Sahiden

Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen 
Hayat hikayesinin 120.bölümü

utanır insan gözlerinden 
aynada kendine bakan adam 
tutar yakasından sessizce
sorumluluğunu unutmak istese de
yakalanır acılara
sobelenir utancına

bağırıp çağırmaz ama hesap sorar gizlice 
ya saklar yüzünü aynadaki adamdan 
ya gel-geç hazlarla avunur bir süreliğine
ama bir süreliğine sadece
sonra yine utanır

ya hiç utanamasaydı
ya vicdanıyla sıcak temasını hepten kaybetseydi  
vicdanının itirazını sustursaydı
sağırlaşanların düştüğü yalnızlık kuyusuna düşseydi
ya kimse el uzatmasa kendine

zulmün karanlığında yitmişler ne kadar acınasıdır
başkalarını görmeyen insan insansızlaşır
dert edinemeyenin kalbi sokaksızlaşır
şefkatini dışarı taşırmayan insan kalpsizleşir

ötekilerin varlığını hesaba katmayan insan 
kendine yabancılaşır
başkasına hayrı dokunmayan insan
kendi de hayırsızlaşır

bahanelerin soğuk duvarlarına 
hapsetmeye kalksa bile kendini
her aynaya baktığında gözlerinden utanır
eksilmeler çoğalmalar damarlarını doldurur 
ölümler ,yitmeler nabzına yürür 

utanır insan
kapıları açıktır ötekilere
umursamaz değildir 
kalın kabuklarla sarıp sarmalayamaz kendini
kendi olarak var oldukça
her yerine çizikler atar yeryüzünün kıpırtıları


*
hicretin dokuzuncu senesi
receb ayı 
islamın arabistan yarımadasında 
bütün haşmetiyle yayıldığı sene.

bir taraftan dalga dalga insanlar medine`ye gelerek 
resul-i ekreme islamiyet üzerine biat ediyor
diğer taraftan müslüman olmuş kabilelerin 
dini ve idari işlerini tanzim etmek gayesiyle 
etrafa memurlar ve valiler gönderiliyordu

asr-ı saadette islam
hicretin 9. senesinde 
en şaşaalı ve ihtişamlı devrini yaşıyordu
parlayan bu güneşin haşmetini 
çekemeyen devletler de vardı 

onlardan biri, 
o zamanın en güçlü devleti bizans`tı
başında kayser heraklius vardı
hıristiyan araplardan da gördüğü tahrik neticesinde 
din-i mübin-i islamı ve müntesiplerini 
ortadan kaldırmak maksadıyla
büyük bir ordu hazırlıyordu

bu maksatla 
bazı kabileler de 
heraklius`un bu ordusuna katılacaklardı
bir insan seli halinde 
medine üzerine akacak 
güya müslümanları imha edeceklerdi

durumu resulullah haber aldı 
anında hazırlığa başladı
efendimiz (a.s.m.)
herhangi bir gazaya çıkarken maksadını açıklamazdı
bir başka yere gidecekmiş gibi davranır konuşurdu

bu sefer öyle yapmadı
halkın ona göre hazırlanması için
gidilecek yerin uzaklığını
zamanın kıtlık ve yokluk zamanı olduğunu, 
düşmanın da çokluğunu açıkça mücahitlere bildirdi
 
medine içinde harp hazırlıkları başlarken 
peygamber efendimiz 
etraftaki müslüman kabilelere de haber gönderdi 
harp için mücahit istedi

her tarafa kıtlık ve kuraklık hakimdi 
harbe iştirak edecek mücahitlerden bir çoğunun 
silah satın alacak
harp hazırlığı için sarf edecek paraları yoktu

resul-i ekrem
müslüman zenginleri 
harp hazırlığı için yardıma çağırdı
hali vakti yerinde olan müslümanlar
 bu davete derhal iştirak ettiler

hz. ömer, 
nebiy-yi ekrem’n davetine koşanların başındaydı 
kendi kendine
bugün ebu bekir`i geçeceğim diyordu
malının yarısını alıp efendimize getirdi

resul-i ekrem
ey ömer …ev halkına ne bıraktın diye sordu
hz. ömer, size getirdiğimin bir mislini bıraktım

hz. ebu bekir
bütün serveti olan dört bin dirhem gümüşü alıp 
huzur-u risalete getirdi
hz. ömer, onun ne getirmiş olduğunu 
merakla öğrenmek istiyordu

efendimiz,
ey ebu bekir…ev halkına ne bıraktın diye sordu
sıddık-ı ekber sevinçle
onlara, Allah ve resulünü bıraktım
cevabını verdi.

bu fedakarlık karşısında 
hz. ömer`in gözleri yaşardı 
anam babam sana feda olsun ey ebu bekir
hayır yolundaki her yarışta beni muhakkak geçiyorsun
artık, hiç bir şeyde seni geçemeyeceğimi iyice anladım
 
zinnureyn lakabının sahibi hz. osman
o sırada şam`a göndermek üzere 
bir ticaret kervanı hazırlatmıştı
yardım daveti üzerine
kervanı şam`a göndermekten vazgeçti 
üç yüz deveyi üzerindeki mallarla birlikte 
hz. resulullaha teslim etti 
ayrıca elli at 
bin altın nakit hibe etti.

hz. osman bin affan`ın bu fedakârlığı karşısında 
server-i kainat efendimiz (a.s.m.)
Allah`ım 
ben osman`dan razıyım
sen de ondan razı ol dua etti

daha bir çok müslüman 
ellerinden gelen yardımı yapmaktan geri durmadılar
kimi hurma getiriyor
kimi devesini getirip ordunun hizmetine veriyordu
hiç biri, getireceği şeyin küçüklüğüne
azlığına, ehemmiyetsizliğine bakıp 
yardıma koşmaktan geri kalmıyordu

ebu akil, elinde bir sa`hurma ile 
resulullahın huzuruna geldi
ya resulallah dedi
iki sa` hurma karşılığında 
bütün gece sırtımda su çektim 
bu iki sa`dan birini ev halkım için bıraktım 
diğerini de Rabbimin rızasını kazanmak için 
size getirdim

bundan son derece mütehassis olan 
resul-i kibriya 
Allah, senin getirdiğini de
ev halkına bıraktığını da bereketli kılsın 
diye dua etti 
getirilen hurmaların 
sadakalar kısmına dökülmesini emretti
 
bir başka fakir müslüman olan ulbe bin zeyd
Allah resulünün bu davetine 
can u gönülden bir şeylerle katılmak istiyordu
ancak götürecek hemen hemen hiç bir şeyi yoktu 

Allah`a yalvardı
ey Allah`ım
sen, cihada çıkmayı emrettin
halbuki beni, resulünle birlikte 
cihada çıkabilecek bir bineğe sahip kılmadın.

sonra, kendilerinden yararlandığı bazı şeylerle 
hz. resulullahın huzuruna geldi
ya  resulallah
elimde sadaka olarak verebileceğim bir şey yok
Kendisinden faydalandığım şu şeyleri
tasadduk ediyorum

bundan dolayı 
beni üzen veya bana kötü söyleyen 
ya da benimle
bu da tasadduk edilir mi deyip 
eğlenecek kimseye hakkımı helal ediyorum
 
efendimiz
Allah sadakanı kabul buyursun dedi
ertesi gün, efendimiz ashabına 
şu gece tasaddukta bulunmuş kişi nerededir diye sordu
kimsede bir hareket görülmedi
bu sefer efendimiz (a.s.m.)
gece sadakayı veren nerede ise ayağa kalksın buyurdu
hz. ulbe ayağa kalktı

resul-i ekrem efendimiz
ben, senin sadakanı kabul ettim
seni müjdelerim 
muhammed`in varlığı 
kudret elinde olan Allah`a yemin ederim ki
sen sadakası kabul olunanların divanına yazıldın 
hz. ulbe, duasının kabulünden dolayı 
son derece memnun oldu

müslüman kadınların 
bu yolda gösterdikleri fedakarlıklar da takdire şayandı
boyunlarında, el ve kulaklarında 
ne kadar ziynet eşyası varsa 
Allah yolunda cihada çıkacak olan ordunun
hazırlığı için getirip onları 
hz. resulullaha seve seve teslim etmekte 
asla tereddüt göstermiyorlardı

hz. ümmü sinan der ki
aişe`nin (r.a.) evinde 
resulullahın (a.s.m.) önüne serilmiş bir örtü gördüm
üzerinde fil dişinden bilezikler
pazubendler, yüzükler, halhallar, küpeler 
develerin ayaklarını bağlayacak kayışlarla
kadınlar tarafından gönderilen 
müslümanların savaşa hazırlanmalarına yarayan 
bir takım şeyler buluyordu.

işte bütün bu yardımlarla kıtlık 
yoksulluk ve fakirlik yüzünden 
harbe iştirak edecek durumdan mahrum bulunan 
bir çok müslümana da silah tedarik edildi
sefer hazırlığı yapıldı
harp teçhizatı sağlandı

harbe iştirak etmek isteyenler öylesine çoktu ki 
zengin ashabın yardımları bile 
onların teçhizi için kafi gelmiyordu
durumları müsait olmayanlar
resulullaha sefere gönüllü olarak 
katılmak istediklerini belirtiyorlar
ancak kimine binecek deve
kimine silah
kimine ise yol azığı tedarik edilemediğinden 
kabul edilmiyorlardı

red cevabı alanlar arasında bekkaun
 yani ağlayanlar diye 
meşhur yedi zat vardı 
bunlar harp hazırlıkları sırasında 
peygamberimizin huzuruna çıkarak 
ya resulallah…sefere çıkmak isteriz
ancak, binecek devemiz
yolda yiyecek azığımız yok diyerek 
durumlarını arz ettiler

resul-i ekrem 
size verecek binek kalmadı buyurunca
üzüntülerinden ağlayarak 
huzur-ı risaletten ayrıldılar
Cenab-ı Hak 
bu fedakar sahabiler hakkında şöyle buyurdu

‘şu kimseler üzerine de cihada katılamadıkları için 
bir günah yoktur ki
sana her gelişlerinde
sizi bindirecek bir şey bulamadım derdin
onlar da cihat için harcayacak 
bir şey bulamamanın üzüntüsüyle 
gözleri yaşla dolu olarak dönerlerdi.’

harbe iştirak edemeyecekleri endişesiyle 
üzüntülerinden göz yaşı dökerek 
peygamberimizin huzurundan ayrılan sahabiler
bu ayetin inmesiyle 
zengin sahabiler tarafından 
birer ikişer teçhiz edildiler
böylece, harbe iştirak etmek imkanı 
kendilerine tanınmış oldu

sıcaklık, kıtlık ve kuraklık 
her tarafı kasıp kavuruyordu
bahçelerde meyvelerin tam olgunlaştığı bir zamandı
insanların, güneşin kavurucu sıcaklığından 
birazcık olsun uzak kalmak için 
bağ ve bahçelerindeki ağaçların gölgelerine oturmak için
en şiddetli arzuyu duydukları bir mevsimdi

ve böyle bir zamanda islam ordusu 
dünyanın en büyük devletlerinden biri 
bizans`a karşı harbe çıkacaktı
gönüllerinde Allah muhabbeti yerine 
dünya, mal, mülk sevgisi bulunan kimseler 
buna nasıl iştirak edebilirlerdi
bu sıkıntılara nasıl katlanabilirlerdi

nitekim, 
dünyaya adeta kopmaz bağlarla bağlı bulunan 
dünya hayatını ahret hayatına tercih eden münafıkların 
yine ortalığı karıştırmaya başladığı görülüyordu
reisleri abdullah bin ubeyy
müslümanlar arasına fitne sokmak
onlarda harbe karşı bir gevşeklik
bir çekingenlik meydana getirmek gayesiyle 
şöyle konuşuyordu

muhammed roma devletini oyuncak mı zannediyor
onun ve ashabının esir düşeceklerini 
şimdiden görür gibiyim
diğer münafıklar da 
bu sıcakta harbe mi çıkılır diyorlardı
Cenab-ı Hak 
münafıkların bu sözleri üzerine 
şu ayeti kerime`yi inzal buyurdu

‘resulullaha karşı gelerek seferden geri kalanlar
evlerinde oturdukları için keyiflendiler
Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihat etmek ise 
onların hoşlarına gitmedi de
bu sıcakta cihada çıkmayın dediler
sen, cehennem ateşi daha sıcaktır de
keşke anlayabilselerdi…’
 
Cenab-ı Hak
diğer bir ayet-i celile de şöyle buyuruyor 

‘onlardan
izin ver de beni fitneye düşürme diyenler vardır
heyhat, onlar fitnenin ta içine düşmüşledir
cehennem ise, kafirleri her taraftan kuşatmıştır…’


redfer

( Sahiden başlıklı yazı redfer tarafından 6.04.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu