutturduğu gibi. Emek dendiğinde işverenin parası ya da mülk sahibinin mülkü
karşısındaki “alın terini anlamanızı” istiyor. Burada kolektiflikten eser
yoktur.
Kısacası tarihsellik emek dediğiniz zaman kolektif alanı,
transfer kişi emeklerini, kolektif bağlacı pay ve paydaşlığınızı çağrışırken;
alın teri işverenin parasının, mülk sahibinin mülkü karşısındaki aczi yetinizi
haklaşama gayretidir. Oysa emeğin zorunlu ve somut bir kolektif pay ve
paydaşlık karşılığı vardır.
Kolektif de hiç kimsenin olmayan ve herkesle olan. Herkesle
ortaya konandır. Tek başına hiç kimsenin kolektifliği ortaya koyması olanaklı
değildir. Bu nedenle verili düzlem olan doğada hiçbir zaman emek yoktur. Dalda
koparıp yediğiniz elmaya harcadığınız işe kimse emek diye, alın teri diye pay
vermez.
Dalda koparıp kolektif alana getirdiğiniz elma, size yavru
bakımına karşılık oluyorsa işte bu emektir. İşte emeğin anlamı karşılıklı
transfer emeklerden doğar. Değilse emek mülk karşılığında ortaya konmamıştır.
Bu beş bin yıllık bir illüzyondur.
Rızk söylemiyle, alın teri söylemiyle, mülk sahibinin
takdiri söylemiyle kolektif olan kolektif pay ortada kalka. Kolektif payın,
kolektifi paydaşlar olmanın, sinerjinin ve kolektif emeğin, geri bağlayıcılığı
ortada kalkar. Bir nebi kendi öğretisi içinde mülk sahibine ya da işverene
"Amelenin ücretini alnının teri kurumadan verin" der.