Ben bir düş gezginiyim, sevgili bayım
hele ki yok mu o içine düşülesi renkler sözcüklerin girift yolculuğunda saklı
iken mozaikler.
Bir perçemde saklıyım
Ne pejmürde ne paçavra
Dirlik düşkünü kabul görmez bir
isyanım
Anamın ak sütü gibi helaldir hem düşlerim
Hem gece
Yetmedi gözüm açık gündüz gördüğüm
Misafir ettiğim edalar
Endamlı bir aşk iken kürediğim
G/izin yolcusu tünediğim
Aşkın kayrasından türediğim
Gönlüm hem ferah hem de kıyarlarken
ince ince
Üşümesi sonlanmayan kalemin gizemi
Derviş yüreğimin seferi bekçisi
Kanatsız ruhumun kanadığı
Ne çıkar hem varsın olsun aşka
düşkünlüğüm
Atak geçiren bir yüreğin sonlanmayan
Tekbiri
Hem imbatım hem gece
Sihirli d/okunuşların ulağı
Kalemle sür-git hasbıhalim
Tütün kokan kabrim
Varsın elden varsın dosttan
Zılgıt yiyeyim
Korumacı olduğu kadar varlığımın
Kutsal ateşinde yandığım Mevla’mın
Hükmüne tabi
Kaderine razı
Kuş konmaz bir sevdada
Yalıtıldığım cihandan da
Her an firar edebilirim
Bir cihattır arayışım
Münferit hecelerden örülü saçlarım
Kukumav kuşları ise tek sırdaşım
Kazayağında günün
Kuş misali uçmaya öykündüğüm
Kuralsız dizelerin
Kurada çıkan hüzün yüklü mealim
Kasıtsız kanıtsız bir aşk olsam bile
Kaybolmaya saniyeler kala
Ve işte doğumunu müjdelediğim
Bir sır iken gizim
Bir sırlı aynada saklı tokmağın sesi
Sefası ne ki hayatın
Kaçıncı Cihan Harbinden bakalım bu
sefer
Canlı çıkacak mıyım?
Bir ültimatom ise kalemin direktifi
Uyaksız bir şiirin de kereveti
Azımsandığımdan fazla
Azıcık hileli midir yoksa tartısı
hayatın?
Tansiyonu düşmez sırların
Mübalağasız sevip de yas ve yaş
aldığım
Kadarım
Bir kadavra ise şiirin çatısı
Bir karambol iken renklerin sızısı
Alabildiğine beyaz
Kan çıkar hem bu savaştan
Alt edemediğim nice naz
Göğün çökük kaportası
İflah olmaz cihanın rölantiye aldığı
Yalnızlık ise bir ırk
Yâdı dünün işaretlediğim tek şık
Beklediğimden öte bekletildiğim
Bakaya kalan nice güfte
Aşk iken hayatın bestesi