23 NİSAN İYİ DE YA 24 NİSAN?- HASANGALALI DELİ YUSUF VE BEYKOZLU AGAVNİ MOHAKYAN-I.BÖLÜM-
Çok iyi bildiniz. Bugün 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı.
Bugün 23 Nisan, Hep neş'yle doluyor insan
Hep neş'eyla doluyoruz zira bundan 105 sene önce Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde TBMM'yi açmışız ve her ne kadar '' Amacı yüce Hilafet ve Saltanatı ve milleti kurtarmak olan meclisimiz '' desek de aynı zamanda '' Hakimiyet bilâ kayd-ü şart milletindir.'' ( Yani ''egemenlik kayıtsız şartsız milletindir '' de dediğimiz günün bayramını kutluyoruz.
Her ne kadar en ensesi kalınımızdan en Ortadirek Şaban'ımıza kadar bir Allah'ın kulu '' Bugün senin bayramın, al bu da bayram hediyen '' diyerek bir yavrucağın başını okşayıp bayramını kutlamasa da, cebine üç kuruş para sokmasa da yine de bazı şanslı veletler bir iki dakikalığına da olsa vali, belediye başkanı, bakan hatta cumhurbaşkanı bile olabiliyorlar.
İlk okullarda aylar önceden başlayan 23 Nisan gösterilerinin provaları 23 Nisan günü artık sahneye konuyor ve her şeye rağmen ülkemizde en coşkuyla kutladığımız bayram işte bu 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı oluyor her ne kadar '' Milli değil Ulusal ya da Ulusal değil Milli '' diye tartışsak da...
UNESCO, 1979 Yılını Dünya Çocuk Yılı ilan edince Türkiye de 23 Nisan'ı tüm dünya çocuklarıyla birlikte kutlamaya başladı.
Kısaca özetleyecek olursak 23 Nisanlarda hem yurt içinde hem yurt dışında pek çok millet bayramımızı kutlar, Türklerden demokrasiye ve insan severliğe ( özellikle çocuk severliğe ) katkılarından dolayı övgü ile bahseder.
Tabii ki Türk sanatçı ve aydınları için de durum aynıdır. 23 Nisan'da Türkiye tüm dünyaya demokrasi ve hümanizm ( özellikle çocukları sevme ) alanında ders vermiştir. Ne mutludur ki Türk'türler o bazı sanatçı ve aydınlar.
Peki 24 Nisan'da ne olur?
24 Nisan'da işler değişir.
23 Nisan'da dünyanın en demokratik ve insancıl ülkesi olan Türkiye 24 Nisanda birden bire dünyanın en barbar, en kan dökücü, soykırımcı devleti haline gelir.
İşin daha da can yakan tarafı, 23 Nisan'da '' Ne Mutlu Türk'üm Diyene '' Diyen bazı vatandaşlarımız 24 Nisan'da '' Hepimiz Ermeniyiz '' derler, Türklerin 1915 Yılında Ermenilere karşı bir soykırım uyguladığından bahsederler. Hatta 1071'de Anadolu'yu yurt edinişimize '' işgal '' Derler.
Yahu hocam ! yazının başlığı ne, sen neyden bahsediyorsun? '' Dediğinizi duyar gibiyim. O halde Deli Yusuf'la yavaştan yavaştan başlayayım
****
Arkasından ’deliiii deliiii ’ diye bağırdığımız adam 65-70 yaşlarında bir ihtiyardı. Bizler bacaklarımız arasına sıkıştırdığımız söğüt dalından atlarımızla önce ’ Deliiii...deliii’ diye ona doğru koşuyor; o dönüp de bize doğru koşmaya başlayınca da ters istikamete kaçıyorduk.
1964-1965 yıllarında Erzurum’un Pasinler ( Hasankale- Ama ora halkının dilinde Hasangala, hatta kor gala ( Kör kale) İlçesinin Deli Yusuf’u bizim için bir deli, Pasinler’in yaşlıları için bir veliydi. Çünkü onun hikayesini yaşlılar çok iyi biliyorlardı.
