Anne İklimi...




Eksik bir masaldı hırpalanmış belleğinde şehrin belki de ruhunu sokan bir yılandı sessizlik…

Meşk eylediğim hüzün ve işte ihbar ettim kalbimi:

İtina ile severken illet bir yenilgiye denk düştüm renklerin hası iken siyah renginde saklı iken umut, beyazın azadesi yerin göğün ve işte tutamağı ömrün belime sardığım gök kuşağı miski amber kokan annemin teninde saklı yorgun yıllar sefil yankılar bir düş kürü adeta son iki yıldız anne-kız ördüğümüz şalın iniltisi anne dualarında ruhun yırtık duvağında neşreden öylesine insanın içini acıtan bir masal bir öykü ki.

Semazeniyim ruhumun.

Ruhumsa bıçkın bir şarkı…

Afakanlar basan yalnızlığımın mimarı nasıl ki unutulmuş bir algı…

Ve işte mimlendiğim ama yetmez.

Bir mim sanatçısı gibi hayatı sergilediğim yüzümdeki her iz her çizgi ama yetmez…

Gözlerimde hırçın dalgalar.

Bir nehrin uzantısı adeta.

Ruhumdaki kıpırtılar:

Tası tarağı toplayıp da gidemediğim.

Hangi yaş hangi yas üstün gelir ki acıya en çok da annesiz yaşamakla ihtimaller sıralıyorsa kader.

Kederimi yüklendim de geldim kendime geldim en başa ve kırık mızrabım kırık kalbim mizacımdaki şaşkınlık alıcı kuşları men ettiğim kadar hayatımdan aldırmazlıkla iştigal bir cihan belki de bir alıntı iken çalınan her şarkı ve içinde yaşanılası o izafi mekân.

Makamlar seçtim.

Aslında bendim o makamlara seçilen.

Neşemle coşkumla ve genç yaşımla baş koyduğum bir yoldu ki hayat…

Düşe kalka büyümemiştim ne de olsa evin tek kızı lakin çalan çanlardan esen rüzgârdan yana afalladım ve işte b/atılı düşlerin bense her biri hayalimi gerçek kılmıştım.

Makamsız şarkılar dinlesem ne ki?

Bendim seçilen makamı mevkii ayaklarımın altına serilen.

Ve işte ansızın verdiğim bir Es varsın olsun her şiirim sus payı bir söylem.

Rengimle muhtırasını verdiğim gök kuşağı.

Ve dünümde saklı yüzlerce hikaye arz edilesi talep bulunası ve işte yaşamın optimum noktası.

Müfreze imler.

Mantıksız seçimler.

Acının menşei en çok da insan sevdikleri ile sınandığında nükseden.

Kara gecenin kara tohumu.

Kara kızın kara büyüsü.

Karadan havaya hicreti ruhun.

Karasal bir iklimde üşüyen bedenim.

Bahşedilene şükür duyduğum.

Sınandığım kadar sabrı büyüttüğüm.

Kundaklanmış bir meyve adeta içinde yürüyen kurt.

Şükürler olsun ki kurda kuşa yem olmadım bu güne değin.

Hava değişimi.

Havalar nasıl olursa olsun…

Ya, bizim havamız iyi değilse?

Ruhun her söküğü.

Sessizlikse kâinatın bestesi.

Ve işte o ses kaydı:

Elbet kalemin fotoğrafını çektiği elbet basılası kayıt düğmesi ve zaman mekân tanımayan boyutsuz bir yolculuk iken kalemin güdüsünde saklı nice şiir nice nesir.

Azadesiyim dünün.

Belki de bir ardıç kuşu.

Kuş tüyü vicdanım ve anneme sıkı sıkı sarıldığım.

Ve ben sahiden de büyüdüm bu son iki sene ne zamanki uzak kaldım anne ikliminden.

Ve serpildi de ruhum ona yeniden kavuştuğumda derken yine ayrı düştüğümüz derken yine olası kavuşmalarımız ve kavruk leblebi t/adında ne zamanki yüzüne baksam ne zamanki ona usulca dokunsam.

Diplerin yolcusu.

Dik alası hüznün.

Debdebeli bir yaşam öyküsü.

Marifet bildiğim ne ise bilinmeyen.

Marifet bildikleri ne ise ahvalimin asla da umurumda olmayan.

Bir ömürlük kitaplarla olan dostluğum bu yüzden kaçırdığım hayat belki de ve de detaylar.

Yemek yapmayı yeni yeni öğrendiğim haz etmesem de alışverişten bir fındık faresi gibi kokusunu aldığım ne ise: en taze en ucuz.

Yaptığım yemeklerin dibi tutmuşsa neyime ki?

Ben ki dibi gördüğüm şu son iki senede mademki yüzeye çıkıp yeniden nefes alabiliyorum mademki alabiliyoruz annemle birlikte.

Çat kapı hayat.

Çata pat oynadığım günler.

Çatık kaşlı kader.

Kederimi dahi sevebildiğim.

Kayda değer ne varsa içimde biriken ve işte şatafatlı bir duygu yoğunluğu sesi çok uzaktan dahi duyulan.

Bir meddücezri misafir eyledim ben.

Asla da metazori olmayan bir yolculuk.

Çünkü ben en çok anne iklimini sevdim çünkü ben en çok annem tarafından sevildim ve işte bana sevmeyi, dürüstlüğü ve doğruyu ve namusu ve yalan söylememeyi öğreten yegâne insan.

Makamlardan düşmüşken yola…

Meramımsa sadece saklıyken Allah katında…

 


( Anne İklimi... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 4.01.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu