Ölü şehrin ölgün sakiniyim moraran
dudaklarında saklıyım ve de iklimin.
Kan tutar beni en çok da hüznü kana
kana içerken kan tutar yüreğimi.
Hem benim bir mealim yok bir mahlasım
asla yok ve olmadı olmayacak da hem kim tutar firar eden yüreğimi kim alıkoyar
beni bana eziyet yapmaktan ki: bir ömür meziyet bildiğim kadar var içimi deşen
dış sesin tüme varımında gecenin ben varla yok arası bir minvaldeyim.
Dikiş tutmaz asla sevgimi asla azat
edilmedim sevgi ikliminden ve arzı endam etti mi ilham perim aşkla koşarım ben
ruhumdaki ıssızlığa.
Günüm hüzünsüz geçmez sevgisiz asla
meyletmem yeni güne ve yarınlara tokuşturduğum kadar da var hani kalemimi isli
bulvarlarında mevsimin bir siste kaybolduğum kadar da kendimdeyim artık nasıl
tutacaklarsa beni bana koşmaktan yorgun düşüp ölümün bana koştuğu kadar var
aşkınsa hükümranlığında biliyorum ki: ben bir kelebeğim.
Kanatlarım kırılgan.
Yüreğim mermerden sanırım mezar taşı
bellediğim kadar yüreğimi dikmekse başucuma yeter ki ölüm meleği haber vermesin
bana en sevdiklerimin beni terk edeceğini.
Tehir ettiğim bir minvalde sekiyorum
asla sapmasam da rotamdan.
Taziyelerimi sunuyorum yazdığım her
şiir ve yazıya saatler gece yarısını vurdu mu…
Ah, akça pakça teni kâğıdın…
Ah, başımın tacı kalemim.
Ah, arşı alaya çıkan yüreğim ve ben
en çok hatta sadece anne ikliminde açan mutlu mesut bir çiçeğim ve tek vasfım
sevgi tek vazifem sevmek en çok da ihtimamla serildiğim anne yüreği bazen
üzerimdeki ölü toprağından arınmak istiyorum lakin topraktan geldiğim kadar
beni çağıran iken toprak asla meyletmediğim bir iklim saf tuttuğum saf sevgimle
saf tuttuğum anne yüreğinde açmakla solmak arası bir gülüm.
Gülümsememi çaldılar ses etmedim.
Neyim var neyim yok alındı elimden
bense gizlice ağladım ve razı geldim kaderime sonra ne mi oldu?
Yetim yüreğimin tamamı anneme aitken
öksüz kalmam da an meselesi iken…
Gitti ve geldi annem bense takılı
olduğum kadar Araf’ta gittim geldim uzun hastane koridorlarına sığamadığım
kadar hastane bahçesinde daim kıldım nöbetimi üstelik tek hastane ile sınırlı
olmayan adını sanını sonradan öğrendiğim.
Temkinliyim artık severken ama içimde
önleyemediğim bir yükseliş var nasıl ki mermer mezar başlığıma yazdığım
şiirlerle hemhal…
Haliyle yazıp soluyorum.
Haliyle sevip çağırıyorum en
korktuğum ise meleklerin çağrıma yanıt verdikleri kadar Kara Meleğin de üstüne
alınması ve korkum asla sonlanmıyor hatta…
Devamı var ama benim en başta yüce
Rabbim var ve işte korkularımı sonlandıran ve ruhumu ferahlatan yoksa iklimin seferberliğinde
hayatım sadece hazana denk düşerdi.
Komplimanlar sunan ilham perim iken
bir o kadar koruyucu meleğim ve kanatlanan yüreğim.
Sevgiyi yüreğime pelesenk ettiğim ve
ben bu hayatta en çok annemi sevdim…
Diyemem asla demeyeceğim çünkü çok
sevdi mi insan elinden avucundan kayıyor sevdiği insan sevdiği meta sevdiği
obje hatta hayalleri bile çalınıyor insandan ve en çok sevmekle mükellef
olduğum sadece yüce Rabbim çünkü sevgimi ve O’na inancımı bire bir hisseden
bilen yine O ve tek koruyan.
Af diledim az evvel Tanrıdan.
Sonra annemi kucakladım ve kocaman
bir buse kondurdum alnına.
Allah rızası için yaşadığım kadar
Allah rızası için çok sevmekle iştigal saf ötesi bir iklimim ben yüreği bahar
ruhu hazan bedeni ise gereksiz bir meta gibi sığındığım bir obje adeta: bu
yüzden korkmuyorum ölmekten ve bedenimden ayrılacağım ve huzura ve Mevla’ma
kavuşacağım günü hasretle ve özlemle bekliyorum ve bir öncesi:
Yüce Huda yeter ki: bana başka acı
vermesin ve annemin varlığını sağlıkla huzurla daim kılsın.
Bir rakımım ki ben…
Ulaşamadığım kendime.
Bir rengim ki ben…
İçinde her ton rengi barındıran ve
günbegün yükselttiğim çıtam.
Çıtkırıldım olduğum yıllardan
geliyorum ve ne çok şey çaldı hayat benden aslında ne çok insan ve işte
bahşedilen nefesi boşa harcadığımın da ertesi başa aldığım bir film adeta
yaşadıklarım hele ki şu son on beş ayda beni benden uzaklaştıranlar beni yüce
Rabbime daha da yakın kılanlar ve evet…
Zalimlerin zaferidir yanıp yıktıkları
yüreğim.
Zalimlerin neferidir beni bana düşman
kıldıkları.
Bense zarif bir acıyım.
Ben belki de zarif ve olağandışı bir
tabuyum.
Ben ince uçlu bir açının acısıyım.
Kırıldığım yerden açıyorum.
Kırıldığım yerden yazıyorum.
Başını çoktan b/ağladım kalemin.
Çoktan hüküm verildi.
Yüce Rabbimin Aşkı ile kendimden
geçtiğim ve sevmeyi sevmekle iştigal bir iklim olmanın da ötesinde içimde
yaşayan kaç türlü iklim ve ne çok ben bir o kadar beni bana t/uzak kılanlar.
Aşkla yaşamak bu işte.
Aşkla yazmak bu işte.
Ve umudun da diğer adı iken iman gücü
ve Sevgi…
Yalıtıldığım bir toplumdan nice
topluluktan aslında ilk gün firar etmişken ve Allah yolunda aşkla yaşamanın
hikâyesini yazmakla iştigal bir neferiyim ben İlahi Aşkın sarmalında günbegün
büyüyen sevgimle ve inancımla Rabbime olan düşkünlüğüm ve ben sadece Rabbime
muhtacım hep de öyle kalmak istiyorum hele ki hayata olan inancımı ve insanlara
olan güvenimi iyiden iyiye kaybettiğim son bir yılın ötesinde ben ışık hızı ile
sever ve yazarken ve Rabbimle hemhal iken her an’ ım her anı’m.