Deli Yusuf hiç bir çocuğa bir fiske dahi vurmazdı. Kazara birini yakalasa sevgiyle başını okşar, salıverirdi. Ama sonrasında öyle bir şey yapardı ki şaşıp kalırdık. Ellerinin parmaklarına, daha doğrusu tırnaklarına bakar hüngür hüngür ağlardı.
Beş vakit namazında niyazında olan, hatta cami önünde dilendiği halde içeri gelip de namaz kılmayan Tırıhlı Muharremi ’ Ula gavat! Müslümanlardan dilenmeyi biliyon da namaz kılmayı mı bilmiyon?’ diye azarlayan bu mübarek adamın neresi deliydi? Ona niçin deli derlerdi?
Pasinlerde Yusuf Gül ( Soyadının Gül olduğunu çooook sonraları öğrendim. ) diye sorunca kimse tanımazdı da Deli Yusuf deyince yediden yetmişe herkes tanırdı onu. Tek deliliği de zaman zaman tırnaklarına bakıp derin bir ’Offfff’ çektikten sonra ağlaması ve öyle pek kimselerle konuşmamasıydı. İnsanlara küsmüştü sanki. Pardon insanlara değil, İnsanlığa küsmüştü.
Sonraları ben de öğrendim Deli Yusuf’un hikayesini.
Henüz her evde elektriğin olmadığı, insanların akşamları konu komşu teneke sobaların fırınlarında patates közleyip, kavurga kavurduğu, gaz lambası ışığında benim gibi okuma yazma bilenlerin Hz. Alinin cenklerini, ya da Kerem ie Aslı, Ferhat ile Şirin, Tahir ile Zühre hikayelerini okuyarak insanlara hoşça vakit geçirdiği Pasinler akşamlarından birinde Komşumuz ve evsahibimiz olan Durmuş Amca anlattı Deli Yusuf’un Hikayesini.
’ Deli Yusuf'' Dediğiniz bu adam Bizim Kor Gala’nın ( Pasinler halkı Hasankale'den çok Kor, yani Kör Gala derlerdi kendi ilçelerine. Bunun hikayesi de ayrı ve başlı başına bir yazı konusu ama kısaca Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin kıymetini anlayamamış olmalarından kaynaklanıyormuş ) Aha Köyündenmiş. ( Köyün adını da çook sonraları öğrendim) I. Cihan harbinde 5-6 yaşlarındayken Ermeniler bunların köyüne saldırmış. Yusuf o sırada tarladaymış.Uzaktan köyünün üzerinde bir duman görünce koşmuş köyüne doğru. Bakmış ki Ermeniler bütün köy halkını camiye doldurmuşlar; sonra da caminin kapılarını kilitleyip ateşe vermişler. İçeride bir sürü insan yanarak can vermiş. Yusuf'un anası, babası gardaşları hepsi yanarak can vermiş. Bu durum karşısında Yusuf aklını yitirmiş. İşte o gün bu gündür tırnaklarına bakar bakar ağlarmış. Tırnaklarına baktığında Ermenilerin yaktığı ailesini görürmüş hep.
O zamanlar çocuktum ( henüz 10- 11 Yaşındaydım ) o sebeple merak etmezdim bizim Türkiye'de bazı Türk vatandaşlarının Ermeni soykırımı denen bir şeyi kabul ettiği gibi Ermenistan'da da bazı Ermeniler Türk Soykırımı diye bir şeyden bahsediyorlar mıydı?
Şimdi de merak emiyorum zira çok iyi biliyorum ki bir Ermeni '' Asıl biz Türklere soykırım uyguladık '' Dese en azından Ermenistan'dan sürerler.
****
Gelecek bölümde Beykozlu Agavni Mohakyan'dan da bahsedeceğim inşallah
FOTOĞRAF: Hasankaleli Deli Yusuf, ( YUSUF GÜL )
(
23 Nisan İyi De Ya 24 Nisan?- Hasangalalı Deli Yusuf Ve Beykozlu Agavni Mohakyan-ı.bölüm- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
23.04.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.