Bir tarafta Allah’ın (cc) vahyettiği peygamberi
bile dinden dışlayacak kadar öz güven sahibi, “hiper egolu” çoğu unvan sahibi ulemadan
saymamız gerekenler. Diğer yanda bol keseden cennet vaad eden sarıklılar.
Allah-ü Teala (cc) ya mecburiyet koşulamaz. Yani 4444 kere zikir okudum, cenneti,
başarıyı zenginliği hak ettim diyemezsiniz. İmam Gazali İhya’da ibadetin kişiyi
cennete götürme gibi bir garantisinin olmadığını, ibadetin son nefeste
uyanıklık hali için yapıldığını yazar. Hiç ibadet etmemiş bir kişinin son
nefesinde şehadet getirerek Müslüman ölebileceği gibi hayatının her anında
ibadet eden bir kişinin de son nefesini kafir olarak verebileceğini ekler.
Allah-ü Teala (cc) Müslümanlara ibadet değil iman
karşılığı başta rızası olmak üzere pek çok şey vaat etmiştir. Ve iman ettim
demenin de bir bedeli mutlaka vardır. Bu bedel başta peygamberler olmak üzere
bütün Salihlerin sıddıkların ve şehidlerin ödedikleri bir bedeldir. Bedel
ödeyenlerin hiç birisi de “Bence” dememiştir. Bizler ise bedel ödemeden sadece “
bence” diyerek mü’min olduğumuzu ispatlama peşindeyiz. “İnsanlar, denenip
sınavdan geçirilmeden, “İman ettik” demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar? Andolsun
ki biz, onlardan öncekileri de sınamıştık. Allah, elbette doğru olanları ortaya
çıkaracaktır; kezâ O, yalancıları da mutlaka ortaya çıkaracaktır. Yoksa kötülük yapan o kişiler bizden kaçıp
kurtulabileceklerini mi sandılar? Ne kadar yanlış düşünüyorlar! Kim Allah’a kavuşmayı arzu ederse bilsin ki Allah’ın belirlediği
sürenin sonu mutlaka gelecektir. O, her şeyi bilir, her şeyi işitir. Her
kim elinden gelen çabayı gösterirse yalnız kendi iyiliği için çabalamış olur;
çünkü Allah’ın, hiç kimsenin hiçbir şeyine ihtiyacı yoktur.” Ankebut
Suresi 2,3,4,5,6)