Eriyip Dökülen Kelimeler
*

henüz aydınlığın dokunmadığı  bir denize yüzünü dönüp 
küreksiz sarı sandalın ufukta görünmesini beklerken 
yakamozların sessiz ışık oyunlarını izlerken
derken yağmur çiselemeye başlasın
diyelim ki bu yağmur paydos ziliyle beraber bir kadının alın teridir
ve ardından da topraktan mis gibi bereket kokusu yükselsin
bilelim ki bir kadın ağlayan bebesinin ağzına dayamıştır memesini
güneş batsın, ay doğsun. ay kaybolsun, 
her güneş doğuşu
bir kadının yaşama karşı yürek sesi olsun

işte bundandır çile doldurması 
doğmadan çiçeksiz duvarlar arasında
benzeri suçlara fail olup hükümler giyişi de 
hep sürecektir 
başka türlü okunmuyor kitaplar bu topraklarda
yazılmayınca bir kadının ismi

sayfaların ortasına yazılır o kadının ismi
anlamadığı bir cümle gelir saplanır böğrüne
köşesinden yaprağı özenle katlarken 
adı kadın olur düşen harflerin
belki de ucuz bir aşk romanının sonunda

bir kadın şiirinin mısraları 
patlamış mısıra benzer 
ısınır ve patlar
beyaz çiçekler açar sonunda
bahar dallarının hatırına 
büzüşür  yatağın kenarında öylece
hep böyle uyur sanırsın
oysa günler doğurur  yatakta
ve o en büyük sancısıyla
kadın…

acının denizinde sürgüne ateştir
hem titrek hem kırılgan
eylül derler sararan rengine yaprakların
bir yanını ele verir sonbahar
haberini bir sabinin ağlama sesi getirir 
iç ısıtan, eriyip dökülen kelimelerle

gelincik tarlasına benzer  gülüşü kadının
öper  yalnızlığını
zamansız ıslanır sözü
adını yıldızlara yazar  her gece

ruh verir ,can dokur , nefesiyle ısıtır kadın
her verdiği biçim kendine benzer
kollarında anlayınca bir insan olduğunu
kalbinin yazdıkları açılınca rasgele bir yerinden
aşkı sevgisi de, sırrı gizemi de
açılır  sayfa sayfa  

rüzgar gibi geçti denilen sevdaların ardından
ve güneş henüz batmadan
kan çanağına dönmeden gözleri
ve paramparça olmadan yüreği

bir gün gelir uçuşmaya başlar bütün perdeler
öyle bir fırtına dolar ki içeri
sevda alevi kaçmış muma döner kadın
çatlak sesler dökülür, orta yerine keyifli zamanların
yürek susar 
ve unutulur sözleri o meşhur şarkıların

bir rayın üstündedir kadın
tüm geçmişiyle el ele
yürür  tren yolunda
tam makas yerine adımlar kala 
aniden bir ray cıvatası somunundan fırlar da
şiddetle sarsılır içindeki vagonlar
yoldaki bütün köprüler çöker sanki
hatırlar ciğerlerinin ustura tatmış acılarını 
bakar  hayatın gözünün içine hani
ne oldu bize der gibi, 
susmuş gibi

adına ne dense densin
bütün ayrılıklar  kadına çıkar
fırtınalar akşamüstüne dökülür  hiç umursamadan 
bir bilse doğum taarruzuna neden tutulduğunu
bu saatte tutan sancıların sebebini
anlamadan  , bilmeden 
önce yorganı çeker başına 
sonra uyku tutmaz 
ertelenen nice gülüşler bırakır yarına kadın

tutunsun ister perçemine bir rüzgar
yola çıkarken yağmurdan birkaç tanesi
göğsünü yaralar hançer gibi sımsıcak
kapatır gözlerini o narin elleriyle
gri bulutlarla yatışır ruhu
dudak izi aramaz ısırdığı elmada
bir düş yolculuğuyla varır vuslata
gözyaşlarıyla  gider
matemle döner kadın

hiç ısınmayan dağlara ,şehirlere hapsolur kadın
gecekondu odalarında yakar aşk hanesini
hasret kalır gündüz aydınlığına 
gecelerce yüreğini parçalarken çığlıklar
o nazenin gülüşene
bir acı daha ekler 

ay ışığı çarpar yüzüne her gece
ıssız bir vadi gibi soğuyan pencereler
açıldıkça derinleşir yarası 
biter bir kadın hikayesi  daha 
dağılır etrafa boncuklar 
kadın yalnızdır
kadın özgürdür artık 

redfer
( Eriyip Dökülen Kelimeler başlıklı yazı redfer tarafından 3.07.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu