Engelsiz Aşk
Serinhisar
mahallesinde sıcak mı sıcak iyi mi iyi insanlar yaşardı. Mahalleye girdiniz mi yeşil
çam ağaçları, bahçelerde nergisler, kuş cıvıltıları ve insanların o güzel komşuluk
ilişkililerini görmemek imkansızdı. Birbirleriyle olan ilişkileri o kadar
kuvvetliydi ki görseniz burada dertli insan yok dersiniz.
36 numaralı evde ailesiyle birlikte
cihan yaşardı. Cihan Tekerlekli sandalyede bir hayat sürüyordu. Yeşil gözleri
geniş bir anlı vardı. Saçları simsiyahtı. Güler yüzlü sempatik kıvrak zekalı
bir gençti muhakeme yeteneği çok kuvvetliydi. Olayları doğru ve mantıklı yorumlaya
biliyordu. Bu durum ona metanetli olmayı öğretmişti. Kimseyi kırmaz küslüğü hiç
sevmezdi. Çok iyi şiir yazardı hep yaşayamadığı aşkı dizelerinde sanki ahenkle
dans ediyordu. Onun dizelerini okuduğunuzda kendinizden bir parça buluyordunuz sanki.
Karmaşık hayatı dizelerde anlam bulup diline yansımış kalemine değmişti. İleride
dünya evine gireyim mutlu bir yaşam süreyim diye hayata direniyordu adeta. Bu
direnişin nedeni ise Cihan’ın tekerlekli sandalye ile yaşıyor olmasıydı.
Doğarken anne karnında bacakları oluşmamıştı. Dış dünyayla arası iyi olmasına
rağmen kız arkadaşlarıyla etkili iletişim kuramıyordu. Yalnızlığından bunalmıştı ama derdini
anlatabileceği bir garip anası vardı.
Annesi Neriman hanımdı çok sosyal
girişken ve özverili bir kadındı oğlunu çok iyi yetiştirmişti mahallenin
parmakla gösterdiği insanlardan biriydi. Neşeli yüzünün arkasın da dertli bir
insan yatıyordu oğlu gözünün önünde sıkıntılarından dolayı eriyip gidiyordu.
Neriman hanım ve ailesi iki gözlü dar
bir evde yaşıyorlardı. Evin loş ve rutubetli salonunda yün örgü yaparak evine
ekonomik olarak katkıda bulunuyordu. Biriktirdiği para ile evlerinin kirasını zor
ödeyecek durumdaydılar. Evindeki kanepeler annesinden kalmaydı hatta evindeki
çanak çömlek bile. Durumları iyi değildi. Oğluna tekerlekli sandalye alabilmek
için koltuk kılıfları yanık izi olmuş kapıları küflenmiş tekerlekleri bile
eskimiş lambaları yeteri kadar ışık üretmeyen külüstür arabalarını satmışlardı.
Babası Müslüm amca dediğim dedik
sert bir adamdı.o sert görünümün altında sevgi dolu yufka gibi bir adam
yatıyordu. Kaynakçılık işiyle uğraşıyordu. Sanayide sevilen sayılan bir adamdı.
Sanayide küçük bir dükkânı vardı orası onun için her şeydi. Her gün çok erken
saatlerde dükkanını açar tezgahını siler gazetesini okumak için köşedeki
iskemleye oturup çayını söylerdi. İşini öylesine değil de sanki aşkla yapıyordu.
İçi kaynattığı demir gibi ateşler içinde yanıyordu da derdini kimseye diyemiyordu.
Oğlunun bu halde olması onu çok derinden etkiliyordu. Oğlu evlense yuva kursa o
da torun sevse dünyanın en mutlu kişisi o olacaktı. Bazen Neriman hanımla
yalnız kaldığında hep bu konuyu konuşuyorlardı oğlumuzu kendine ve bize yaraşır
biri bulsak evlendirsek diye iç çekiyorlardı. Hep birilerini araştırıyorlardı
oğullarına layık birisini bulmak için bir gün civar taraflarda sordular
soruşturdular Nisa diye bir kız olduğunu onun da görme engelinin olduğu çok
temiz ve dürüst bir kız olduğunu duydular.
Nisa beyaz tenli yanağında gamzesi
olan sesli kitap dinlemeyi çok seven genç bir kızdı. Mahalledeki herkes onun
enerjisine hayran kalırdı. Engelli olmasına rağmen içi hayat doluydu olaylara
hep olumlu bakar aklına hiç kötülük getirmezdi. Hayat ne kadar zor bile olsa Nisa
kolaylıkla bunun üstesinden gelebiliyordu. En büyük hobisi şarkı söylemekti
söylediği her şarkıda kendinden bir şeyler buluyordu. Şarkı söylerken
evleneceği adamla ilgili hayaller kuruyordu. Kızın babası Lütfi amcaydı
çiftçilikle uğraşıyordu. Kızının görme ihtimali vardı ama ameliyat meblağsı beş
yüz bin liraydı. Lütfi amcanın bunu karşılayacak parası yoktu zaten kıt kanaat
geçiniyordu kızını bu halde kabul edecek biri olsada evlendirsem mutlu bir
hayatı olsa diye düşünüyordu. Lütfi amca kasketli sarı çerçeveli gözlükleri
olan top sakallı geniş burunlu şirin mi şirin bir adamdı. Lütfi amcanın karısı
ise Nazife hanımdı 3 yıl önce kalp krizinden ölmüştü zaten çok acılı bir
hayatın içindeydi kızına çok üzülüyordu her gün dualar ediyordu genç yaştan
beri çalışmıştı ama kızının üzüntüsüne kalbi dayanmadı ve hayata gözlerini
yummuştu.
Müslüm amcanın ailesiyle Lütfi amca
tanışacaktı Lütfi amca onları evine davet etti çayı önceden demlemişti. Elinden
her iş geliyordu onlara kekte yapmıştı.Çayı koymadan önce bardakları ısıttı
sonra odun ateşindeki çaydanlığı alıp içine karanfil attığı çayı bardaklara
doldurup ikram etti Birlikte oturup şuradan buradan muhabbet ederken birden Nisa
girdi içeri. Gözleri kördü ama çok güzel sarışın uzun boylu bir kızdı cihan
görür görmez etkilenmişti kalbi heyecanla çarpıyordu bu kızla mı evlenecekti
peki bu kadar güzel bir kız kör olsa bile bana bakar mı diye düşünmeden edemiyordu.
Nisa oturdu köşedeki kırmızı koltuğa ‘’baba gelenler kim’’ dedi.
Kızım sende uygun görürsen senin
yaşında genç bir adam ve ailesi geldi seni gelin almak istiyorlar tanışıp
görüşmenizi birlikte vakit geçirmenizi istiyorlar tabi bende istiyorum sohbet
ettik tanıştık iyi bir aile buraya yakın bir yerde oturuyorlar sende istersen
bir tanışıp görüşün olur mu.
Baba benim kör olduğumu biliyorlar mı
biliyorlar kızım zaten oğlumuzun da engeli var anne karnında ayakları oluşmamış
öyle doğmuş ama görsen çok yakışıklı efendi bir delikanlı tanısan belki güzel
bir birlikteliğiniz olur.
Babacım sen uygun
gördüysen olur bende biriyle bir hayatı paylaşmak isterim belki güzel bir
geleceğimiz olur belli mi olur
Cihan şaşkındı
hayatında ilk defa biri ona yeşil ışık yakmıştı bu onun hayatında yaşadığı bir
ilkti elindeki peçeteyle anlından süzülen terleri siliyordu çok heyecanlıydı
heyecanını gizleyemedi.
-Merhaba Nisa
*Merhaba
-Serinhisar
mahallesinden geliyoruz seni tanıyacağım için çok heyecanlıyım şu an bile
kalbim küt küt atıyor
*Aslında bende
heyecanlandım ama sana göre daha soğukkanlıyım galiba
-Sizin evin
yakınlarında bir kafe gördüm birlikte orda bir çay içsek olur mu?
*Olur neden
olmasın
İki tarafta çok
mutluydu bu anın kıymeti onlar için çok değerliydi bu anı doya doya yaşadılar
hep birlikte
Bu sırada cihanla Nisa’yı
kafeye bırakıp ayrıldılar. İkiside heyecanlıydı konuşmayı cihan başlattı
-Ben ömrüm boyunca
böyle bir an yaşayacağımı hiç hayal etmemiştim
*Ben de öyle
eksikliklerimiz bazen hayatımıza mal olabiliyor
-Bence de insan
karşısında güzel bir çift göz görmek istiyor
*Kör olsa bile mi
-Ben ona takılmam
benim için senin kalbin önemli bak bu konu için bir şey söyleyeyim sana bir gün
biyer de okumuştum diyor ki:
‘’’gören göze
karanlık perde yapmaz görmeyen göze ışık ne yapsın’’
*Güzel söz bunları
nereden buluyorsun
-Kitap gördükçe
okumaya çalışıyorum
*Ne kadar güzel
bazı sözlerin insanın kalbine işliyor
Masada şiirler okundu şarkılar söylendi
sevgiye dair ne varsa konuşuldu içeriye iki insan girip kol kola çıkmıştı aşk
onlarda anlam bulmuştu iki ailede hayatta çocuklarına karşı olan görevlerini
yerine getirmişti düğün yakındı iki kalp tek vücut olmuşlardı bile
(
Engelsiz Aşk başlıklı yazı
Eril ÖZALAN tarafından
27.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.