‘’Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce
bıçak ağzı…

 

Yağmur yağıyor Ömür Hanım… gökten değil, yüreğimin
boşluğundan ömrümün ıssız toprağına… ve ben sonsuz
bir düzlükte bir küçücük, bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum. Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından?’’(Alıntı)

 

 

 

Gün ışığı hüznün süzgecinden damlayan ve kırık tekeri yaşamın hadislerle surelerle örülü yüzüm öğün arası övünç duyduğum açlığın hulasası ve ben ekmek yerine kalemimi kemirirken.

İnzivaya çekildiğimden de öte üstü örtülü dileklerim.

Yüreğin kompetanı hüzünle sıvadığım duvarlar ve sınandığım kadar tarafınca sevdiklerimin.

Yüreğin zümresi:

Tutuklu.

Aşkın sağdıcı:

Vurgun yemiş…

S/ağır ve gamlı yiten tüm ama tüm notalar.

Kulağım annemde içime dolanmış bir şarkının nakaratı hatta nicesi ama müzik dinlemem yasak hele ki kulaklıkla imkânsız.

Satır aralarında yüzmeyi bilmediğim denizin üstünde dümenini kırdığım gemim ve gemlediğim hüzün teknem.

Azadesiyim dünün.

Azığım kayıp.

Mısralarım asla değil ayıp.

İçtimada geçen zamanın reçinesi nöbete kaldığım binlerce gecenin bekçisi.

Bir minvalse içimdeki boşluk.

Bir rabıta ise gökteki o sökük.

Yamadığım.

Yağmalandığım.

Yağmasam da yağdırdığım…

Ağırdan alıyorum hayatı pervazındayım bulutların.

Ağırladığım ağır misafirlerim var ve içimden sızan dualar dilekler dilemması yokluğun hazzında hiçliğin ve içim kıyılırken tutulan nutkuma ses olsun diye gamlı kalemim sürmanşet bilinmez sür-git hüsran ve delişmen sevdam aşkın bakaya kaldığı kadar özlem ve öznem.

Günün kıvancı sıradan bir şiir değil asla.

Öznemdir muktedir olduğum aşka ve kaçkın ruhlar varsa yoksa aşka düşman.

Şerit değiştiren duyguların ihmali ikbali

Seferi bir hüzün

Seyyah bir gonca

Açmayacağım işte açmayacağım

Yârim benden nasıl da uzakta

Tuzağına düşmediğim kadar da

Dünya nimetlerinin aşikâr umurumda olmadığı

Başımı yasladığım Dağın O Ulu Çınarın nezdinde

Sadık kaldığımsa sadece Rabbime…

Yüreğin izbesi sökün eden hecelerden ibaret değil sadece.

Sağdıcım.

Sol yanım.

Sağdığı saydığım sayıkladığım.

Sözler kırağı çalan ve insanlar yitip giden.

Tefrikası günün bomba yağdıran imgelerim ve işte infilak etti mi de kalemim.

İnzivada geçen ömür.

Sözcüklerse kıvancım.

Haresi ömrün ve harı yüreğin.

Ben hiç harmandalı oynamadım azizim.

Sözcüklerim ve sen isli bir hayalde saklı tuttuğum kadar umudumu sahiden de kıpırdayabilecek miyim mıhlanıp kaldığım yerimden ve üstü örtülü düşlerimden mi olacağım eğer ki kalan son sevdiklerim de terk edecekken beni?

 


( Sıradan Bir Şiir Değil Asla... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 20.04.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.