D/işlekti zaman hani, hani…
Mesnetsiz ithamları yaka tutan bir
mahremin diyezi bir de matemin diyeti sözcükler oklava yürek un ve keyfin
çoktan göçtüğü bitik ve bitek imla hatalarında sıralanan.
Nakşı mı ruhun yoksa na’şı mı insan
evladının?
Vur gitsin abalıya vuramazsan bas
üstüne ve ez tüm insafsızlığınla varsın estir tek tek duygularını varsın elinde
kalsın o kırık gönye ve bir köşede paslanmış yürek ve imla: kazdığın tünelin
nereye varacağını bilip bilmeden ettiğin o v/eda lakin kendine sadece kendine
yetmeli insan.
Yetim ruhların ölü nodülleri.
Var olmanınsa hikmeti:
Peyderpey serildiğin hani, şu kilim
bilemedin ayaklarının altından varsın olsun kayan sadece ama sadece zaman.
Notalar dertli, be azizim.
Noktalarsa hicap dolu.
Not alma artık hayatın dibine
vurmuşken nokta kadar iken değeri insanın ve işte nüktelerin sıradanlığı ve
işte olası güftelerin vurdumduymazlığı ve sen, sevgili kendim:
Evet, sana seslenirken sadece kendime
kılıksız bir rüyayı bitap düşürürken de kendime vedayı…
Oysaki henüz ölmedin:
Hörgücünde saklı imgeler varsın
bilmesin kimseler.
Göğün örüntüsü ve yerkürenin
görüntüsü en çok da merdiven altı duyguların kabrinden kalbine uzanan yol:
Bazense yolda kalan külüstür bir
araba gibi meylettiğin…
Açık ara farkla terk edildiğin
zemheride mi saklıdır yoksa buz kesmiş hayallerin?
Ç/atık kaşlı bir kelam değil hem
benimki sadece sevgidir sevgi zafiyetim:
M/imlendiğim yoksa mum gibi eriyip de
gitmemi beklerken zalim ve ahvali en çok neye mi dertlendiğim ve işte köpüren
denizlerin nice yolcusu saklı iken dümenini kırmadığım gemide ve işte
kaykıldığım sözcüklerin yarasında saklı iken söylenmedik her kelime.
Bir efkârın bam teli bir de isyanın
ve isyankârın soytarı ve afaki zaferi oysaki neler öğretilmişti bizlere çocuk
iken:
Önce soluna sonra sağına sonra tekrar
soluna b/akıp da geçmelidir mademki elzem olan ve solunda yatan aslanın
dinmeyen kükreyişi ve kudreti yeter ki insan olsun Hakkın yolunda.
Diviti çoktan tükenmiş ve kuram dışı
acıların içleri çoktan delinmiş ve işte kara deliğin ç/ağrısı ve işte
sözcüklerin yontusu ve işte sonlanmamış nice hikâye göğün üstü örtülü kubbesi
ve yerkürenin katmanları aşkla ihya olan yüreklerinse yargılandığı idam sehpası
ve idam mangası.
Yemin billah içteyim.
Yemin billah serzenişim kendime.
Yemin billah kendimden de
geçmeyeceğim…
Ve işte Dağdeviren aryalar ve işte
sözcüklerin yolunu kesen imgeler en çok da ihya edilesi ruhun küpeştesinde
yüklü yüreğin tüm malı nasıl ki kusursuz yaratılmadı insan evladı ve işte
hüznün hükmettiği ve işte yüreğin dürtüleri bir sus payı söylem mademki yaşamla
ölüm arası sekilen o yolda varsın bir başına kalsın insan matemin yarasına
sürülü merhem gibidir sadece ve sadece duaların gücü göç etmeden kendinden güç
bela yaşamak olsa bile ödenen bedeller…