Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen.
Serinin yirmi ikinci babı
bir insanın çığlığı her insanın dudağına borçtur
bir insanın düşüşü diğerlerinin ayağının ucunda uçurumdur
bir insanın yarası tüm insanların tenini çiziktir
birlikte kanar insanlar
beraber yanarlar
rüyasına uyansın diye
rüya halinin kendine özgü olmadığını duysunlar diye
rüyasında uyuduklarını anlasınlar diye
görülen rüyaya yattıklarını bilsinler diye
umulmadık bir sürpriz bu
bir ihsanın ortasında bulunuş bu
şaşkınlık ve hayretler içinde
gözlerin gördüğünü gönlün sevmesi
kızıl şafaklar gibi sözlerin heveslere sinmesi bu
yıldızların secde ettiği kardeşe niye tuzak kurulur ki
herkese yetecek kadar yıldız vardı oysa
güneş ve ayın bir kardeşe pervane olması
niye çekilmez olsun ki
azaltmıyor ki güneşten ve aydan payı
niye rüyayı kendine saklasın ki
uyuduğunu fark etmeyen,
rüya düşkünlerine göreydi sözler
herkese gizlice dendi
herkesin derdi gizliceydi
rüya görmek, uykuya kanmaktı
rüya görmek uyuduğunu unutmaktı
rüya görmek, uykuyu uyutmaktı
uykuya duranlar
uyanana kadar uyuduklarını bilmeyecekti
uyandıklarında uyuduklarını göreceklerdi
geç kaldıklarına yanacaklardı
önce kardeşlerinin eliyle kuyuya atılacaktı
kardeşlik hiçe sayılacaktı
sonra uzak gurbetlere sürülecekti
baba ocağından ayrı düşecekti
kader çizgisinde akacaktı nefesleri
sen yusuf ol yeter ki
kuyu da aziz olur
sayende mısır da..
düştüğün yolda
düşmüşlerin ellerinden tut yeter ki
*
son derece büyük bir ceht ve gayretle
hz.ebu bekir dostlarına anlatıyordu islamı
bir gün hz. osman'a
müslümanlıktan bahsetti
onu resul-i ekrem efendimizin huzuruna getirdi
hz. osman tebessüm eden parlak bir simaya sahipti
hazret-i resulullah
Allah'ın ihsanı olan cennete rağbet et
ben, sana ve bütün insanlara
bir hidayet rehberi olarak gönderildim…
rasulullahın bu sade bu samimi
ve bu icazkar sözleri
hz. osmanı adeta kendinden geçerdi
şehadet kelimesi
kendi kendine mübarek dudaklarından döküldü
eşhedü en la İlahe illallah
ve eşhedü enne muhammeden resulullah
sonra da
daha önce şam'dan dönerken
gördüğü rüyasını kainatın efendisine anlattı
ya resulallah
konakladığımız bir gecede bir münadi
ey uyuyanlar
uyanın…
ahmet (a.s.m.) mekke'de zuhur etti
diye seslenmişti
mekke'ye gelince sizi işittik…
yumuşak huylu, edep ve haya sahibi
cömert bir zattı
müslümanlar safına katılması
müşrikleri fazlasıyla tedirgin etti
kabilesinin fertleri ona eza ve cefaya yeltendiler
o, her türlü eza ve cefaya göğüs gerdi
hak bildiği yoldan zerre kadar inhiraf göstermedi
amcası hakem bin ebu'l-as kendisini
bir urganla bir direğe bağlayıp
döverek şöyle derdi
sen, atalarının dinini bırakır da
sonradan çıkma bir dine özenirsin öyle mi
ant olsun ki
tuttuğun bu dini bırakıp
atalarının dinine dönmedikçe
salıvermeyeceğim seni
metanet abidesi hz. osman'ın cevabı
vallahi, ben hak ve hakikat dinini asla bırakmam…
günlerce bu cefa ve eziyetle karşı karşıya bırakıldı
zerre kadar imanından taviz vermedi
onun bu metaneti
sonunda amcasını vazgeçirdi
hz.osmanı salıverdi
hz. osman fıtraten temiz ve nezih bir insandı
içki içmeyi cahiliye devrinde bile
kendisine haram kılmıştı
servetini Allah yolunda
din uğrunda
sarf etmekten zevk alan bahtiyarlardan oldu
hafız-ı kur'an'dı
namazında bütün kur'an'ı hatmederdi geceleri
hz. osman
cennetle müjdelenen on sahabiden biri oldu
resul-i ekrem efendimizin damadı oldu
önce peygamberimiz (s.a.v.)'in kerimesi rukiyye'yi aldı
onun vefatından sonra
resulullah bu sefer onu
kızı ümmü gülsüm ile evlendirdi
zinnureyn lakabını aldı
hz. osman'ın islamın saadet dolu sinesine kavuşmasını
hz. talha bin ubeydullah takip etti
ticaret maksadıyla bir seyahate çıkmıştı
busra panayırında bulunduğu bir sırada
oradaki manastırda yaşayan rahip
mekke'den kimse var mı diye seslendi
hazret-i talha
evet, ben mekkeliyim
rahip
ahmed zuhur etti mi
hazret-i talha
kim bu ahmet
rahip
abdullah bin abdülmuttalib'in oğlu
mekke, onun zuhur edeceği şehir
o peygamberlerin sonuncusu
kendisi, harem-i şerif'ten çıkarılacak
hurmalık, taşlık ve çorak bir yere
hicrete mecbur bırakılacak
rahibin bu sözleri talha'nın dikkatini çekmiş
mekke'ye gelir gelmez
yeni bir haber var mı diye sordu halka
evet, abdullah'ın oğlu muhammedü'l-emin
peygamber olduğunu iddia etti
ebu kuhafe'nin oğlu ebu bekir de
ona tabi oldu
derhal hz. ebu bekir'in yanına vardı
sen, muhammed'e tabi oldun mu
diye sordu
hz. ebu bekir
evet... ben ona tabi oldum
sen de git, ona tabi ol
zira o
insanları hak ve gerçeğe davet ediyor
hz. talha da rahipten duyduklarını
hz. ebu bekir'e anlattı
beraberce Allah resulünün huzuruna gittiler
hemen müslüman olan hazret-i talha
rahibin söylediklerini anlatınca
peygamber efendimiz gülümsedi
müşrikler, hz. talha gibi faziletli bir insanın
müslüman olmasına tahammül edemediler
kureyş'in azılı pehlivanlarından nevfel bin adviye
onu bir ipe bağlayıp işkenceye uğrattı
genç yaşta islam ile şereflenen hz. talha
cennetle müjdelenen on sahabiden biri oldu
resul-i ekrem efendimiz, onun hakkında
yeryüzünde yürüyen bir şehide bakmak isteyen
talha'ya baksın. buyurdu
son derece cömert ve cesur bir sahabiydi
uhud harbinde peygamber efendimize atılan oklara
elini kalkan etmişti
bu yüzden parmakları çolak kalmıştı
aynı harpte seksene yakın yara aldığı halde
resulullahın yanından ayrılmamıştı
redfer