Sondan bir önceki bölüm:
******
Vay beee…Mualla gibi bir afet-i devranı hem de hiç bir masrafa girmeden, ne başlık ne de kıçlık parası filan vermeden, sırf dayanılmaz ve karşı konulamaz cazibemle alıyordum ha? ‘’Ulan Sami büyük adamsın. ‘’ dedim kendi kendime.
Eve geldim. Benim aslanların oda kapılarını açtım. Baktım bir sürü pire bizimkilerin kıçında uçuşmak üzere kuyruğa girmiş. Bir kısmı pistte dans ederken bir kısmı da ‘’Yav açılın biraz da biz çıkalım piste ‘’ diye münakaşa ediyorlar. ‘’Ah benim güzel evlatlarım. Ebenizin damına kar yağıyor siz uyuyun bakalım. Neyse.. Artık bundan sonra fıstık gibi bir cici anneniz olacak. Elin günün içinde boynu bükük Emrah misali dolaşmayacaksınız ‘’ dedim kendi kendime. Sonra Müzik setine yöneldim ve eski bir nostaljik kaset yerleştirdim. ‘’Adnan Varveren’den: Twist( Öztürk Serengil de söylerdi )’’
Öğren dansı sen benden
Bilmiyorsun dansı sen
Adımların sert neden
Havalanma yemem ben
Abidik gubidik twist.
Lap lup laba laba twist
Bay bayanı kucaklar.
Çıkar beyaz bacaklar
Hep bundan değil midir?
Söner nice ocaklar
Abidik gubidik twist.
Lap lup laba laba twist
Herkes yapar twisti
Dolar salonun pisti.
Fazla sallama Mamo
Patlatırsın apandisti
Abidik gubidik twist.
Lap lup laba laba twist
Ben işte bu müzik eşliğinde ter ter tepinirken bir bağırtı duydum. Büyükbaş oğlum (Yani Cihangir) Küçükbaş kardeşini ( Yani Tuğrul’u ) uyandırmaya çalışıyor.
-Tuğruuuullll Kalk lan kalk deprem oluyor.
Sonra içeriye doğru seslendi.
-Babaaaa deprem oluyor.
Deprem mi? Oldum olası çok korkarım depremden. Hemen fırladım ve çocuklarla birlikte kolonların altına gittik. Bu arada müzik susmuştu. Cihangir:
-Ya ben uykumda fark ettim deprem olduğunu siz anlamadınız mı?
Sonra dışarı baktık. Dışarıda hiç bir olağan üstülük yoktu. Çocuklara ‘’ Korkmayın siz yatmanıza bakın.’’ dedim ve müzik setine yeni bir kaset koydum ( Bizim evde hâla cd ya da mp 3 e geçilmedi. Çocuklar da internetten indiriyorlar müziği filan ) Bu sefer Makarna yapıyorum…Şeyyy Macerana sanırım. Her neyse işte öyle bir müzik ve dans.
Cihangir tekrar uyandı.
-Ya baba şurada iki saat uyuyalım dedik evde deprem oluşturdun yani. Ne oluyor böyle?
-Oğlum bu gün uyunacak gün değil. Babanız evleniyorrrr?
-Babamızın biraz daha sessiz sedasız evlenmesi mümkün mü acaba? Ya da biz uyandıktan sonraya kalsa ha?
-Lan oğlum ben size evleniyorum diyorum, siz uykudan bahsediyorsunuz.
-Sanki sen evlendikten sonra başka bir şey mi yapacaksın? Sen de uyuyup duracaksın.
-Kim uyuyacak ben mi? Şu gözlere bir bak bakalım. Evlendikten sonra uyuyacak göz var mı bende?
-Yav baba bak sana bir fıkra anlatayım. Ondan sonra uyuyacağım. Sen fıkrayı dinleyince ne demek istediğimi anlarsın.
Cihangir başladı anlatmaya:
- Kilisenin birinde bir papaz kilise cemaatine vaaz vermiş. Vaazın konusu zina. Onlara demiş ki ‘’ Ey cemaat zina çok büyük bir günahtır. Her kim zina işlerse bilsin ki yedi kat gök, yedi kat yer yüzü zangır zangır sallanır.’’ Kilise cemaati bu vaazdan çok memnun, göz yaşları içinde ve aziz pederin o mübarek ellerini öperek ayrılmışlar kiliseden. Ama akşam olunca aziz peder bir rahibeyi atmış yatağa. Olayın en heyecanlı yerinde rahibe kikirdemiş ‘’ Aziz peder hani zina yapılınca yedi kat yer, yedi kat gök, zangır zangır sallanırdı?’’ Aziz peder cevap vermiş ‘’ Hiç merak etme. O işi erbabı yaparsa yorgan bile kıpırdamaz ‘’
-Sanırım anlatabildim. Sen de eğer erbabıysan, sessiz sedasız hallet işini. Bizim uykumuzun içine etme.
Mesaj gayet netti. Anlaşılmayacak hiç bir tarafı yoktu. Müzik setini kapattım. Zaten ben de oldukça yorgun ve uykusuzdum. Yatağa girdim ve deriiin bir uykuya dalmaya çalıştım.
Ah be Nicole Kidmann( Artık Ancelina olmadığını biliyorum ) ‘’ Benim olsan seniiii biiir güüüüülll gibiiii’’ Of ulan offf. Yok anasını satayım. Uyumak ne mümkün.
En iyisi kalkıp bir şiir yazayım. Evet evet Aşkıma bir şiir yazayım…Öyle bir şiir yazayım ki okuduğunda mum gibi erisin. Hemen bir kağıt kalem aldım ve yazmaya başladım:
BİRİCİK AŞKIMA
Gözlerim yolunda bakar dururum.
Öküzün trene baktığı gibi.
Beni sakın öyle mahzun eyleme.
Talebenin sınıfta çaktığı gibi.
Ekmeği yoğurda banar dururum.
Adını her zaman anar dururum.
Aşk-ı derûnumla yanar dururum.
Sobanın kıçımı yaktığı gibi.
Gönlümden yol bulup şu kalbime ak
Tutma beni sakın yapayım atak.
Sonra ister isen tam burnuma çak.
Ali’nin Liston’a çaktığı gibi.
Çok güzel oldu çooookkkk. Valla Kerem’in aşkıyla yanıp da kül olan Aslı’ya dönmezse bu şiirle ben de adam değilim.
Şiir de tamamdı. Her şey tamamdı da unuttuğum bir şey vardı. Öyle ya netice itibarıyla ben de ağaç kovuğundan çıkmış bir insan değildim. Bir ağabeyim ve altı da kardeşim vardı. Durumu onlara da anlatmam gerekiyordu. İşe önce sekiz kardeşin dördüncüsü Naci’den başladım ( Fırlama kardeşim yani...Çocukluğundan bu yaşına kadar değişmedi bu özelliği )
-Alooo Naciii nasılsın lan?
-Sağ ol abi sen nasılsın? Neler yapıyorsun bakalım?
-Ya ben yarın nişanlanıyorum da onu haber vereyim dedim.
-Ne zaman buldun, nasıl buldun da hemen yarın nişanlanıyorsun?
-İnternetten buldum. Bu gün görüştük konuştuk yarın da nişanlanıyoruz.
-Bu ne ya böyle…Sünnetçi Kemal Özkan gibi ‘’bu gün sünnet yarın deniz’’ Yangından mal mı kaçırıyorsun, yoksa dabakhaneye bir şeyler mi yetiştiriyorsun?
-Ya oğlum birden bire oldu her şey. İnternette tanıştık.
-İnternetten bulunan kadından hayır gelmez. Sen vazgeç bu sevdadan.
-Lan oğlum. Bunca senedir bana buldunuz da hayır mı dedim? Şimdi ben kendim bulunca olmaz diyorsun. Kırk yılda bulmuşum fıstık gibi bir hatun.
-İyi abi sen bilirsin. Ama dikkatli ol. Fıstık yiyeyim derken kırma protezleri.
-Fıstık hem de ne fıstık…Fıstıklı lokum.
-İnşallah lokum yerine mokum olmaz…Haydi hayırlısı. Var mı bizim yapacağımız bir şey?
-Yok sağol teşekkürler. Sen Sadiye’ye ( Yenge hanım ) söyle onun hani kalın bir dua kitabı var ya bana oradan bir ‘’evliliği kolaylaştırma duası’’ okusun.
Sonra bir yaş küçük kardeşim Raci’yi aradım. ( Şer Raci’yi…Evlendikten sonra Şeytanlıktan melekliğe terfi eden kardeşimi yani ) Maalesef kulakları çok ağır işitiyor şimdilerde.
-Alooo Raci sana müjdeli bir haberim var?
Raci Telefonu ‘’Pat ‘’ diye kapattı. Tekrar aradım. Bir hayli çaldıktan sonra Raci açtı yine.
-Yahu oğlum ne diye telefonu yüzüme kapattın?
-Ya herifin biri ‘’Aloo ben Müjde Ar ‘’ diye benle dalga geçti sandım. Sen miydin o? Müjde Ar’a ne olmuş?
-Yahu ne Müjde Ar’ı ben evleniyorum.
-Eğlen tabi senin de hakkın.
-Yahu eğlenmek değil. Yani dünya evine giriyorum.
-Taşınıyor musunuz?
-Ya ne taşınması. Ev değiştirmiyorum. Nişanlanıyorum yarın.
-Çok sağ olasın biz de iyiyiz. Bak Türkan da konuşacakmış seninle ( Yani yenge hanım )
-Alooo Sami abi sen bana anlat. Bu şimdi anlayana kadar….
-Ben evleniyorum Türkan'cığım. Yarın da nişanım olacak.
-Oh oh..çok sevindim. Yarın gelelim biz erkenden madem.
-Yok yok siz gelmeyin. Ben hayırlısıyla bir takayım geline…Yani nişan yüzüğünü takalım…Siz sonra Nikaha filan gelirsiniz.
-Tamam Sami abi…Allah hayırlı etsin.Ben Raci’ye anlatırım.
Ve ağabeyim Hacı Kani Efendi…
-Aloooo Selamün aleyküm ağabeyciğim.
-Ve aleyküm selam muhterem biraderim Sami Efendi.
-Abiciğim sana müjdeli bir haberim var. Ben evleniyorum.
-Allah-ü Teala ve Tekaddes Hazretleri mes’ut ve bahtiyar eylesin. Gelinimiz hamfendi mütedeyyin midir? Tesettüre riayet ederler mi?
-Üffff hem de ne mütedeyyin. Valla namaza bir başladı mı rekatın biri bitiyor biri başlıyor. Tesettüre gelince: Tepeden tırnağa safi tesettür.
-Pek âla, pek râna, Allah muvaffakiyetler versin. Bizim yapacağımız bir hizmet var mıdır?
-Çok sağ olasın abim benim. Benim için bol bol dua et yeter. Haydi öptüm ellerinden.
-Cenab-ı Hak utandırmasın inşeallah.
Daha sonra baba bir, anne ayrı kardeşlerimi de aradım tek tek.
Son olarak Kızım Tuba’yı arayıp ona da anlatmalıydım.
-Aloooo kızııımmm.
-Buyur babişkom. Nasılsın neler yapıyorsun?
-Ne olsun be kızım. Ben yarın hayırlısıyla nişanlanıyorum.
-Aaaaa ne güzel…Ben de buralardan sana bakıyordum bir şeyler. Bizim Mustafa dede öldüydü onun dul karısı Hörü nineyi ayarlayacaktım sana.
-A benim şapşal kızım bana layık, bula bula altmış beşlik Hörü Nine’yi mi buldun? Ama göreceksin sen. Mualla’yı dikince karşına babanda daha iş bitmemiş olduğunu anlayacaksın.
-Cici annemin adı Mualla mı? Nereden buldun?
-Evet adı Mualla…İnternetten buldum.
-Aman baba dikkat et. İnternet ortamından pek hayırlı nasip çıkmaz. Sakın yaş tahtaya basmayasın.
-Kızım bende yaş tahtaya basacak göz var mı hiç?
Allah için şu yukarıdaki fotoğrafa bakıp siz söyleyin. Bu gözler yaş tahtaya basacak adam gözleri mi?
***
Evet, bir bölüm daha kaldı.