Düşleri yanık kokar içimde ç/ağlayan
mevsimin dökülür yaprakları ansızın ne de olsa sızıverdiğimdir gün ortası elbet
şehir de şiir de aşk da başımın tacı…
Meftun öyküler sererim beyaz kâğıda:
Hani, hani, annemin ak sütünde
Seyrine çıktığım yıldızlar ve şarkılar
Pelesenk olur kalemin diline
Dilimlediğimdir ömür
Direncim katıksız varsa yoksa
Hezimeti dünün
Öfkelendiğimdir iblis ve onca
zalimler
Kıvançla taşırım onurumu
Kır saçlarına annemin yağdığı kadar
da
Acının bin bir tonu
Tensiye ettiğim duygulardan arda
kalır öykülerim
Bir arpacı kumrusu gibi bir başıma
yollara düşerim
Şevkle ve ayın şavkıyla
Islah ederim çapkın yıldızları
Ve her ne kadar ben bir yıldız olsam
da
Sadece ışırım içime
İşittiğim ne var ne yok Mevla’ma
havale ederim
İçtimada geçer iken ömür
İnfazı gecikmiş ruhumda saklı takvası
şiirlerimin
Tavaf ettiğim kadar yeri göğü
Konuşlu olduğumdur illa ki ıssızlık
Ve sessizliğin her tonunda
Tonlarca ağırlığında duygu eşlik eden
hüznüme
Başa tutturduğum bir güdü iken ölümün
çalan türküsü
Türlü türlü hezeyanlar yüklerim
soluma
Aşkla açtığım nasıl ki aşikâr
Ansızın de kapanırım içime…
Ar bildiğim ve haysiyetim
Ne de olsa dokunulmazlığı vardır
benliğimin
D/okunmaya dahi kıyamadığım
Ser verip sırlarla inşa ettiğimdir
şehrin surları
Adaklarım kabul görür Allah katında
Atandığım hiçlik mertebesi
Yokuş olan sözcüklerin nuruna banarım
kalemi
Kalender yüreğimden sökün eder
Türlü türlü acılar
Açmazın dibinde açarım da hani
Kabrime yakın bildiğim şiir mektebi
Bense hala ilk günkü coşkumla banarım
ruhumu divite
Diplerde yaşadığım aşikâr
Direndiğimdir yalan yanlış makûs
talihime
Edebin ikrarı
Ebediyetin nefesi
Baş tacı yaptığım kalemin rüzgârı
Nakşeden ne var ne yok
Uyruğu olmayan güftelerle sararım
içimdeki çocuğu
Bazen kundaklanmış o manivela
Bazense yangından ilk kurtardığım
Çatlasa dahi sabır taşım
Beklerim azat edilmeyi
İnfilakı yüreğin yâdımsa dünde saklı
bir teselli
Babında tecellisine yenik düştüğüm
kadar hayallerimi
Bahşeden mademki Tanrı
Yakut gözlerinde şiirin
Perdelerin gerisinde yaşarken kalemin
tini
Nasıl da masumdur ve mazlum
Yüreğin kefeni şiirlerle diktiğim
ömrü
Razı olsun benden yeter ki
Yalnızlığın türküsü sessizlik
Yardığım kadar kabrimi
Yakın durduğum kâh ölüm kâh ufuk
Mecali tükenen sevgiyi
Meal bildiğim şiiri
Kutsadığı kadar meleklerin tinine
Yaraşır bir hassasiyetle
Yaşadığı varsın kar kalsın yanına
İblise ve zalime dair bir hikâye
Sözcüklerin de dinmez rüzgârı
Bir batında doğup ölmenin yankısı
Ulaştı mı da Sağır Sultanın kulağına
Afaki bir çabayla eşelerim toprağı
Minnet etmediğim kadar cihanın malına
mülküne
Biçare bir iklimde
Salınırım da alabildiğine…
Alı al moru mor rüyaların nezdinde
Şiirlerdir bir bir sektiğim coğrafya
Şiir mahzeninde yıllanmış ne var ne
yoksa
İçimi ayrı dert yazması güzel
Kefil olduğum sevginin dilinde…