(Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen
serinin birinci babı)
ADRESİ NAZ MAKAMI
zira,
bir neslin kaderini
bir önceki nesil tayin eder
bekke vadisinde yapılan bir dua ile
başladı mübarek doğum
hz. ibrahim’in gönlünde büyüyen
arşıalada gözlerini açan samimi bir dua ile
teslimiyet ve merhametin avuçlarında yürüdü
birbirinden farklı sancılarla
sabrın doruklarını zorlayan çetin imtihanlarla
zemheri ayında terleten yürek yangınlarıyla beslendi
dua
sınırlı isteklerin
sınırsız aminlerle desteklendiği
adresi naz makamı
kabe duvarlarıyla birlikte yükseldi
dua
hale değil, istikbale uzanan
geçmişe değil, geleceğe odaklanan
bencillik değil, diğerkamlık kokandı
dua
kul olarak elden gelen yapılmış
elden gelmeyenler
Yüce Allah’a arz edilmişti
kabe inşaatında çalışırlarken
sımsıcak kayalarla dağlanmış
keskin taş parçalarıyla çizilmiş
kanamış ellerini açarak
şöyle yakarmıştı hz. ibrahim
ey Rabbimiz
onlara kendi içlerinden senin mesajlarını okuyacak
onlara kitap ve hikmeti öğretecek
onları temizleyip arındıracak bir elçi gönder
yapılan duaya önce hz. ismail amin dedi
sonra tüm mevcudat
Allah’ın yeryüzünde insanlar için belirlediği tek hayat
islam’ın bayraktarlığı
evvela hz. adem ile başlamıştı
islam sancağını
zamanla gönderden indirecekler olsa da
onu tekrar zirvelere taşıyacak
peygamberler yollandı peşi sıra
Allah’ın, elçileri aracılığıyla bildirdiği hükümler
zamanla insanlar tarafından unutuldu
hayat nehrinin berrak aktığı da oldu
bulanık aktığı da
suları durultmaya çalışanlar da var oldu
çomakla karıştıranlar da
hz. ibrahim’in bıraktığı arı-duru islam suyu da
bozulmuştu zamanla
şekli de bozuldu
kokusu da
tadı da
hakikate karşı gözünü kapatanlar
karanlıklarda kayboldu
şeytanın vurduğu esaret boyunduruklarını
gerdanlık zannedenler
köle iken efendilik tasladıklarını fark edemez oldu
iyiliğin üzeri kötülükle
hakkın üzeri batılla örtüldü
fıtrat boyası
sahte boyalarla değiştirildi
şeytanın ayak izleri
peygamberlerin ayak izlerinden daha fazla takip edildi
Allah’ın umudu insan
Allah’tan umudunu kesen şeytanın oyuncağına dönüştü
çıkmazlar içerisindeki insanlık
yeni arayışların kör kuyularına düştü
inançta oluşan sapmalar
ahlaki sapmaları da beraberinde getirdi
tevhit inancını sembolize eden kabe dahi
şirkin merkezi sayılacak bir yapıya büründü
kendi fıtratlarına uzaklaşanlar
Allah ile aralarında koca bir uçurum peyda ettiler
hayat boşluk kabul etmezdi elbet
boşalan yerler mutlaka kapatılırdı
tek Allah’a kul olmayanın
kul olacağı birçok tanrı’sı olacaktı
putlar…
kabe’den evvel kalpleri istila etmişti
Hak ile irtibat kopunca
halk ile irtibat da ayakta kalamazdı
öyle de oldu
adaletin yerini zulüm
sadakatin yerini ihanet
ilmin yerini cehalet
aklın yerini hurafe aldı
duyarsızlık, sorumsuzluk ve vurdumduymazlık artınca
yetimlerin, kimsesizlerin, biçarelerin iniltileri çoğaldı
merhametin koltuğuna acımasızlık oturunca
gök kubbede yankılandı mazlumların ahı
Allah yokmuş gibi davranınca insanlık
ölçüyü de göz ardı etti, tartıyı da
hesabı da bilemedi
kitabı da…
değerlerin değil
etiketlerin konuşulduğu bir ortamda
insanlık onuru ayaklar altında olmaya mahkumdu
renginden dolayı dışlananlar
ırkından dolayı horlananlar
cinsiyetinden dolayı damgalananlar
her biri fiyatlanarak can pazarında piyasaya sürüldü
nice körpecik filizler acımasızca soldurulurken
ölen kız çocukları değil
maalesef insanlıktı
kutlu bir doğum gerçekleşti medeniyetlerin beşiği mekke’de
kabe inşa edilirken yapılan o duanın muştusunu
kabe’yi savunmak için gönderilen ebabillerin taşıması
hiç de tesadüf değildi
insanlık onur ve haysiyetini
ayağa kaldıracak
ırkçılığı, asabiyeti zulüm ve haksızlığı ayaklar altına alacak
bir umut filizlenmişti
işte o gün bir milat
işte o gün bir mevlit oluştu
bir kutlu doğumu bekleyenlere
o kutlu müjde verilmişti
redfer
Kaynak
-------