Bir rengin mahsulü ise gün ışığı
Ulaşılmazlığın hicrinde saklı iken
gölgeler
Surdan kaleler şehrin yaslı dağları
Manen fakirse insan neye yarar
Varsa zimmetli olsun paraya pula
Aşkın ırmağından taşan
Sözcüklerle inşa edilen şadırvan
Köküne sadık olmalı illa ki insan
Nesli tükenmiş bir sevgi
Boyunduruğunda kaderin en haşmetli
Sevgili
Yandığı kadar yüreğin
Yakılan şiirler
Ve işte derdi tasayı alan yürekten
Sarmalında inancın
Sonsuzluğa hükmeder hadisler sureler
Mevsim yaşlı mevsim yaslı
Günden güne seken yorgun şiir
Yanmak güzel yâd etmek dünü
Yakardığı kadar içten insan söner mi
hiç ateşi yüreğin?
Meyledilen ne yer ne gök
Meali unutulan ve savrulan nice dilek
Körüklendiği kadar yürek
Korunda közünde saklı muhteviyat
Bir aza ki hüzün
Bir azamet ki ömrün
Kuluçkasında büyüyen çocuk
Ergen ve yetişkin ne fark eder?
Yeter ki korusun masumiyeti
Bir yükse addedilen ne münasebet?
Sevgiyle deşilen yol ve toprak
Şiarı iman gücü illa ki
Sapla samanı ayırt etmeyen kimse
Sağdıcı sevgi solunda nüktesi
Seyyah gamzelerinde şiirin
Devasa bir kubbedir aşkın İlahi
Rahlesi
Mevsim sönük mevsim yaz
Mevsim silik bir yazıdan düşüp de
yola
Sihirli bir duyguyu katık etti mi
şiire
Mevla’m neylerse başım gözüm üstüne
Metaneti ve direnci saklıdır inancın
izinde
İdamesi hayatın
İdare lambasında yazılanların
İhya ettiği kadar yüreği
İhmal etmeden şerh düşmeli mevsime
illa ki
İnkârı ne mümkün?
İfşası günün
İnhisarında bilinmezin
Varsın ket vurulsun doğrulara
Yaşadığı kadar da çağlayacaktır insan
vuku bulan sırlara
Endamı eşrafı neyse
Engel tanımamalı yoldan geçenlere
Tebaası yok bazen duyguların
Temas ettiği kadar birlikle umutla
Serpilen yalnızlığın nimeti
Baş eğmeden zalime
Zuhur eden yeni günde saklı teselli
Ansızın tecelli eden bir mucize
Rabbin ihtişamı ve sonsuz hacmi
Kul olmanın bilinci ile
Saklı semada sırlar
Yerle yeksan edilmiş olsa ne ki ömür?
Yâri ve yarenin İlahi Ateşi
Yandığı kadar büyür insan
Büyüdüğü kadar küçülür
Varsın olsun beyaz, renklerin en
müşkülü
Gün gelir ve değer bulur