Elde Var Hüzün

Varoluşun tekamülünün çok boyutlu rengi var. Hüzün bunlardan en renklisi. Bazen de tüm renkleri barındıran renksizlik. Tecrübelerin sonucunda insan ruhunun asalet içinde yanıp pişmesinin eşsiz, zamanı yavaşlatan kokusudur hüzün.

Derin çizgilerin asılıp kalmasıdır yüze. Bazen kalbe kan yerin mutsuzluğun pompalanmasıdır. Bazen de kanayıp kanatan,  çekmecede her daim hazır bir yaradır. Bir çift gözdür buğulu ve dalgın bakan. Bir çift sözdür hüzün, sessiz ve zor dökülen. Karanlığı fırsat, yalnızlığı kılıf bilendir .

Hüzün, duyabilen için, kalbin derinliklerinde yankılanan sessiz bir feryattır. Bazen bir şarkıda,  bir şiirde, bazen de sessiz  ve  soğuk bir gecenin  karanlığında gösterir kendini. Eylül gibi, nisan yağmuru gibi , bir fotoğraf gibi yada izinsiz gelip beynimize çöreklenmiş bir anı gibi...

Hüzünlü bir ruh, sessizliğin içindeki en içten melodileri duyar; her nota, kalbinin gizli köşelerinde yankılanan içli bir şarkının can yoldaşıdır. Mutluluğun zıttı değildir hüzün; ikisi de aynı kalbin farklı melodileridir. Kendine has devinimi ile kanatlandırıp dibe de vurdurabilir.

Elif Şafak’ın romanında tasvir ettiğidir hüzün ; ‘’..yağmur da hüzün gibi bir şey galiba: ilk bakışta, aman bana ilişmesin diye didinir sakınırsın, emniyetli ve kuru kalmak için elinden geleni yaparsın, ama baktın ki olmuyor, baktın ki yağıyor üzerine dört bir koldan, gark olursun ta dibine kadar ve bir kez bu kadar battın mı içine, ha bir damla eksik ha bir damla fazla ne fark eder. Yağmur da hüzün gibi bir şey, yakalandın mı bir kez, azı çoğu yok artık. Olsa olsa 'kuru kalabilenler' ve sağanaktan nasibini alanlar var’’

Mutluluğun değerini anlamamızı sağlayan bir öğretmendir hüzün. Çok şey öğretir insana. Her hüzünlü an, hayatın bize fısıldadığı derslerin bir parçasıdır.

Nice gülüşlerin ardında ne hüzünler saklıdır. R. Through ‘’ Bazen üzüntüler gözyaşlarının uzanamayacağı kadar derindedir’’ der . İnsanları en çok hüzünlendiren konular, kendilerinin en çok büyüttüğü sorunlardır. Kimi zaman, huzuru  kahpe  kurşunla vuran bir katil, kimi zaman zihinlerde  yaralar ve izler bırakan ateş kıvılcımlardır.

‘’ Hüzün hep eskidir yeni tanışsanız da başka ruhlara, başka evlere uğraya uğraya çarpa çarpa size gelir. Buyurgan olsa da nezaketlidir hüzün, önce şaşırtır, sonra ağlatır, sonra bir odanıza yerleşir, sizi kendine alıştırır, ve en sonunda o sizin değil siz onun misafiri olursunuz.

Hüzün, kaybettiklerinizi değil kayboluşunuzu hatırlattığı için sahidir. Acının refakatçisidir zehrini alır, sizi o coşkun o dev gibi feryattan mezun eder, tekrar gerektiren bir dersten geçirmiştir sizi, sonra aynı acıdan mezun olmuş hüzünlüler topluluğuna karışır gidersiniz…’’(1)

Yolluksuz çıkılmış en uzun yolculuklardan biridir hüzün. Hani giderken arkamıza dönüp son bir bakışı atamadığımız bir  vedaya benzer.

Algıyı geliştiren bir haldir hüzün. Hem zamanın akışını yavaşlatır. Hem sözler daha bir anlama bürünür, ayrıntılar daha net görünür. Akışa kapılmadan daha bir anlamdırılır hayat onunla. İnsan olmanın ağırlığı altında ezilmektir hüzün.

Bazı geceler de gelip yoklamazsa rahat etmeyen, eski dosttur o. Bazen de , zamanın yaraları iyileştirme çabasındaki nazik dokunuşudur. Kalp kırıklarını içine koyduğumuz, kıymetli bir kesedir hüzün .

Kimse ağzı kulaklarında bu hayatı yaşamak zorunda değil. Hüznü hastalık olarak algılamak, insanı mutluluğun esaretine hapseder. Dünya bir hüzün denizidir ve orada boğulup kalanların haddi hesabı yoktur. Öyle ki,  maksadını ve işlevini aşan hüzün, bugününü faresinin yarının peynirinin yemesidir. Her durumda hüzünlenip saçınızı başınızı yolanlar, sonunda kelliği ile ortada kalır.

Erdem Beyazıt “Dünyanın en uzun hüznü yağıyor; Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne”   diyor hal-i pürmelalimize. Hüznü , bereketli bir yağmur bilip ıslananlara selam olsun . . .


1-        1-https://www.star.com.tr/ Esra Elönü / 05.01 2025

.

.

.



.

.

.

.

( Elde Var Hüzün başlıklı yazı AYDIN UZKAN tarafından 23.01.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu