Dostluk
Başıboş yaşamak
gezmek tozmak yerine, kendinizi bir dostun kapısına atarak onun kapısında
durmak, çağırmadan “ben geldim dostum” demek, akan gözyaşlarını silmektir, gülümsemeyen
gönlünüzü güldürmektir, hayattan neşeyi almak kapmaktır. Sırtımdaki yüklerim
çok ağır demeden o dostun yükünü alması kadar güzel bir şey yoktur bu dünyada,
mal, mülk, altın, elmaslar bunun karşısında erir yok olur değersiz kalır.
Dağlar, yokuşlar önünüzde yolları açarak kenara çekilerek dağlar yollara,
yokuşlar düze iner o anda bu iki gönlün gülümsemesiyle. Bu gülümseme insanların
gülümsemesine talip olduğundan dolayı gülümsemektedir, bunu da bilmek lazımdır
çünkü dağlar yokuşlar bunu bilmekte ona göre kenara çekilmektedir. Bu an bu
size saçma gelse de bunu yaşayanlar yaşatanlar çok iyi bilir.
Dostluk, hayatın en
değerli hazinelerinden biridir. Gerçek bir dost, zor zamanlarda yanımızda olan,
sevinçlerimizi ve üzüntülerimizi paylaşan kişidir. Dostluk, karşılıklı güven ve
anlayış üzerine kurulur. Bu güven ve anlayış, zamanla derinleşir ve iki insan
arasında güçlü bir bağ oluşturur.
Fedakârlık sahtekârlığın tüm bakışlarını adımlarını ezerek
yok eden insanlığın vazgeçilmez bir hazinesidir iyi bilirim dostluğun en önemli
unsurlarından birisi, aldatanların suratına inen bir Osmanlı tokadıdır. Bir
dost için fedakarlık yapmak, onun mutluluğunu kendi mutluluğumuz gibi görmek
demektir. Bu fedakârlıklar, dostluğun sağlam temeller üzerinde yükselmesini
sağlar. Bir dostun yükünü hafifletmek, onun yanında olmak ve ona destek olmak,
dostluğun en güzel ifadelerindendir vesselam.
Mehmet Aluç