Kalemin Kağıda Açlığı Gibi

***

zihnimde çıtırdayan kelime seslerini 
gecemde yanıma yoldaş seçsem
üşümesinler diye üzerlerini örtsem
bende bıraktıkları ne varsa hepsini
camdaki buhara nakış gibi işlesem
bütün sıcaklarını
bütün üşümelerini
bu dünyanın bütün kelimelerini

bir gökyüzü  altında
ışığa boğulmuş 
omuzlarında mavi bir hırka 
gri renkli bir harf
sensin dese
tanıdım seni
adını biliyorum
tek bir kelime yazsa
üç harf yetse  artsa bile
şair yazsa adımı

yolun iki tarafında camdan kandiller yakarak
alınlarının üzerine portakal çiçeklerinden taçlar
ayak bileklerine yaseminden bilezikler takarak
yumuşak kıvrımlı giysilerin içinde 
bedenlerini rüzgara bırakıp
beyaz köpüklerin arasına atılsalar
ayaklarının altında çakıl taşı 
ipeksi kum
gökyüzünde yıldızlar
yağmur ve bulutlar

kelimeler yağarken 
her şey ırmak olsa
şafağa değin 
bütün hikayelerin içerdiği cümleler 
ışık olsa
su olsa
yağmur olsa  

değil mi ki 
her şeyle her şey arasında incecik bir çizgi
sadece bir yol kıvrımı
an bir düş
fark ediş bir an olsa
alev ateş 
su damlaları
ateş ve su 
sadece bir kelime olsa

az gitseler uz gitseler
gah ateşe tapınan pervaneler gibi yana yana
gah mecnun-misal divaneler olup leylaları ana ana 
ah dedikçe bir ah daha ederek
ah u vahı dağı taşı delerek 
ömre bedel hançerler saplansa yüzlerce kez bağırlarına 
yüzlerce kez ölüp 
yüzlerce kez yine dirilse kelimeler
yeniden ölebilmek için
saklı sevdalarını toprağa düşürmemek için 
en son yalan gazelin 
en son kafiyesinde yitirseler ruhlarını

ağacından kopmuş söğüt dalı olsa kelimeler
savursa fırtına dalgaları bütün hüviyetlerini 
damla damla
soluksuz kalsalar gece boyu 
ağlasalar 
bakıp ay ışığına
ne deniz kuşları olsa ortada
kanadına sığınıp kurtulacakları
ne de tutunacak bir zeytin dalı

şiir şiir kitaba dönüşseler
ön kapağında bir cümle
arkasına bir paragraf  
yaşanılan her ne varsa 
satır  satır
dize dize
onurlu kavgalar
hele o öfke anlar yok mu hani 
kalemin kağıda açlığı gibi
en güzel besteyi söyleyen bir aşkın eşiğinde
yitip gitseler
geride bir destan bırakarak kelimeler

gitseler ruh iklimlerine ercesine akarak
balalar onlarla türkülerini söylese
anneler bebelerine süt verirken ninnilerini dese
atalardan dedelerden böyle işittik
böyle yazdık deseler

deseler ki
yaşamak mavera çiçeklerin rengindedir burada
ya ki kızıl kor demetlerince 
sarp güvercinlerce düşen canların anlattığı 
öykülere döner gibi 
bir bir sevgiliye erer gibi
göğüslere iliklenen aşktır
bir tek aşk
yalnızca aşktır kelimeler

kelimeler benim biricik dostum
onlarla ben ayrılmaz iki sevdalıyız
bazen egzotik kuş desenli değerli bir porseleni
büyük bir bünyan halıyı
türk kahvesi fincanı
eski çağlarda hazırlanmış bir haritayı
zengin ve ağır ipekleri
bibloları akikleri gravürleri 
konuk ederiz onlarla

bazen de bir madeni somyayı
yün şilteyi
hasır örgülü dört tabureyi
ahşap çerçevede bir fotoğrafı
birkaç harfin dokunuşuyla
canlandırır
işin içine hayaller karıştırıp
geceleri sabah yaparız 

akşamın bir vaktinde 
kavurucu etkisinden uzaklaşır nazlı güneş
sağ salim evine yol alır aydınlık
akşam ezanlarıyla
şehrin semalarında yankılanır 
oyundan bir türlü usanmayan çocukları 
güç bela sokaktan toplar kelimeler

ayağı nasırlı teyzeler 
ayakları ağrıya ağrıya
bacakları sızlaya sızlaya 
yorgun ama keyifli kahvesini içer 
iplerini omuzlarına dolamış hamallar 
köyde bakkal osman dayı 
oflaya puflaya evlerinin yolunu tutar
etli pilav kuzu kavurma yiyebilir 
hoşaf içilebilir kelimelerle

ateşler içinde  yanan  aşığı
yürek yangının doğurduğu aşkı
gönülden geçenleri 
çok ırak bir hayali
sözü incitmeden
harflerin ucunu kanatmadan
ifşa edebilir kelimeler
han odalarında
mektep sıralarında 

mutluluklara alacalar üşüşmeden 
güneş ve yağmur
gökkuşağına dönüşmeden
bir leyla ağlar ta uzaklarda 
sabah kuşlarına bakarak
elinde bir demet gül 
dudaklarında kızılca kelimelerle
çağrılar uçurur tan yerine 
kavuşmak için sevgiliye

gönül gözü aşkla körleşmemiş herkes 
ama herkes onlarla mecnun olmak ister
onlarla leyla arar gözler
onlarla dile gelir çaresiz yakarışlar
sese bürünür
türküye 
şarkıya 
ağıta dönüşür 
yaşanan  her hikaye


redfer

( Kalemin Kağıda Açlığı Gibi başlıklı yazı redfer tarafından 6.11.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu