Gülüşünü öptüm çocukluğumun:
Bakaya kalan bir resimdi oysa
içimdeki sızıdan sızan
Güneşin güleç yüzünde saklandığım
Kadar da mevsimin gölgesine şerh
düştüm
Kaç parmaksa izi yüz ölçümü
Yüreğimin ve göğün de serkeş
sessizliği
Bir metafor misali
İçime akan nehrin bu sefer nefesini
kestim
Salaş nefsinde beşerin
Şaşı gözler değildi yüreğimin
endamında baş veren
Kalp gözüm
Ferasetim
Asaletim
İmgelerde bulduğum c/esaretim
Ölçüştüğüm bir şarkıdan da öte idi
notalar
Ve yine çocukluğumun o devasa duvar
piyanosu
Elim gitmese de her seferinde
Parmaklarımdı kâinatın sesine
Eşlik eden
Ah, o gamlı notalar
Hayallerimi gerçek kılan nidalarda
saklı
Fısıltı
Sessizliğin de bekası
Ölümlü bir şarkıya daha mezar oldu mu
da içimdeki sarkıt
Yere kapaklanan her dikit
Dilemması sevginin
Noter huzurunda yapılan çekiliş
Ne çıkarsa bahtıma
Bazen aşk bazen ölüm
Sürtüştüğüm iç sesimde saklı niyaz
Rabbime kavuşma telaşı ile
Koşar ayak yaşadığım kadar
Yaşattığım nice ukde
Serpilen boyu hüzün çiçeğimin
Sarmalında hayatın
Solan beti benzi sözcüklerin
Ve işte
Nakşettiğim bir şiire daha gebeyken
iç sesim
Bazen bir ardıç kuşu
Bazen sırdaş bir gülüş
Ruhumdaki teyakkuz ölüm öncesi
Serildiğim topraktan zemin
Hem, hem ben emin adımlarla sevmemiş
miydim
Önce öncemi sonra kendimi
Üzerinde iken yılkı atının
Gemlediğim şiirleri
Titizlikle büyütmemiş miydim
İçimden geçen şehrin
İçimde tutuşan özlemin
Bam teline basılı hüznün
Delişmen nameleri
Bazen ayrık otu addedilen
En çok da çuvaldızı derine batırdığım
Ve sandığım ve sandukam
Özdeş sözcüklerde saklı şiirlerim
Alametifarikası iken ömrün
Aylak düşlerden ayırt etti mi de
insan gerçekleri…