Hikaye / Dostluk Hikayeleri

Eklenme Tarihi : 14.11.2024
Okunma Sayısı : 767
Yorum Sayısı : 16


Sitemizin  sevimli  miniği  Rüya  Uzun'un  ''  Yorumlarda  Buluşalım. ''  Başlıklı  yazısına  cevaben  bir  diziye  başlıyorum.

Haydi  bismillah  

****


Edebiyat  dünyamızın  en  ünlü  şair-yazarlarından  Sami  Biberoğulları, uzun  süredir  odasında  sesi  sedası  çıkmayan torunu  Rüya'nın  kapısını  tıklattı.

-Rüyaaa.  Kızım  ne  yapıyorsun? Ne  zamandır  sesin  sedan  çıkmadı.

-Ders  çalışıyorum  dedeciğim. 

-İçeri  gelebilir  miyim?

-Tabii  ki.  Buyur.

Sami  Dede  içeri  girdi. Bu  arada Rüya  da şiir  yazdığı  defteri masasının  gözüne  koyup  masa  üstüne  Matematik  kitabını  çıkarmıştı.  Sami  Dede  memnun  memnun  sırıttı.

-Maşallah  benim  güzel  kızıma. Demek  ki  riyaziye  çalışıyorsun.

-Riyaziye  mi?

-Yani  Matematik.

-Evet  dedeciğim.

-O  zaman  sana  bir  soru. Bil  bakalım: Bir  amudi  müsellesin  dahili  zaviyelerinin  yekunu ne  kadardır?

-Anlamadım?

-Yani  bir  dik  üçgenin  iç  açılarının  toplamı  kaç  derece  eder?

-Ben  de  işte  tam  olarak  bu  soruya  kafa  patlatıyordum  dedeciğim: ''Bir  üçgenin  iç  açılarının  toplamı kaç  derecedir?'' Ama  cevabı  bulamadım. 

-Onu  bilmeyecek  ne  var  kızım? Üçgenlerin  iç  açılarının  toplamı üçgenine  göre  değişir. Mesela  ikizkenar  üçgende farklı,  eşit kenar  üçgende  farklı,  dik  üçgende  farklıdır.

-Teşekkür  ederim  dedeciğim.  Sen  de  olmasan  ben  bu  üniversite  sınavında  sıfır  çekerim  her  halde.

-Eeee  dedeler  bu  günler  için  var  öyle  değil  mi?  Ne  demiş  atalarımız?  Dedem  deve,  girmez  eve,  kes  başını,  girsin  eve

-Bildim,  şemsiye.

-Yok  bilemedin. Dedeye  benzeyen  başı  kesik deveydi cevap. Neyse,  ben  seni  oyalamayayım.  Çalışmana  devam  et.  Bu  arada  bilemediğin  bir  soru  olursa  çağır  beni.

Sami  Dede,  Rüya'nın  odasından  çıkıp  kendi  odasına  döndü. Tam  bilgisayarını  açıp  ezeli  ve  ebedi  rakibi  Mehmet  Fikret  Ünalan'ı  taşladığı  şiirin  ilk  dizesini yazmıştı  ki  kapının  zili  çaldı  ve  hayrettir ki  duydu  zil  sesini. 

Rüya'ya  seslendi.

-Rüyaaaa.  Kızım  kapıya  bak  bakalım.  Sanırım  postacı  geldi.

Rüya  başladı  oflayıp  puflamaya.

- Of  yaaaa... Şurada  iki  satır  ders çalışayım  dedim,  burnumdan  geldi. ( Aslında  ders  mers  çalıştığı  yoktu. Yine  şiir  yazıyordu. )

-Dedeye  of  denmez.  Haydi  bak  bakalım Mualla  Hanım  mektup  göndermiş  mi?

-Of  dede  yaaa.  Bu  devirde  mektup  mu  kaldı?  Watsap'tan  yazışsanıza. 

-Kasapta  ne  işim  var  kızım? Kızışacak  başka  yer  bulamadık  da  kasapta  mı  kızışacağız?  Saçmalama.

Rüya,  içinden '' Kulağı  duymaz,  gözü  görmez  hâlâ oyunda  oynaşta  gözü. '' Dedi  ve  oflaya  puflaya  kapıya  yöneldi. 


Gitti ve  ve  kapıyı  açtı. Bir  kaç  saniye  sonra  da Sami  Dedeye  kimin  geldiğini  açıkladı:

-Dedeciğim ! Akşama misafirimiz  var. Haber  göndermişler  '' müsait  misiniz? '' diye. 

- Önceden  haber  verdiklerine  ve müsait misiniz  diye  sorduklarına göre benim  gibi  Tanzimat-ı  Hayriye döneminden kalma âsâr-ı  atikadan olsalar  gerek gelecek  olanlar. Haberi  kim  göndermiş?

-Mehmet  Fikret  Dede...

-Bir  şeyler  uydurup '' Müsait  değiliz ''  deseydin. 

-Nasıl  bir  şey  uydursaydım  yani?  Hem  neden?

-Ya  ne  bileyim,  ''Dedem  öldü.''  deseydin  mesela. 

-Yalan  mı  söyleseydim  yani?

-Ya  da  doğruyu  söyleyebilirdin.  ''Dedem,  akşam  master  şefi  seyredecek. O,  master  şef  seyrederken  patlamış  mısır  yemek  dışında  hiç  bir  şey  için  müsait  değildir.'' Deseydin. 

-Ama  dedeciğim  bildiğim  kadarıyla  sen  seversin  Mehmet  Fikret  Dedeyi.

-Yahu  sevmesine  severim  de  uzaktan  severim.  Burnumun  dibine  sokulmasına  gerek  yok.

-İnanır  mısın?  Hayretler  içindeyim. 

-Yahu  şimdi  gelecek,  başlayacak  '' Bizim  aslan  cimbom,  sizin  kara  kartalı  nasıl  parçaladı  ama '' diye  caz  yapmaya.  Akşam  akşam  hiiiiç  çekemem vallahi. 

-Mehmet  Fikret  Dede  yalnız  gelmiyor  ki.  Başka  misafirler  de  var. 

-Yani  diyorsun  ki ''Dedeciğim ! Ayvayı  tek  tek  değil,  ağacıyla  birlikte  yemek  üzeresin.'' 

-Daha  ne  istiyorsun  dedeciğim? Ayva,  kolestrole,  ülsere  çok  iyi  geliyormuş  ki  sende  ikisi  de  var. Hatta eğer  hamile  filan  kalırsan,  hamilelikten  kaynaklanan  mide  bulantılarına  da  iyi  geliyormuş. 

-Neyse... Bir  bahane  uydurup  savdın  değil  mi?

-Yoooo.  ''Buyurun  bekliyoruz. Dedem  sizleri  evimizde  ağırlamaktan  son  derece  mes'ut  ve  bahtiyar  olacaktır.''  dedim.

-Demek  öyle  dedin.  O  halde  şimdi  doğru  mutfağa.

Rüya,  hayatında  ilk  kez  duyduğu  bu  kelimenin  ne  manaya  geldiğini  sordu: 

-Mutfak  mı?  O  da  ne?

-Hani  annenin  yemek,  babanın  salata  yaptığı  yer  var  ya  işte  orası.  

-Anlamadım,  mutfakta  ne  yapacağım?

-Gelecek  misafirler  için  pasta,  börek,  kurabiye  yapacaksın.

-Ben  mi  yapacağım? 

-Yok  babam  yapacak.

-Hay  Allah.  Ben  de  çok  korkmuştum  ben  yapacağım  diye. Ne  anlarım  pasta,  börek,  kurabiye  yapmaktan.  Ben  daha  mini  minnacık  bir  çocuğum.

-He  ya,  mini  minnacık  bir  çocuksun.  Sormadan  sual  etmeden,  sırf  benim  master  şefi  seyretmemem  için  inadına  eve  misafir kabul  ederken  hiç  de  mini  minnacık  bir  çocuk  değilsin.

-Bence  sen  çok  daha  güzel  yaparsın.  Onca  master  şef  programını  boşuna  seyretmiyorsun  sanırım.

-Yapmasına âlâsını  yaparım  da...

-Valla  bence  Danilo  Şef'ten  bile  güzel  yaparsın. 

Resmen  gaza  geldim.

-Yaparım  tabi.  Ne  var  ki iki  kurabiye,  bir  tepsi  börek  yapmakta.

Rüya  başladı  bir  türküye.  Ben  de  eşlik  ediyorum.

-Bakkal  amca  bakkal  amca
-Ne  var
-Şekeriy  var  mi?
-Var  var
-Uniy  var  mi?
- Var  var
-Yağiy  var  mi?
-Var var
-Ne  duruyorsun?
-Ne  yapayım?
-Halva  yapsana,  halva  yapsana,  halva  yapsana  vay  vay  halva  yapsana...

Ah  bu  zamane  veletleri.  İnsanı  gaza  getirmesini  çok  güzel  beceriyorlar. 

Akşama misafirlere  ikram  etmek  üzere  pasta,  börek,  kurabiye  yapmak  için  kolları  sıvadım  ve  mutfağın  yolunu  tuttum. 

Evet,  her  şey  böyle  başladı.

Bunun  bir  de  misafir  ağırlama  faslı  var  tabii  ki.  Bakalım  misafirler  kimler  ve  misafirlikte  neler  konuşuldu?

Gelecek  bölümde  inşallah. 

( Rüya Torunum İçin: Aziz Misafir Gelmiş Şeker Şerbet Ez Hanım -1. Bölüm- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 14.11.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu