Yıldızlar Kayar Göğün Bir Ucundan


Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen. Serinin yirmi beşinci babı

ve susar
bana güzel bir sabırla sabretmek düştü der 
suskunluğuyla mayalar mevsimleri
müjdeli baharlar büyütür acılı göğsünde
insan kalbinin boğuştuğu ölümcül dalgalara karşı 
deniz feneri gibi durur
ruhları üşüten 
gönülleri yakan 
fena rüzgarlarına karşı sığınak olur elçi

sözleri
boş gürültülere karşı dolu dolu bir sessizliktir 
sükutun göğsünde çırpınan sabrın kanat sesleridir 
bilgece bekleyişlerin köşe başıdır
ateşli telaşların serinleten pınar çağıltısıdır

dünya kuyusunun yanı başında bekleyen 
ümit diye bilinir hatırası
adı, ömürlük sabrın kekre usaresidir
hicretin ilk durağında
mağarada, yapayalnız 
ve korumasızken 
kederlenen yoldaşına la tahzen…diye 
öğreteceği dersin nüvesini koyar kalbine 

…elbet bizimledir Allah diye tattığı
dünya yetimliğinin tesellisidir elçi’nin gönlünde
kulunun düştüğü her yere kudret elini uzatır 
Aziz Allah
yittiği her kuyuya rahmetiyle eğilir 
Rahman Allah
uzaklaştığı her demde yeniden ümitlendirir 
Gafur Allah
alemlerin Rabbi’nin elleriyle yarattığı 
ruhundan üflediği 
bir halife olduğunu hatırlamanın tam vaktidir

insan
katresiyle dolar taşar 
yürekten hasbi Rabbi der 
o zaman kul
Rabbim bana yeter der
ben Rabbimin kıymetlisiyim
kimse bana değer vermese de 
O’ yarattı ya beni elleriyle der

sen yokken peygamberim
yıldızlarımız döküldü gökten 
yüreğimizde çırpındı yağmurun sesi 
seni yaşadık 
en güzel suretinde
her güz gecesi 

sen yokken
şehrin gökleri fısıldadı sırlarını
içimizde eridi üryan bir hasretlik 
çığlıklar ayaklandı
döküldü içli bir ağıt 
döküldü seccademize gözyaşları
senin özlemini çekip durduk içimize 
yudum yudum

sen yokken
ayrılık alevinden mil çekildi gözlerimize
kalbimizde dört nala koşar oldu hasret ateşi
yol oldun yolunu yitirmiş hislerimize 
aradık durduk seni şehrin sokaklarında 
sağanak yağmurlara tutulmuş 
her gece

sen yokken ağıtlar yaktık
toprağa düşen her yağmur tanesiyle
deniz üstünde secdeye kapandı sökmemiş şafaklarımız
yıldızlar kaydı göğün bir ucundan
kızıldeniz ikiye bölündü
örümcekler ağ ördü hıraya
tekrar tekrar

*
bütün insanlığa hitap edecek 
bütün dünyayı kucaklayacak bir din
gizli kalamazdı elbet
madem, insanlığı maddi manevi 
huzura kavuşturmak için gönderiliyordu
öyle ise açıktan açığa bildirilmesi 
tebliğ edilmesi gerekliydi

Cenab-ı Hak, alemde her şeyi 
tedriç kanununa bağlamıştı
bu kanuna riayet,
bu kanuna  itaat etmeyenlerin 
zamandan alacakları cevap 
hiç şüphesiz 
muvaffakiyetsizlik olacaktı

resulullah efendimiz de 
Allah'tan aldığı talimat üzere 
bu kanuna riayet etti 
üç sene müddetle peygamberliğini 
açıktan açığa kimseye bildirmedi 
tebliğinde son derece tedbirli davranıyordu 
emniyet ettiği kimselere durumunu arz ediyordu

üç senelik gizli davet devresinde 
islam safında yer almıştı birçok kimse 
davasına güç vermişti
üç senelik devreden sonra 
davetin daha fazla gizli kalmasında
bir maslahat kalmamıştı

zira… 
kureyşli müşrikler tarafından her şey 
az çok duyulmuştu 
ve üstelik islamiyet 
birçok kimseyle güç kazanmıştı 
mukaddes islam davasını açıklamanın 
tevhidin hakikatini bütün aleme duyurmanın 
zamanı artık çoktan gelmişti

halkı, islama açıktan davete
nereden başlayacağı resul-i ekreme 
bizzat Cenab-ı Hak bildirdi vahiy ile 

önce en yakın akrabalarını azaptan sakındır…

resul-i ekrem 
bu işe girişmenin kolay olmayacağını biliyordu
bir müddet evinden çıkmadı
bir gün 
hz. ali'yi yanına çağırarak şöyle dedi

ya ali, 
Cenab-ı Hakkın, yakın akrabamı 
azapla korkutmamı emir buyurması
bana çok güçlük verdi
ben iyi biliyorum ki…
ne zaman onlara bu işi 
açmaya kalksam 
onların beni 
hoşlanmadığım bir şeyle 
ithama kalkışacaklarını göreceğim

resulullah efendimiz 
davasını açıktan açığa 
anlatmaya kalkıştığı takdirde akrabalarına 
onların ithamlarına 
maruz kalacağı endişesini taşıyordu 
bunun için de bir vakit evine kapanıp
düşünmeyi uygun gördü

onun uzun müddet evinden çıkmadığını gören
başta hz. safiyye ve diğer halaları
durumunu öğrenmek için ziyaretine geldiler
efendimiz onlara

benim hiçbir şeyden şikayetim yok
rahatsız falan değilim
fakat Allah, bana yakın akrabamı
emretti azapla korkutmamı  
toplayıp abdülmuttaliboğullarını  
Allah'a imana davet etmek istiyorum onları

halaları, 
davet et, ama sakın
onlardan ebu leheb'i 
davet edeyim deme 
çünkü o
senin davetine asla icabet etmez
biz nihayetinde kadınız deyip
ayrıldılar resulullahın evinden 

davasını açıklama emrini alan 
resul-i ekrem efendimiz 
hazret-i ali'ye şunu buyurdu

bize sadece bir kişilik et yemeği yap 
ve bir kap da süt doldur 
abdülmuttaliboğullarını topla sonra da
konuşacağım onlarla
emir olunduğum şeyi bildireceğim onlara

hazret-i ali 
sabah olunca, ebu talib'in evinde 
davet edilmeyen ebu lehep de dahil
bütün amcaları ile birlikte 
ikisi kadın 
kırk beş kişi toplandı

kapta bulunan et bir kişilikti
sadece bir insanı doyuracak kadardı
kaptaki süt de o kadardı
resul-i ekrem eti parçaladı 
ve ziyafette bulunanlara
bismillah, buyurun dedi

istisnasız davette bulunanların hepsi 
o bir parça etten doyasıya yediler
bir de ne görsünler
çok az eksilmiş haliyle et yerinde duruyordu
hayrette kaldılar
kaptaki sütü içmeye başladılar
kanasıya içtiler 
sütün eksilmediğini gördüler
şaşırdılar…

sonra peygamber efendimiz
söze başlamak üzere iken 
ebu leheb müdahale etti 
topluluğa hitaben şöyle dedi
şimdiye kadar böyle bir sihir görmedik
muhammed sizi büyük bir büyü ile büyüledi

sonra da kainatın efendisine 
hakarette bulunacak kadar ileri gitti 
ileri geri konuştu
topluluğu dağıttı
efendimiz konuşmaya fırsat bulamadı 

resul-i ekrem
sonuçsuz kalan bu ziyafetten sonra
ikinci bir ziyafet daha tertipleyerek 
yine hazret-i ali vasıtasıyla 
yakın akrabalarını bir araya topladı
yemek yendikten sonra
ayağa kalktı 
ve şöyle bir giriş yaptı

hamd yalnız Allah'a mahsustur
ben de O’na hamd ederim
yardımı ancak O’ndan isterim
O’na inanır, O’na dayanırım
şeksiz şüphesiz size de bildiririm ki
Allah'tan başka ilah yoktur
O’ birdir
eşi ve ortağı yoktur

sizi O’ndan başka ilah olmayan 
Allah'a imana davet ediyorum 
ben de O’nun
hususen size 
ve umumi olarak da bütün insanlığa 
gönderdiği peygamberiyim

vallahi siz 
uykuya daldığınız gibi öleceksiniz
uykudan uyandığınız gibi de diriltilecek 
bütün yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz

iyiliklerinizin karşılığında iyilik 
kötülüklerinizin karşılığında da ceza göreceksiniz 
ya devamlı cennette 
veya temelli cehennemde kalacaksınız
ahret azabıyla korkuttuğum ilk kimseler sizlersiniz

peygamber efendimiz konuşmasını bitirince
ebu talib ayağa kalktı ve şöyle dedi
sana, severek ve candan yardım edeceğiz
öğütlerini benimsedik ve kabullendik
sözlerini de tasdik ettik
bu toplananlar senin atanın oğullarıdır 
ben de haliyle onlardan biriyim
senin istediğin şeye 
onlardan koşacak olanların ant olsun ki 
en çabuğu da benden başkası değildir

sen, emrolunduğun şeye devam et
vallahi, etrafını kuşatıp seni korumaktan 
bir an dahi geri durmayacağım
nefsimi abdülmuttalib'in dinini bırakmak hususunda 
bana itaat eder bulmadım
artık, ben onun öldüğü dinde öleceğim

diğer amcaları da bu sözleri tasdik ettiler 
efendimizin hoşlanmayacağı hiçbir şey söylemediler
sadece biri müstesna
islam davasının başından beri 
muhalifi bulunan ebu leheb 
ortaya atıldı ve şöyle dedi

ey abdülmüttaliboğulları
bu vallahi bir kötülüktür
başkaları onun elini tutup bundan alıkoymadan önce
siz onun ellerini tutup bundan vazgeçirin
eğer, siz bugün ona itaat edecek olursanız
zillet ve hakarete uğrarsınız 
onu muhafaza etmeye kalkışırsanız
öldürülürsünüz

islamın bu azılı düşmanına cevap
peygamber efendimizin kahraman halası 
hz. safiyyeden geldi

ey kardeşim
kardeşinin oğlunu ve onun dinini yardımsız 
hor ve hakir bırakmak sana yaraşır mı
vallahi, bugün yaşayan alimler
abdülmüttalib'in neslinden 
bir peygamberin çıkacağını haber veriyorlar
işte o peygamber muhammeddir

ebu leheb, kız kardeşinin bu ulvi konuşmasına 
küstahça şu karşılığı verdi

and olsun ki, bu boşuna bir umuttur
zaten, kadınların sözleri
erkeklere ayak bağı ve köstek mesabesindedir 
kureyş aileleri ve onlarla birlikte 
bütün araplar ayaklandığı zaman
onlara karşı koyacak bizim ne kuvvetimiz var 
vallahi 
biz onların yanında yutulacak bir lokma gibiyiz

ebu lehebin bu çıkışından
ebu talib fazlasıyla rahatsız oldu
ey korkak adam 
vallahi biz sağ oldukça 
ona yardım edeceğiz 
ve onu koruyacağız

sonra da resul-i ekrem efendimize dönerek
ey kardeşimin oğlu 
davet etmek istediğin zaman bilelim
silahlanıp seninle birlikte ortaya çıkarız

o ana kadar sadece konuşulanları dinleyen 
peygamber Efendimiz
ayağa kalktı
şöyle bir konuşma yaptı

ey abdülmuttaliboğulları
vallahi…araplar içinde benim size getirdiğim
dünya ve ahretiniz için hayırlı olan şeyden 
daha üstün ve hayırlısını 
kavmine getirmiş başka bir kimse bilmiyorum 

ben, sizi dile kolay gelen
mizanda ağır basan 
iki kelimeye davet ediyorum ki 
o da 
eşhedü en la İlahe İllallah 
ve eşhedü enne muhammede'n-resulullah 
demenizdir.
o halde, hanginiz 
bu yolda bana icabet ederek 
vezirim ve yardımcım olur

kimseden ses çıkmadı
bütün başlar öne eğildi
gözler, peygamberimiz (s.a.v.)'e bakacak 
takatı kendilerinde bulamıyorlardı
sadece biri vardı
resulullahın mübarek gözlerine dikkatle bakan
bu, henüz 12-13 yaşlarında bulunan 
ayağa kalkan 
hz. ali idi 
peygamberimiz (s.a.v.) ona
sen otur..dedi

resul-i ekrem efendimiz 
sualini üç sefer tekrarladı
üç seferinde de cevap sadece 
hz. ali'den geldi
ya resulallah 
sana, ben yardımcı olurum
her ne kadar bunların yaşça en küçüğü isem de

bu söze kimisi dudak büktü 
kimisi hayret etti
kimisi de alaylı alaylı gülümsedi
hadiseyi ciddiye almadan toplantıyı terk ettiler

hz. ali'nin bu cesareti 
nebiyy-i muhterem efendimizi sevindirdi
istediği neticeyi alamamaktan dolayı 
yeise kapılmadı
zira, vazifesinin sadece hak ve hakikati
tebliğ etmek olduğunu biliyordu
ancak hidayeti 
Cenab-ı Hak verebilirdi

redfer

( Yıldızlar Kayar Göğün Bir Ucundan başlıklı yazı redfer tarafından 26.10.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu