M. NİHAT MALKOÇ
Çok zengin bir kültürel birikimimiz
vardır. Anadolu’nun dört bir köşesi bunun nişaneleriyle doludur. Fakat bunların
kıymetini bildiğimiz söylenemez. Hatta ülkemizde bu zenginliğin farkında
olmayan, Avrupa’ya gıpta eden, Batı’nın kültürel kaynaklarından beslenmeyi
marifet sayan özüne yabancılaşmış sözde aydınların sayısı hiç de az değildir.
Anadolu, dostluğun ve kardeşliğin doyumsuz
güzelliklerinin yaşandığı bir toprak parçasıdır. Bu coğrafyada nice güzellikler
paylaşılmıştır bugüne dek… Farklılıklarımız gökkuşağının renkleri misali apayrı
bir zenginlik ve güzellik katmış kültür atlasımıza. Bazıları, farklılıklarımızı
çatışma unsuru haline dönüştürmenin çirkin ve aşağılık mücadelesini vermişse de
sağduyu her zaman galip gelmiştir. Dostluk ve kardeşlik daima kazanmıştır. Zira
doğruların aydınlığı, yalanların karanlıklarını bastırmaya muktedirdir.
Müspet geleneklerini yaşatmayan
milletlerin devamına imkân yoktur. Onlar milleti kaynaştıran çimento
kabilindendir. Geleneklerimiz ceddimizin bize mirasıdır. Geleneklerimiz hayat
tarzımızı ve dünyaya bakış açımızı yansıtırlar. Atalarımıza saygı duyuyorsak
bunları yaşatmak da boynumuzun borcudur. Fakat olumsuz gelenekleri de cahillik
sayıp bir an evvel terk etmeliyiz. Töre cinayetlerini bu grup içerisinde
sayabiliriz.
Türk kültürünün en mühim unsurlarından biri de her yıl
Mayıs ayının altısında kutlanan Hıdrellez bayramıdır. Bu, mevsimlik
bayramlarımızdan biridir. Türkiye’de ve Türk dünyasında benimsenen bir
bayramdır. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan hıdrellez günü, Hızır
ve İlyas Peygamber’in yeryüzünde buluştukları gün olması nedeniyle
kutlanmaktadır. Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında hıdrellez
şeklini almıştır.
Hıdrellez iki tabiat bayramından birisidir. Öteki de
nevruzdur. Hıdrellez; “ederlez, idernez, hıdırellez” biçimleriyle de söylenir. Bilindiği
üzere Hızır inancı bizim kültürümüzde apayrı bir yer tutar. Bununla ilgili
atasözlerimiz de vardır. Bunlardan en önemlisi” Kul sıkışmayınca Hızır
yetişmez” şeklinde ifade edilenidir. Hatta “Hızır gibi yetişmek” diye ifade
edilen deyimimiz de bu inancın kültürümüze yansımasından başka bir şey
değildir.
Halkımız birikimlerini geleceğe taşımıştır. Kültürümüz o
birikimler üzerine temellendirilmiştir. Halk inançlarına göre sene, yaz ve
kıştan ibarettir; kış altı ay, yaz da altı ay sürer. Yaz mevsimi hıdrellezde
başlar ve 7–8 Kasım’da sona erer. Kış mevsimi de bu tarihte başlar, hıdrelleze
kadar devam eder. Hıdrellez gününün de öğleye kadar kış, öğleden sonra yaz
olduğunu söylerler. O gün halk büyük bir neşe içerisinde kırlara çıkar. Piknik
yapılır. İp atlanılır, salıncakta sallanılır. Hatta bazı yörelerde salıncakta
sallanmakla günahların döküldüğüne inanacak kadar bu işe kendini kaptıranlar
görülmektedir. Üç yıl yaşadığım Türkmenistan’da bu inanç yaygındı. Bu yüzden o
gün salıncak kavgaları olurdu.
Hıdrellez günü, Gregoryen takvimine göre 6 Mayıs, eskiden
kullanılan Rumi takvim olarak da bilinen Julyen takvimine göre 23 Nisan günü
olmaktadır. Halk arasında kullanılan takvime göre eskiden yıl ikiye
ayrılmaktadır: 6 Mayıs’tan 8 Kasım’a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz
mevsimini, 8 Kasım’dan 6 Mayıs’a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış
mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden 6 Mayıs günü kış mevsiminin bitip sıcak
yaz günlerinin başladığı anlamına gelir ki, bu da kutlanıp bayram yapılacak bir
olaydır. Yani halk 6 Mayıs’ta iki mevsimli dünyalarında büyük bir değişimi ve
dönüşümü yaşamaktadır.
Milletimizin geçmişten bugüne taşıdığı değerlerden biridir
hıdrellez… Halk tarafından benimsenmiş, 6 Mayıs günü hiçbir özel çağrı
yapılmamasına rağmen bu hususi gün geniş katılımlarla kutlanagelmiştir. Bu
yönüyle milletimizi kenetleyen, bir araya getiren güçlü bir bağ olmuştur. Hızır’ın
mahiyeti kesin olarak bilinmese de onunla ilgili rivayetler çoktur. Hızır
inancının yaygın olduğu ülkemizde Hızır’a atfedilen özelliklerin bazıları
şunlardır:
“Hızır, zor durumda kalanların yardımına koşarak insanların
dileklerini yerine getirir. Kalbi temiz, iyiliksever insanlara daima yardım
eder. Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunar. Dertlilere derman,
hastalara şifa verir. Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların
kuvvetlenmesini sağlar. İnsanların şanslarının açılmasına yardım eder. Uğur ve
kısmet sembolüdür. Mucize ve keramet sahibidir.”
Hıdrellez yazın güzelliklerini coşkuyla kucaklamaktır.
Tabiata sığınmaktır bir anlamda… Ağaçlara, ekinlere el açmaktır. Uyanan
toprağın suyla buluşarak güzelliklere kanatlanmasıdır. Hıdrellez bolluk ve
bereketin müjdecisidir. Toprağın cömertliğinin ve güler yüzünün şahlanışıdır.
Bu yüzden halkımız hıdrelleze çok büyük değer verir. Bu günle ilgili inançlar çoktur.
Bu inançlar çok eski dönemlere dayanır. Fakat bu davranışların önemli bir
kısmının mantıklı bir dayanağı yoktur. Fakat halk onları benimsemiş ve bugüne
kadar getirip yaşatmıştır. Bu günde yapılması gereken şeyleri şöyle
sıralayabiliriz:
Hıdrellez gece ibadetle
geçirilir. Ertesi gün temiz giyimli olarak dolaşmak gerekir. Bunun için en
güzel elbiseler giyinilir. Evde genel temizlik yapılır. Çeşitli yiyecekler
hazırlanır. Hıdrellez günü için, yumurta kaynatılır. Ağzı açık bükme, katmer,
börek, irmik helvası vb. gibi yemekler hazırlanır. Hıdrellez sabahı
erken kalkmak uğurlu kabul edilir. Sabahleyin dua edilmesi, dilek ve temennilerde bulunulması, toplu olarak
ailece yemek yenilmesi, Kuran kıraati, sabah namazından önce kabir ziyareti;
yapılması gereken adetler olarak görülmektedir. Bu günde kadınlar ellerine ve ayaklara kına yakar. Dilekler bir kâğıda
yazılarak akarsuya bırakılır. Mesela İzmir ve çevresinde dilek kâğıtları
Hıdrellez sabahı denize bırakılmaktadır. Nişanlı çiftler arasında karşılıklı hediyeler gönderilir.
Hıdrellez günü evler ilaçlanmaz.
Nasip süpürülür inancı ile bazı bölgeler de evler süpürülmez. Kuru baklagiller
bir torba içinde bahçede ağaçlara asılır. Hıdır Baba’nın kamçısıyla bunlara
dokunması ve bereket getirmesi dileği tutulur. Buna benzer biçimde ev, araba,
çocuk ziynet eşyası resimleri de yapılarak bahçede muhtelif yerlere asılır.
Evde kalma tehlikesiyle karşı
karşıya kalan genç kızların başları üzerinde Hıdrellez günü yeni, kullanılmamış
kilit açılır. Hıdrellez günü, açların doyurulmasına, dargınların barıştırılmasına,
üzüntülü olanların sevindirilmesine çalışılır. Hıdrellezde içki içilmez, kumar oynanmaz. Yoğurt çalınır. Ancak maya kullanılmaz. Yoğurdun tutması halinde eve
Hıdır’ın uğradığına inanılır. Hıdrellez
günü kırlara gidildiğinde hıdrellez azığını çalma âdeti yaygındır. Evin pencere ve kapıları kapatılmaz. Bunlar
böylece sıralanır gider… Bunlar gelenektir. Mantıklıdır, değildir tartışmasının
yapılması yersizdir. Zira halk bunları benimsemiştir.
Hıdrellez günü yapılması şart olan işlerin yanında,
yapılmaması gereken işler de vardır. Halkımız bugün yapılması gereken işler
konusunda gösterdiği hassasiyeti, yine o gün yapılmaması gerektiğine inandığı
işlerde de gösterir. Bugün içerisinde şunlardan kaçınılır:
Hıdrellez günü sabah erkenden
kalkmayan kişinin işleri ters gider. Geç kalkmak kusur addedilir. Hıdrellezde
salıncakta sallanmayanın o yıl çeşitli rahatsızlıklarla karşılaşabileceğine
inanılır. Salıncakta sallanma bir bakıma ateş üzerinden atlama şeklinde o yıl için
sağlık ve sıhhat dileği geleneği ile aynıdır. Hastalıkların, dertlerin sallanma
sırasında döküleceğine inanılır. Hıdrellez
günü çamaşır yıkanmaz. Yünlü giyecekler güneşe çıkarılır. Hıdrellez günü un elenmez ve ekmek yapılmaz.
Yeşil ot, dal veya çimen koparılmaz.
Çiçek toplanmaz. Bağ ve bahçelerde çalışılmaz, tarlaya
gidilmez. Hıdrellez günü akşama
kadar un kabına veya hamur tahtasına el sürülmez. Eve kuru çalı-çırpı götürülmez…
Halkın inançlarıyla alay etmek, onları küçümsemek, çağdışı
bulmak soysuzluğa işarettir. Türk milleti, geçmişine sahip çıkmasıyla ve
değerlerini yaşatmasıyla bugünlere gelmiştir. Yarınlarımızın aydınlık olması
için aynı yolda ve çizgide ısrarla yürümeliyiz.
Geleneklerimizi yaşamak ve yaşatmak vazifemizdir. Onları
birlik ve beraberlik vesilesi saymalıyız. Hain odaklar bizleri birbirimize
düşürmek için bu güzel hasletlerimizi kötüye kullanmaya çalışacaklardır.
Onların çirkin oyunlarına gelmeyeceğiz. Cehaleti yüzünden bu oyunlara
gelenlerin elinden tutup onların, söz konusu hadiselere basiret nazarlarıyla
bakmalarını sağlamalıyız. İnsanları dışlamak hiçbir zaman çözüm olmamıştır. Bu
ülke değerleriyle muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkacaktır. Hıdrellez
günü kutlu olsun.