Kurak Bir Çölü Bile Yeşertir Sevgim...




Sevdalı semazen…

Şehla gözleri sevginin…

Adını andığım değil adlandıramadığım illet bir hüzün.

Düşlerin tekelinde ve kırık tekerinde saklı o gaipten gelen nida bense sürtüştüğüm kadar kendimle sürünen bir minvalde bata çıka yürüyor yazıyorum.

Kelamın derbisi.

Aşkın hicri.

Yalnızlığınsa beyhude seyri.

Ah, kapıştığım her imge bazen karaborsa iken sevgi:

Andığımdan öte bandığım bir renk misali kumdan kalelerim içimin her diri hücresinde bilmek de kar etmiyor günbegün yürüdüğüm ölümde bilinmezin nezdinde biliyorum da her geçen gün ölen hücrelerimin ardından yaşadığım hücre hapsinden de öte kavuşmak benimkisi sözüm ona kendimle barışıp kapışmadan da hayatla devirmek yılları ve devirmek putları…

Seyyah düşler seferisi gerçeklerin.

Kabaran yüreğim içine kattığım kabartma tozunun fazla kaçtığı kadar dilimi yakan acı tadı.

İsimlendiremediğim bir duygu silsilesi bir batında doğan:

Telaşe müdürü addedilen çocuk yüreğim saf tuttuğum kadar s/afiyet yüklü mizaçlarda af dilemekle iştigal içimde seken hecelerden ördüğüm gönlümün hutbesinde saklı iken binlerce kördüğüm.

Tekbir getiren hayallerimden sor beni:

Sonrasızlığın ihtiva ettiği

O mecburi istikamette tutuşan paçasından şiirin sor beni

Sarmalında hiçliğin kaçıncı kuvveti isem aşkın hulasası

Sözcüklerin enginliği

Sevmenin kudreti…

 

Recim edilen bir kifayetsizliğimi

Kendime sunarken de o çuvaldızı

Ve de batırırken en derine

Batmaya müsait bir gemide saklı

Zincirlerimden sarsın beni evren

Sancılı ömrün

Sadık geldiğim kaderin

Uzamında sessizliğin ve kederi

Peşkeş çektiğim şiirlerime sarıp da beni

Gömsünler en derine.

 

Dip boyası gelmiş iken bir kere çekim kuvvetinin

Bense rest çekmişken hayata ve ölüme

Rabıtası aşkın ve rengi özlemin

Özneme sadık bir vaveyla

Mademki bir emir kipidir:

Yazmak ve sevmek

Yaşanası asalet ve aşk ve nice kehanet

Varsa yoksa hüzne ve s/onsuzluğa delalet.

Bir minvalde seken kalemimle hicvettiğim

Yine ve yeniden kavuşabilecekken de kendime…

Azat edilesi bir rota bir minval içimle örtüşen bir isyan kimi zaman ve işte hiçliğime vakıf kâh bir nota kâh bir nokta ve ünlediğim sözcüklerden neyse düşen payıma…

Kibirli bir doku bazen insan nesline duyduğum şaşkınlık ve işte hicretim boğmaca olmuş göğün ve yerkürenin hulasası.

Kızamık çıkaran bir çocuk bellediğim yüzüm her pembeleştiğinde kendimi bir ağacın arkasında gizlediğim.

Dünümde saklı günüm.

Günümde saklı hüznüm.

Ve hüzün öylesine bir minval ki ve aştığım kıtalar nükseden nice coğrafya derken gamlı bir nota ile de aşka kıyama duran kalemin varlığıma ihaneti.

Edimlerde saklıyım kimi zaman hani…

Yüklemi sevmek…

Yüz ölçümü aşk;

Yüz görümlüğü gönlün de içinde kalan nice ukdesi misal ve zıpkınla avladığım duygularım nasıl ki vazgeçemediğim bir minval…

Zırnık acımazken kendime her müşküle düştüğümde meşgule verdiğim iç sesim.

Zararın neresinden dönsem bile dönemediğim bir rota bir yol beni sonsuzluğa taşıyan ve çağıran adeta üçüncü bir kol mademki kalemimle yaşıyor seviyorum ve işte mizacımda özlemini duyduğum o dinginlik bazen bir sapağa saptığım bazen gem vurduğum en çok da gamlı duygularım aşka hasret aşka biat.

Bir umre iken yaşanası her yeni gün.

Sevdalı bir kuş konmuşken omzuma ve ben her canlıda Rabbimi zikrettiğim kadar da fikrime denk bir mahcubiyet ve kollarımı sıvayıp da giriştiğim o arayış bazen cinnet ehli bazense cennetin ta kendisi.

Mikado çöplerinden de inşa ettiğim bir sarayda yaşadığım kadar şiirlerimdir benim sırça köşküm ve şiar edindiğim tümden gelen bir tüme varım arayışın ta kendisi sevginin zümresi acımla sadık kaldığım kadar içimdeki masumiyete bazen şevkimin kırılıp da kendime acımadan sitem ettiğim…

Rölantiye aldığım yüreğimin ç/ağlayanı.

Revaçta olansa hüznün dar geçidi ve işte nemalandığım ne varsa bense kirvesi şaşkın mizacımın yolunun aşkla kesiştiği…

Sağım solum aşk.

Bir de içimdeki boşluğu durdurmak adına durmazken gözyaşlarım içime akan bir şelale ve seferisi olduğum kadar umudun bazen sönebilen coşkum ve de eşrafım kim bilir nerelerde gizli.

Boynumun borcudur elbet sevmek ve nail olduğum görevlerim ve evlatlık vazifem aslında bundan da öte içimden geleni sunmakla mükellef ve hüznüme bandığım kadar ruhumu öykündüğüm o duru o durgun sulu göl ve de ruhumun g/öl manzaralı bütçesi:

Sevgiyle eşleşen lakin sıra kendime geldi mi ters teptiğim ve tesir altında kaldığım kadar duygularımın kurak bir çölü bile yeşertebilen sevgim ve gözyaşım aşk adına adandığım bu kutsal yolculuk adına ve efkârın bam teline b/asıp da askıya alınmış ekmek gibi ve askıntı olan hayal kırıklıklarımdan ördüğüm bir heybe içimin ederi ruhumun radarı ve sonsuzluğun ihtişamı aşkla koştuğum İlahi Dergâhın kapısından girmekle mükellef hele ki Allah var gam da yok iken yarıladığım yoldan da sevdamdan da kendimi alamadığım şükürler olsun ki günüme…

 

 

 


( Kurak Bir Çölü Bile Yeşertir Sevgim... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 7.03.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.