ÇANAKKALE CEPHESİNDE RAMAZAN VE KURBAN BAYRAMLARI NASIL KUTLANDI?-2.BÖLÜM-
Çanakkale Savaşları sürerken 19 Ekim 1915'de Kurban bayramı geldi çattı.
Ordumuz tarihten gereken dersi almış olduğu için bu sefer oldukça dikkatliydi. Bir kez daha bir Kurban Bayramı münasebetiyle İngiliz donanmasının Çanakkae Boğazından geçişini seyretmek istemiyordu.
Bilmeyenler mutlaka şaşırmışlardır '' Bir kez daha ve Kurban Bayramı münasebetiyle'' Dememe. O zaman anlatayım.
Osmanlı Devleti 1807 Yılında Rusya ile savaş halindeydi ve o yıl aynen 1915'de olduğu gibi İngiltere, müttefiki olan Rusya'ya yardım etmek amacıyla Çanakkale Boğazı önlerine gelmiş ve ciddi bir direniş görmeden elini kolunu sallaya sallaya 19 Şubat 1807'de Çanakkale Boğazını geçip İstanbul önlerine kadar gelmişti. ( 19 Şubat tarihini unutmayın; az sonra tekrar geleceğiz o tarihe )
Peki İngiliz donanması nasıl olmuştu da bu kadar kolaylıkla Çanakkale Boğazını aşmıştı?
Bu kadar kolaylıkla aşmıştı çünkü 19 Şubat 1807'de Kurban Bayramı başlıyordu ve Osmanlı Genel Kurmayı askerlerin çoğuna izin vermişti bayramı aileleriyle kutlasınlar diye. Boğazdaki tabyalar adeta boştu.
Çok şükür Sultan III. Selim İstanbul'da gerekli önlemleri aldığı için İngiliz donanması hırladı havladı başka da bir şey yapamadan döndü geriye ve geri dönüşünde de Türk topçusum ağır kayıplar verdirdi onlara. Hatta sağ salim kurtulan filo komutanı Amiral Duckworth '' Çok şükür sağ salim çıkabildik bu belalı Boğazdan'' dedi.
İşte o olaydan tam tamına 108 Yıl sonra ve özellikle yine bir 19 Şubat'ta gelmişlerdi Çanakkale önlerine( Gördüğünüz gibi İngilizlerin attığı hiç bir adım tesadüf değildir.)ve Türklerin 108 Yıl önceki gibi bir hata yapmalarını umuyorlardı ama Türk tarafı aynı hatayı bir kez daha yapmadı.
Peki 19 Ekimde Başlayan Kurban Bayramında cephede kurban kesildi mi?
İşin doğrusu ben bu konuda bir kayda rastlamadım ama eminim cephede kesilemese de yakın köylerde kesilmiş olan kurbanlardan cephedeki askerlere de pay gönderilmiştir.
Bayram Namazı kılındı mı?
Efendim, bugünkü Suriye, Filistin, Lübnan topraklarında yaşayan Arap ulema ve gazetecileri Kanal Cephesi komutanı Cemal Paşa'dan Çanakkale Cephesine gitmek, cepheyi gemek izni istediler. Cemal Paşa da otuz kişilik bu heyeti önce İstanbul'a gönderdi.
Heyet 18 Ekim'de Çanakkale'ye vasıl oldu. 19 Ekimde başlayan Kurban Bayramında da bu heyetten Trablusşam ulemasından Şeyh Abdulkerim Uveyda bir ağacın altında ve gölgesinde bayram namazı kıldırdı.
Bu arada Kurban bayramında Başkomutan Vekili Enver Paşa'nın cepheye gönderdiği Kurban Bayramı kutlama mesajı tüm birliklere okunduğu gibi komutanlar da kumandaları altındaki birliklere Kurban Bayramı mesajları gönderdiler.
Mesela Kazım Karabekir şöyle bir mesaj göndermişti bayram arefesinde:
“Kerevizdere (18 Ekim 1915)
Yarın Kurban Bayramı’dır. Yüzbinlerce muvahhidinin Kâbe-i Muazzama’da dergah-ı ulûhiyete yöneldiği, rahmet-i İlâhi kapılarının âlem-i İslâm’a açıldığı gündür. İngiliz vahşeti, Fransız denaeti, Rus zulüm ve esareti milyonlarca İslâm kardeşimize bu sene Kâbe-i Muazzama ’nın yollarını kapadı. Bu melanet elbette gayretullaha dokunacaktır. Ordu-yu İslâm pek yakında mansur ve muzaffer olacaktır. Gelecek yılın bu günleri, dört yüz milyon ehl-i İslâm hür, müstakil ve müttehit, livaü’l-hamd-i Ahmedî altında, Al-i Osman bayrakları sayesinde, müştak ve müftehiri olduğu Beytullah’a kavuşacak, “Lebbeyk!” diye haykıracaktır. Her evde, her bucakta, tehliller, tekbirlerle kurbanlar kesilirken, biz de Kerevizdere kurbanlarımıza ve şehit kardeşlerimize fatihalar gönderelim.
Bizler ya Şehitlik ya da gazilik duygusuyla Hakk’a bel bağlayalım. Tâ ki dinimiz kurtulsun, namusumuz masum kalsın. Nâm-ı millet yükselsin. Vatan ebedi şan ve şeref bulsun.
Bu mübarek gün vesilesiyle zabitan ve efrat arkadaşlarımın gözlerinden öper cümleyi tebrik ederim.
14’üncü Fırka Kumandanı Kaymakam Kazım.
İngiliz gavurunun yoğun top saldırıları altında er ve erbaşlar bir bayram ne kadar kutlanabilirse o kadar kutladılar Kurban Bayramını. Birbirlerine sarıldılar, kucaklaştılar, tokalaştılar, fırsat bulanlar başka siperlere gittiler bayramlaşmak için.
Türk ve düşman siperleri arasındaki mesafe sadece sekiz metre iken ne ve askerimizin başına savaş uçaklarından çivi, savaş gemilerinden bomba yağarken ne kadar kutlanabilirse o kadar kutlandı 19-20-21-22 Ekim 1915'deki Kurban bayramı.
Evet, bütün bu olumsuzlukların yanında bir de İngilizlerin alçakça propagandaları vardı 1915 Yılında, Çanakkale Cephesindeki Kurban Bayramında.
Türk askerinin moralini bozmak ve savaşı bırakmasını, hatta İngilizlerin tarafına geçmelerini sağlamak için bildiriler yayınlayıp Türk siperlerine atıyorlardı.
Aşağıda okuyacaklarınız sözde İngilizlere esir düşmüş olan ama İngilizler tarafından adeta kral muamelesi yapılan (!) bir Türk askerinin kaleminden çıkan cümlelerdi.
'' Arkadaşlar! ( İngilizlere karşı savaşan Türk askerleri kast ediliyor. ) Sizin halinize çok acıyoruz. Bir defa buraya gelseniz de bizim rahatlığımızı görseniz çok memnun kalacaksınız. Ne kadar çoğuz, bir bilseniz. Buraya gelseniz bizim sevincimiz o kadar mükemmel olur. Hepimiz bayramlaşırız. Allah’a bugün şükürler olsun ve bir gün evvel bizleri ailelerimize kavuşturması için niyazlar arz ediyoruz. Tekrar diyorum, durmayın bize gelin. Osmanlı esirlerinden biri”
Hatta bir Ermeni'nin kaleminden çıktığı çok belli olan bir başka propaganda bildirisinde İngilizlerin tarafına geçmiş olan(!) Türk askerlerinin bayram günü rahatlıkla kurbanlarını kestiklerinden, eğer kendilerine katılırlarsa katılanların da rahatça kurban kesebileceğinden bahsediliyordu.
Tabii ki İngiliz şerefsizinin Türkler Kurban bayramında rahat rahat kessin diye cepheye kurbanlık getirdiğine inanan olmadı. Bu oldukça acemice bir propagandaydı ama İngilizler böyle bir aptallığa da baş vurmuşlardı 1915'in Çanakkale cephesindeki Kurban Bayramı günlerinde.
Yazı dizimizi Sultan V. Mehmet Reşat'ın Çanakkale Savaşları, şehit ve gazilerine ithafen yazdığı ''Çanakkale Gazeli'' adlı şiirle noktalayalım.
ÇANAKKALE GAZELİ
Savlet etmişdi Çanakkal‘aya bahr ü berden
Ehl-i İslâmın iki hasm-ı kavîsi birden
Lâkin imdâd-ı ilâhî yetişip ordumuza
Oldu her bir neferi kal‘a-i pûlâd-beden
Asker evlâdlarımın pîşgeh-i azminde
Aczini eyledi idrâk nihâyet düşmen
Kadr ü haysiyyeti pâmâl olarak etdi firâr
Kalb-i İslâma nüfûz etmeğe gelmiş-iken
Kapanıp secde-i şükrâna Reşâd eyle duâ
Mülk-i İslâmı Hudâ eyleye dâim me’men
GAZELİN GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİNE ÇEVRİLMİŞ HALİ
Müslümanların güçlü iki düşmanı birleşerek denizden ve karadan Çanakkale’ye saldırmıştı.
Fakat Allah’ın yardımı ordumuza yetişti ve askerlerimiz çelik bedenli birer kale oldu.
En sonunda, asker evlâtlarımın azmi karşısında düşman âcizliğini anladı.
[Düşman askeri] İslâm’ın kalbini (İstanbul’u) ele geçirmeye gelmişken şerefini ayaklar altına alarak kaçtı.
Reşad! Şükür secdesine kapan ve Allah’ın İslâm ülkelerini daima güvenli kılması için dua et.
*****
Bu mübarek bayram gününde bir kez daha Tüm Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Makamları cennet olsun.