Artık Tanışık Olacaktı Yer Göğe


Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen. 
serinin otuz ikincisi


insana anlaşıldığını söylemek içindi 
alemlerin Rabbinin seslenişi
insana yalnız olmadığını
çaresiz kalmadığını hatırlatmak için
insana, Rabbinin umudu olduğunu bildirmek için

aldırma dünyanın darlığına
çıkacaksın buradan demek için
bakma böyle kirlendiğine
ümit kesme kendinden
yetim suskunluğunun da elinden tutan var diye 
yüreklendirmek için

aynı sırra tutunuyoruz 
Rabbim beni görüyor kavline sefer ediyoruz 
ne kuytularda 
ne gölgelerde
ne kapılar ardında 
ne duvarlar arasında vazgeçiyoruz kavlimizden

bizimle beraberdir Rabbim diyoruz sayende
konuşmasak da öyle
söylemesek de böyle
tenhaya sefer ediyoruz birlikte
beraber örüyoruz saklı bahçemize giden yolu
aramızdaki şeffaf bağı ne sen koparabilirsin ne biz
seni tuttuğumuzu sanma
sen bizi tutuyorsun şu yalan dünyada

ümit etmenin gösterişsiz suskunluğunu giyindin
itirazsız…
çok zaman sonra anlaşılacak bir sırrın altını imzalıyordun 
insanın gizli sızılarını
yetim yakarışlarını
utangaç pişmanlıklarını 
gün yüzüne çıkarmak için 
sana iniyordu vahiy

mekke ve taifin ulusu dururken
muhammede vahiy inecek ha... 
diyenler vardı
yok sayanlar vardı seni
ululuğun kan bağından değil 
iman bağından geldiğini bilmiyorlardı

seninle
artık aşina olacaktı dağ dağa
artık tanışık olacaktı yer göğe
artık dost olacaktı taş ve ateş
artık kardeş olacaktı insan varoluşa
yokluğuna razı olunmadığını fark edecekti insan
varlığını güzel gören Rahman'la tanışacaktı
kaderi kırılacaktı insanlığın

gülün yoluna diken serilir mi 
dikenler içinde diye gülden vazgeçilir mi 
bilemezdiler bu ince sırrı 
hiç bilemeyecektiler 
yürüdüğün yollara dikenli çalılar attılar
ne bilirlerdi ki
dikenleri güle dönüştüren Vardı

bütün boşluklarını sen doldurdun ömrümüzün
söylenmedik sözler yerine sen vardın yanımızda
sevdaya dair yeminlerden sonra sen vardın
köhne zamanın direnci adına
acı çağların yaşlısı ve genci adına 
yine sen vardın

dikenler gülden habersiz iken
gözler dilden de fersiz iken
zamanından geriye düşmüş acılar için
manada biçimleri yitiren sancılar için
aynalarda eriyen sırlardan taşarak
ucu kıyamete çıkan asırları aşarak
gerçekten daha gerçek kelamlarda 
güzeller güzelinden vuslat müjdeli selamlarda 
sen vardın
hep sen … 

*
hidayet dairesi gittikçe genişliyordu 
kur'an nuru bütün haşmet ve parlaklığıyla 
ruhları aydınlatmaya devam ediyordu
kureyş müşriklerinin telaş ve endişeleri 
hat safhadaydı
hele parmakla gösterilen kahramanlarından biri 
hazret-i hamza'nın inananlar tarafında 
beklenmedik bir zamanda yer alması kendilerini 
büsbütün endişelendirdi

şirk kalesinde gün geçtikçe 
yeni ve daha büyük gediklerin açılması 
onları değişik planlar kurmaya 
yeni yeni tertiplere girmeye sevk etti

bir gün, 
kureyş kabilesi ileri gelenlerinden 
utbe bin rebaa, bir grup müşrike
ey kureyşliler
muhammed'in yanına gidip konuşsam 
kendisine bazı tekliflerde bulunsam, nasıl olur
umulur ki, o bu tekliflerden bazılarını kabul eder
biz de arzusunu yerine getiririz
böylece kendisi de belki 
bize karşı yaptıklarından vazgeçer

topluluk tarafından teklif kabul edildi
utbe, o sırada yalnız başına 
mescid-i haramda bulunan 
nebiyy-i zişan efendimizin yanına vardı 

ey kardeşimin oğlu biliyorsun ki
sen aramızda 
şeref ve soy sop üstünlüğü bakımından 
bizden daha hayırlısın ve ilerisin 
ancak sen kavminin başına büyük bir iş açtın
onların birliğini dağıttın
akılsız olduklarını söyledin 
tanrılarını ve dinlerini kötüledin
gelmiş geçmiş baba ve atalarını kafir saydın
şayet beni dinleyecek olursan
sana bazı tekliflerim olacak
bunlar üzerinde düşünüp taşınmanı istiyorum
belki bazılarını kabul edersin

resul-i ekrem efendimiz
söyle ey velid'in babası
seni dinliyorum

tekliflerini sıralamaya başladı utbe
sen ortaya attığın bu mesele ile 
şayet mal ve servet elde etmek gayesinde isen 
mallarımızdan sana hisse ayıralım
hepimizin en zengini olasın

eğer, bir şeref peşinde isen, 
seni kendimize reis yapalım
yok eğer bu sana gelen, 
görüp de üzerinden atmaya kuvvetin yetmeyen bir evham 
cinlerden, perilerden gelme bir hastalık ve sihir ise 
doktor getirtelim
seni tedavi ettirelim
seni kurtarıncaya kadar 
mal ve servetimizi harcamaktan geri durmayalım

utbe tekliflerini yapmış ve susmuştu 
konuşma sırası resul-i ekrem efendimize gelmişti 
utbe'ye
ey velid'in babası, söyleyeceklerin bitti mi
utbe…evet
resul-i ekrem
o halde, şimdi sen beni dinle
besmele çekerek fussilet suresinin 1-36 ayetlerini
kemal-i vakar ve heybet içinde okumaya başladı

ha mim…
bu kitap, bilen bir topluluk için 
Allah'ın rahmetiyle müjdeleyici 
ve O’nun azabından sakındırıcı olmak üzere 
ayetleri açıklanıp ayırt edilmiş 
arapça bir kur'an olarak 
rahman ve rahim olan Allah tarafından indirilmiştir
fakat onların çoğu yüz çevirdiler
artık hakka kulak vermezler.

peygamber efendimiz, utbe'ye döndü 
ey velid'in babası 
okuduklarımı dinledin 
artık gerisini sen düşün

kur'an'ın nazmındaki  icaz 
manasındaki tatlılık
utbe'nin çehresini birden değiştirmişti
öyle ki, 
bunu kureyşliler fark ettiler 
birbirlerine söylendiler
vallahi, ebu'l-velid, 
çehresi değişmiş dönüyor

yanlarına gelince
ne getirdin, anlat bakalım dediler
utbe,
vallahi, ben, ömrümde 
benzerini hiç işitmediğim 
bir kelam işittim
yemin ederim ki, o ne şiirdir, 
ne sihirdir 
ne de kehanettir

utbe şöyle devam etti 
ey kureyş topluluğu  beni dinleyin  
hatırım için bu işin peşini bırakın 
muhammed’den vazgeçin
ondan uzak durun, ona dokunmayın
yemin ederim ki, benim ondan dinlediğim söz
büyük bir haberdir

siz onu, sizin dışınıza kalan arap taifelerine bırakırsanız 
daha iyi etmiş olursunuz
araplar, ona engel olur
eğer o, araplara üstün gelirse 
onun hakimiyeti sizin hakimiyetiniz
onun şerefi sizin şerefiniz demektir
muhammed  sayesinde 
insanların en mesut ve bahtiyarı olursunuz

utbe'nin konuşması, 
kureyşlilerin hiç de hoşuna gitmedi 
tepki göstererek
ey velid'in babası 
gene muhammed 
seni dili ile büyülemiş

müşrikler böylece
server-i kainat efendimiz karşısında 
mağlubiyet üzerine mağlubiyete uğruyorlardı.
islam davasına karşı tedbir ve çareleri 
bir bir tükeniyordu
başvurdukları her tedbir 
tasarladıkları her plan geri tepiyor
hatta aleyhlerine tecelli ediyordu

çünkü; Cenab-ı Hakkın
ben nurumu tamamlayacağım 
kafirler, müşrikler istemeseler bile.
diye vaadi vardı

resulüne emri şuydu Yüce Allah’ın
sana vahyettiklerimi halka bildir
korkma, çekinme 
çünkü, ben seni insanlardan
onların şer ve belalarından koruyacağım.


redfer
( Artık Tanışık Olacaktı Yer Göğe başlıklı yazı redfer tarafından 4.11.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu