Tanrısal bir iç çekiş adeta göğün namelerinden arda kalan ve de müptela olduğum kadar hayata…

Zaman dondu mu yoksa zemheride yiten miydi tüm çiçekler efkârın bağdaş kurduğu ve sistematik hüzünler.

Radikal bir karar alıp bu gün ölebilirim, anne hem sen hiç gördün mü benim dinmeyen umudumla duamla tutunmadığım gün mü oldu hayata?

Tutamakta kayıtlı meşgule veren iç sesimin yarattığı arbede aşkın değil şaşkın sözcüklerin rahmeti…

İlk sorumdu hayatla ilintili ve sana sorduğum o ilk soru daha dün gibi…

‘’Aşk nedir, anne?’’

Göğün boca ettiği rahmeti bak, nasıl da kursağımda biriktirdim tıpkı sen gibi tıpkı sessizlik gibi tıpkı yüzüne yağan nur gibi.

Kifayetsizim.

Ve işte yüreğimin skalası.

Bir kuru canımla emanetimi saklıyorum anne, sadece de senin için.

Yalan nidalar.

Atılana yalan naralar.

İstanbul, İstanbul olalı kimdi sahi, İstanbul Beyefendisi…

Aşk ne mi demiştin hani saçlarımı okşarken ve sevgiyle bana b/akarken anne.

Benim bir kare kodum yok ki anne, adıma postalanmış hüzün dilekçesinde neye yarar ki sözcüklerim insanların nezdinde de sevgimin yerle yeksan edildiği ve sana olan devasa sevgimin ayaklar altında ezildiği…

Bildiklerimi elbet unutmuyorum çünkü sendin sen ilk öğretmenim.

Bir rengin tonları.

Bir rakımın da skalası.

Sahi, nerede kalmıştık, anne?

Sevginle kör olmuş gözlerim ve kör addedilen aslında ben değilim vicdanını sefer tasına koyup da uzay boşluğuna attıkları insanların daha dün gibi.

Daha dün gibi, anne çocukluğum.

Daha dün gibi anne sırtımı sıvazlayan elin.

Göklere yağdırdım ben hüznümü göklere ektim umudu ve işte ruhumun duayeni duyguların da yok iken sonu ya da yordamı.

Azadesi cihanın.

Azap tohumlarından da nasıl uzağım…

Yazdıklarım ne mi, anne?

Ya, yazmadıklarım?

Bir de eze eze bir hal oldular kalemimin desturunda kapıldığım umudun rüzgârında demediklerini bırakmadılar…

Heyhat!

Demek ki ölümünü bekleyenler bir yanda lakin bunu Allah bilir.

Demek ki pes etmemi bekleyenler de diğer yanda.

Gücüm kuvvetim kaldı mı sahi?

Allah’ın izniyle ayaktayım ve senli düşlerin senli rüyaların da kucağındayım yeter ki yüce Rabbim, ‘’ol’’ desin.

Bir cereyana kapılmışken insanlık.

Cehaletin de tozunu dumana katanlar yok mu?

Ve kibirli gölgeleri ile önüme set çeken nicesi.

Oysaki benim tek dileğim senden yana senin varlığınla bana açtığın kolların ama son birkaç yıldır ben iken seni kucaklayan yüreğine umut ekip sevgi biçen Rabbine koşan.

 

 


( Sadece Senin İçin... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 28.07.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu