Solmayan vardiyası renklerin ve bir
tutam çığlık ektim saçlarına, anne…
Kırık düşlerin kırık tekeri
Zımpara misali
Tekleyen kalbim
Rahman’ı her andığımda azat edilesi
ruhum
Tapınağımsa iştigal fikrimin zikrime
ekimi
Eklediğim bir halka daha zincire
Kemale erme ihtimalini yitirdiğimin
ertesi
Gönlün yıkık kulesi
Aşkın devrik kubbesi
Nice hutbe eşlik eder yürek boşluğuma
Karanfil kokarsın belki de bir tutam
zencefil
Yağdığım kadar yüzüne
Yağmalandığım bir takvim yaprağı
Ve işte konduğum üzerine
Konakladığım hayallere sunduğum o saf
buse
Akışına bıraksam bile hayatı
Azap dolu gecelerin firarı
Elbet boy verir de fidanlarım
Fiilinde saklı o emir kipi
Aşk nasıl ki hicranım
Hıdırellez’in gölgesi düşer üzerime
Düşkünlüğümse sadece sana anne…
Tutuşan yürek takvimi
Ve işte bir sayfa daha eksilirken
Tasfiye edemediğim kadar hayatı
Hüznün bekası
Hazanın reçetesi
Sözcüklerin notası
Sıdkım sıyrılmış olsa bile
Kabrime yakın durur kalemim
Kale alınmasa da iç sesim
Artık içerlemediğim
İçtiğim anbean hüzün şerbeti
Muhteviyatı ıssızlığımın racon kesen
cihanı
Biriktirsem bile yenik devranı
Yana yakıla sevdiğim yine sen
Yansız sevgime eşlik eden
Közüm
Ve özüm
Ve sönmez iken son sözüm
Bir hikâyeden ibaret değil hem şiirin
Kâh kasidesi kâh kafiyesi
Kâh recim edildiğim karanlığın
misafirliği
Ölü doğan güneşe de geçmez iken sözüm
Düşük yapan şu yaralı gönlüm
Hem yamadığım
Hem yağmalandığım
Aralıksız kanıp da yandığım
Mektubun yanık ucu
Oysaki esefle söndürmüştüm ben bu
ateşi
Azadesi evrenin
Azık bildiğim kalemin
Ant içtiğim kadar yüreğimin
Derinine kazıdığım ismin ve seferi
varlığın
Ben ki bir seyyah
Sen ki bir kristale meyyal
Aşkla iştigal
Gönlümü serdiğim kadar
Ayaklarının altına
Nasıl ki cennet de ayaklarının
altında
Varsın yanayım, anne
Soyut bir izlek addedilse de ruhum
Varsın yok olayım
Yeter ki sen yok olma ve kayma
ellerimden
Her teftişe çıktığımda evreni
Tuhafıma gittiği kadar insanların
sitemi serzenişi
Ayyuka çıkan ne ki?
Hüznümle hemhal…
Azabın tefrikası
Şiir ise dilemması
Hayatın dehlizinde adımladığım
Şiirin hikâyesinde tutulan nutkum
Bir bayram sabahına daha tutuklu
ruhum
Arifesi mutluluğun
Sen ki:
Gök gözlü varlığında saklı
Hem utkum hem ufkum
Ve dinmeyen umudun
Aşkın nişanesi
Yalnızlığımın rozeti
Ve işte acımı sonlandırsın diye Tanrı
Gözüm açık uyuduğum
Başında nöbet tuttuğum
İzafi olsa bile karanlık
En çok da dualarımla huzur bulduğum
Bulunmaz Hint kumaşımsın
Kumaşından d/okuduğun şu saf varlığım
Tekerlemesi belki de hayatın
Tutuklu kalbim
Tutamağım hayata
Zemheride saklı bir ateş ki:
Kimse nifak sokamaz İlahi Aşk ile
arama
Ve sen ki:
Seyyah sözcüklerin
Seferisi imgelerin
Saydam yüreğimin
Her manivelası
Sektiğim kadar hecelerin
Yetmedi hüznümün duayeni
Yeşeren gözlerimde açan çiçek misali
Sen ki:
Nazlı gelinciğim
İki cihanda saklı cennetim
Kanamalı ömrün iadesi
Yazılası kaderin onayı
Yazmadan geçen günüme şerh düşüp de
şiiri
Aşk
Kalemi
Yoldaş
Bildiğim
Bir tercüme misali
Öykündüğüm illa ki senle dolu bir hikâye
Anlatıcısı ve kahramanı olduğumdan da
öte
Kimse şirk koşan Rabbime
Aşka layık bir ferman
Yalnızlığına sadık bir kelam
Günyüzü görmenin diğer adı iken:
Senle dolup taşan iki yakam…