Kırık parmaklıkları
öte yanımın
Nidalarından sökün
eden ruhun tufanı
Aşka meyleden rüzgâr
Azımsandığı kadar
yürek nasıl da aşikâr
Kılar
Öznesini özleme
gömdüğü
Dününü gününden
söktüğü
Üstü örtülü bir
mezar
Ruhuna sadaka iken
huzur
Göğün tekmili kadar
da kısadır ömür
Sanrılardır başkaldıran
şaire
Yazılası kelam ve
şiir ve nice nazire
Afyon misali her
imge
Uyuşturan ve
unutturan acılar kaleme:
Davası büyüktür
davası aşk olanın
Divası umut
Sözcükleri de unut
diyebilmenin son niyazı
Öykündüğümüzdür
ruha iyi gelen her misafir
Ufkumuzda saklı bir
yük gemisi adeta
Sırtladığımız gamı
gem vuran kayıtlara
Son defa şerh
düşmekle iştigal
Aşkla hemhal illa
ki
Kalıbın basan her
rüya
Ne de olsa şair
içtimada
Tutuklu kaldığı
mahzenden tek kurtuluşu
Acıyla ihya olan yürekte
kalan nuru
Tüm evrene
serpiştiren endamlı ruhunu
Kurutana kadar da
yaşını
Yasını bahşeden
kadere duacı
Kolluk kuvveti iken
şairin cübbesi
Yüreğinde saklı
aşkın künyesi
Cüretkâr
Ve aşikâr
Kılındığı kadar
hanesinde harlanan acılar
Haznesinden taşan bir
avuç sevda ve kar
Bitap düşse bile
dönüşü yok iken sevmekten
Biteviye
sürüklendiği gizemin peşinden
Koyudur koyu
Gecenin gözlerinde
uyuya kaldığı
Geçkin kimi zaman
sözcükler
Yanan meşale kadar
Gıyabında saklı
kıblesi kabir
Azabı çekmeye
yetmese de cüssesi
Yağan yağdıran ve
yaşlanan zaman
Kanıksadığı
kavuşulası o huzur
Varsın olsun
derinde saklı gizemli bir sır