Renkler hüsranına sadık mevsimin
kayıtsız teğet geçen gün ışığı ve şairin muradı.
Tekil düşler tekil hane çoğul hüzün
üzüm taneleri gibi ardışık bir o kadar sırnaşık.
Kelamın eğrisi sözcüklerin doğrusu
teyit edilesi bir aşk misal elbet yine aşk iken özlemin efendisi.
Ayracı yok bu gün göğün.
İmleci kayıp yerkürenin…
İnsanlar hepten aldatı ve sıra dışı
duyguların kâbusu gölgesine meyleden bir kuş misali savruk duyguların tercümesi
iken şiir…
Ve Huda’nın esintisi eseri aşka
meyyal bir yarım ada kapışan sözcüklerin dar zihniyetinden doğan ve ansızın
büyüyen anlam ne de olsa şair donanımlı bir sevdanın gerçek sahibesi ve şiirin
güdüsü saklı güftesi kâinat orkestrası iken sonsuzluğun bestesi.
Zaman hayli hatırşinas.
Rahman ve kavuşulası Dergâhı zinhar
Adalet dağıtan İlahi Ateşin tek kıvılcımı bile yeter inanmaya.
İnadı inat bir mevsim günlerden Eylül
mevsimlerden elde kalan son esinti elbet güneşin garbında acının şarkında
sözcüklerin babında adeta bir çengel bulmaca bulup buluşturamadığı kadar insan
duygularını ve şiiri meze bildiği imgelerin kıvancı ve kalemin meziyeti oysaki
yazmadığında şair altında ezilesi bir eziyet kalemin erbabı olsa bile neye
yarar yazmadı mı kalem yazmadı mı şair?
Elem yüklü bir arayış.
Evhamlı kubbe endamlı mevsim.
Göğün ortasından ikiye yarıldığı
şimşeklerin insana yüklediği hezimeti en iyi anlatan olsa bile şiir, ne ki ne
imgeler sustuğunda karanlık bastığında ve aldatıların tuzağında kalender bir
yürek mecali kalmayan o titrek ses ve işte d/ağlanan bulutlar yerküreyi göğe
yakın kılan umutlar kürediği kadar evren küstüğü kadar insan bakaya kalan
rüyalar.
Huzur azıcık kayıplarda.
Lakin huzuruna çıktı mı Rabbin beşer.
Aşkın denizlerde gamlı notalarda
süzülen her duygu her şiir bazen taban teper ulaşamadığı kadar kendine insan ve
şiirler bir bir sıraya girer.
Zamansız bir ölüm belki de şiirin
kapaklandığı yer.
Amansız gidişat küskünlüğe mahal
veren sessiz ruhlar ve sırlar.
Bir renk bir kıvılcım bir de eşlik
etti mi yürek…
Elbet umudun kompetanı askıda şiir
askıda teselli ve tecelli eden ilhamın arka bahçesinde yaşar şair ve ahvali
iken yazmaya doyamadığı her şiir…
Güne özet geçen bir veryansın elbet
şairin kendine sadece kendine sitayiş ettiği.
Kalburüstü bir haletiruhiye ne
zamanki kalem mızıkçılık yapsa şairin ve bulutların dinmeyen gözyaşı.
Nemine sadık iken havanın ve t/aşkın
bulutların endamı ve işte yürekte Elham ve işte yürekte Kuran ve işte
kuyulardan aşan bir isyanı söndüren ilham:
Aşkın küpeştesi ve yarım ağız
sevgilerin solgun nüktesi:
Sevdi mi şair gibi sevmeli insan.
Sevmeyi bilmeli ne zamanki
dokunulmazlığında inancın dokunmaya dahi kıyamaz iken sevdanın her zerresinde
saklı bir büyü gibi ve heyecanını da dizginleyemedi mi şair…
Çok sevmeli insan şairin şiiri
sevdiği gibi.
Sevdi mi sevesi gelir en çok da aşkın
rahlesinde saklı gizi şiir belledi mi her duyguyu tanımlamanın idraki ile
ilhamın gölgesinde büyüttüğü kadar sevgiyi ve İlahi Ateşi ruhunda duyumsadığı
kadar…