Mesire yerlerinde konaklayan düşlerim
ve ruhunu bende unutan tekir kedim en çok da ney sesinde huzur bulan yüreğimin
apartman sakinleri ve işte asla neyden ibaret olduğunu bilemediğim yenilgilerim
ve küfürbaz yanılgılarım belki de bir çiy tanesine sığınan saf yüreğim çocuksu
aşkım ve kibirsiz yalnızlığım…
Külyutmaz şehrin sobelediği tekil
hanem
Sözcüklerin cirit attığı yürek harem
Aşkın hudutlarını aşındırdığım
Yetmezmiş gibi yetim kalmış tüm
mütereddit duygularımın
Hem ilk harfi
Hem da başkenti
Uyumsuzluğumun uyaksız
Acımın revnak sızısızında sızan haz
Misali belki de asla haiz
Olamayacağım mutluluğun ibaresinde
saklı tutulası
Naz,
Söylem yüklü nice niyaz
Sözcüklerin hasretine ektiğim
Külbastı imgelerin vakur ruhu
Edimlerden sökün eden
Aşkı gıybetle bir g/ören
Havsalamdan taşan
Ucube ruhların kapıştığı
Kimse artık kimsesizler mezarlığını
Mesken tutan
Sabahın solgun yıldızı
Sözcüklerin narı
Aşkın nuru
Bir soykırım benzeri
Beti benzi atan hayallerimin tekil
neferi
Çoğa varsa yoksa
Aza da razı gelse bile
Azımsanan yüreğimin tek ulağı
Ölüm benzeri derin uykumun radarı
Bir büfede sabahlayan sabahın
serinliğini
Taşıyan her taze somun ekmekte
Duyumsadığım kadar babamın alın
terini
Annemin akça tenini
İçime çektiğim salkım söğüt misal
Dağınık ruhumun vebali mi yoksa?
Aş erdiğim.
Eş bildiğim
Hız sürdüğüm
Haz etmediğim
Bir handikap misali
Ruhumu aşka ve şiire sattığım geniş
cepheli
Evimin duvarları
Bir tarla faresi gibi
Yollara düştüğüm
İzimi kaybettirdiğim perili köşkün
Kırmızı başlıklı kedisinden kaçtığım
Yoksa yolunmuş tavuk gibi
Ortada mı kalacağım?
Endamına bitik
Aşkın da gidik aklında
Soru sormanın imkân dâhilinde
olmadığı
Aklımı peynir ekmekle yediğim
yetmezmiş gibi
Üstüne içtiğim şiirin nemli namlı
gamlı ve de kanlı
İmgelerinde yolculuk yaptığım tekerin
izi
Müsait bir şiirde inmek isterken
Direksiyondaki şaire yolumu
Tarif etmek yerine
Bir şiir daha yazmak için
Müsaade mi almalıydım ilham perimden?
Şeşi beş duyguların
Mütereddit yalnızlığında
Kova burcu olmasam da
Kova kova gamı şiir niyetine başıma
Diktiğim
Dikilesi söküklerin inzivada geçen
ömrü gibi
İki yakamın da iliğinde saklı iken
İstanbul şehri…