Gönülden Sevdiğim...




 

 

Üstüme bulaşandı acı, hengâmesinde saklı sırların ve bilsem de mutluluğun bir ütopya olduğunu hele ki mutlu aşkın da olmadığını dikte ederken yüreğime ve işte kapışan sözcükler ve rüzgâr ve nemli hava, kaidesi olmayan şiirlere sızdığım kadar yüreğimdeki sızıdan tutun da varamadığım o diğer yaka ve eşref saatimde uyumsuz bir cümlenin de eşlik ettiği nasıl ki ilhamın perde arkasında saklı uyuya kalmış bir şiirim misal, uyur-gezer ufkumda ve hayallerimde solmasını asla dilemediğim yüzünde aşkın ve nurunda sevdanın dilemması olmakla da eş değer hani şiirlerim elbet metruk hecelerin gazabına uğradığım en seviyeli ferman dilekçemi bizzat yazıp gereken makamlara ilettiğim gönül gözümden de yok iken ötesi…

Şiirsel bir sızı canımı yakan en az senin kadar en az senin şiirlerinde kaybolduğum ve kendimi kaybetmenin kim bilir kaçıncı dalyası uyuya kaldığım mevsimin de nüktesi ve nazarında ilhamın, aşkın asla kapanmayan perdesi…

Ve ruhumun uçuşan tülleri yeter ki sevgili, ne taş ne de tüy değmesin ayağına…

Aşkın hutbesini dillendiriyorum ve Allah rızası için sevdiğim kadar seni, ah, keşke binde biri bir sevdayı da kendime sunsaydım.

Suna’m.

Surem.

Suretim.

Sarmalım.

Sakıncam.

En seviyeli aşkın elbette var iken dokunulmazlığı ve de muhatabının asla bilmediği kadar kim olduğunu saklarken içinde şiirin kimlik davasına da düşmeden kibarca refüze edilen bu karşılıksız aşkın raconuna yakışan bir tabir ile kıyamete kadar da seveceğim ben seni…

Ya, kıyamet sonrası?

Yoksa bir gıybetin arkasına takılı sözcük vagonu mudur direktif veren yüreğin dikte ettiğim kadar kalemime de kefil iken ve esen rüzgârın iniltisinde can bulan bir hıçkırık mıdır vazgeçemediğim kadar da öncüsü duyguların ve en kibar şekliyle aşkın dokunulmazlığında severken ben sizi?

Şaibelidir kimi insan.

Lakin şiarı sevgi ve iman oldu mu nasıl da güvenirim ben dağlara taşlara…

Şiarı aşk iken insanın özlemle yoğurur gözyaşını.

Yasın da dinmediği ve adeta bir yasa mahiyetinde aşkın vecizelerine de de imkânsızlığına konu olur şiirler ve hasat zamanı ekinler diler gelir haset olsa insanlar ne ki yeter ki insan bilsin kendini…

Coğrafyalar misali aştığım kıtalar.

Rüzgârın hayta esintisi.

Kırbaç misali ruhumun dalgalandığı.

Renklerin asaleti ve en sevdiğim beyazın ve bu saf, katıksız aşkın masumiyeti…

Aşk güzeldir her daim kavuşulsa da sevgiliye kavuşulmasa da.

Belki de aşkı imkânsız kılandır aşkı daha da benimseten ve rüyalarda gezinen efkârlı başı kalbin ve nüktedan imgelerin çağıltısı fısıltısı ta ki Sağır Sultan duyana dek.

Göğün gümbürtülü kalp atışları meğerki gök kubbe de sevdalanmış yârine ve bizler yerkürede seken faniler duyduğumuzu sandığımız ses yani şimşekler ve gök gürültüsü aslında göğün aşkına salık verdiği elbet gök kubbenin de var iken bir kalbi ve bir kabri ve işte biz aciz faniler nasıl da korkarız gök her gürlediğinde şimşek her çaktığında oysaki dile gelen tabiatın duyduğu aşktır en başta yüce Rabbine en başta özlemin dile geldiği ve de bulutlar boşaltırken yaşlarını göz pınarlarından aşk dolu sağanaklara maruz kaldığımız kadar da evrenin gözyaşını ve yasını idrak ettiğimiz kadar da vakıfız aşka.

Aşkın künyesi.

Aşkın kültürü…

Sahi, nerede kalmıştık aziz sevgili?

Nerede hata yapmıştım da üstüme zimmetlendi bu imkânsız aşk?

Varsın olsun varsın daha da yansın canım yoksa bunca şiire duyduğum ilhamı nereden bulurdum eğer ki bu aşkın bir karşılığı olsa?

Hümayun kuşları.

Dehlizler ve de içinde kaybolduğum.

Genzimi yakan şekerin mentollü tadı.

Ve sığındığım Rabbin Dergâhı ve de sığamazken bedenime ve el, el üstünde yaşadığım zamanların da artık çok geride kaldığı…

Fermanımı sonlandırırken kulaklarını çekiyorum kalbimin ve kabrime girmeden bir yürekteki gümbürtüyü iç rahatlığı ile duyabildiğim algıladığım ölçüde yansıtıyorum yürek sesim gök kubbe ile eş değerde olsun olmasın yerkürenin aciz bir beşeri olarak da Rabbime yürüyorum aşkın her fasılasında İlahi Aşka dönüşen bu ateşin her kıvılcımı ile de yüreğimin ve ruhumun ihya olduğu ölçüde aşka namzet her duygu ve sair insanın nezdinde hayata tutamağım iken de gönülden sevebilmek…

 


( Gönülden Sevdiğim... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 26.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu