Bazen düşünüyorum '' Şairler yalnız insanlardan mı oluşur?'' diye.
Yani böyle bir kategori yapmak mümkün müdür... ?
Laf olsun torba dolsun anlamında ben de bir şeyler
yazabilirim. Bir kaç kafiye, bir kaç uyak değil mi? sonuçta şiir dedikleri...
Dört mısrayı alt alta getirdin mi oldubitti diye
düşünenleri saymazsak tabii.
Hassas kardeşleri kırmamak adına yaptığımız bu açıklamayı da
geçersek konumuza gelebiliriz...
Bu duygu dolu insanlar hep yalnızlık mı çekerler? Yoksa yalnızlığı mı seçerler...
Mükemmelliğe aşık
yaralı ruhlarını hiç bir şey tatmin edemez çünkü...
Kutsal bir sevgili… Kanatsız bir melek… Saf ışıktan bir
yaratık... Hatasız, günahsız, kirden, pislikten uzak ...
Yalnızlığa mahkumiyetimizi kendi kalemimizi kıran acımasız
bir yargıç gibi kendimiz onaylamıyor muyuz?
Tabi ki melankoli, adrenalin gibi sararken ruhumuzu akıl
almaz bir haz alıyoruz kırık dökük halimiz den ...ve tabi ki bu duyguyu karşı
tarafa geçirmekten .
Biraz merhamet pudrasına bulaşmış bir söze bir yoruma bir
bakışa ne kadar da muhtacız...
Kibir denilen dağın zirvesinde , mütevaziliğin maskesi
yüzümüzde ...rahmet yağmurunun bir kaç damlasını tutabilir miyiz diye bir
akbaba gibi bekliyoruz.
Peki sonuç...
Niye? Olabilirlik ihtimalinin mutluluğu getirdiğini göremiyoruz?
Niye ? Bu marka moda takıntısı olanlar gibi devamlı tüketiyoruz ve tükeniyoruz?
Niye paçası yırtılan
bir pantolonu çöpe atar gibi ,duyguları yırtık bize yaklaşmaya çalışan birini
acımadan zihnimizin çöplüğüne atıveriyoruz .
Gerçekten ne istiyoruz ? Gururlu bir yalnızlık mı ?
Yoksa
yolu sevmekten,vermekten ,yetinmekten geçen mutluluğu mu?
Yorumu size bırakıyorum.
Bir düşünün isterseniz gerçekten ne istiyorsunuz?
Yılmaz Tizgöl
Nijninovgrad
12 /03/ 2024