Deneme / Hayata Dair Denemeler
Eklenme Tarihi : 5/3/2025

Bir filmde geçen replikte söyle deniyordu ‘’ Hayatım gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçti ama içinde ben
yoktum ‘’ Başkaları için yaşanan bir ömrün acı bir özeti idi bu. Oysa ki
her insanın bir yaşam biçimi vardır. Bu onu özgün kılan, kıymetlendiren yada
kıymetsizleştiren bir haldir.
Kimisi bu özgün ve özgür hali ile yaşayarak mutlu olurken, kimisi de
toplumla uyum (!) sağlamak adına kendi
olmaktan uzaklaşarak başkaları için yaşar. Kendinde değil başkalarında ömür sürer.
Etrafta o kadar çok başkaları var ki, kimisi hayatının
ortasına kadar , kimisi hayatın sonuna kadar bu başkaları için yaşar. Buna sebep,
bazen eş, bazen çocuk ,bazen anne baba, öğretmen, patron , bazen de en değer
verdikleriniz olur .
Başkaları için yaşamak, asla ki bencil olmak, başkasının derdi ile
dertlenmemek değildir. Elbette ki, ister tanıdık olsun ister olmasın
başkalarına yardım etme ,zor zamanda yanında
olma, empati gösterme alkışlanası bir erdemdir. Burada kastedilen hayatındaki
bütün motivasyonu ‘’ başkaları üzülmesin ‘’üzerine olan, kendini ihmal
edip hatta yok sayarak, tüm süreçleri
buna göre ayarlayanlardır.
Başkaları için
yaşamak öyle bir girdaptır ki, kişinin mutluluğunu ve özgürlüğünü baltalayan
bir yaşam biçimidir, İnsanın kendisi olmasına izin vermeyen, bireysel kimliğini
ifade etmekten alıkoyan bir yolculuktur. Kendi yaşama hakkından vazgeçişin
diğer adıdır bu.
Aklının , yüreğinin ve inancının gösterdiği yolda değil , başkalarının
diktiği okları takip eden çizgide yürümektir. Kendi hayatının yönetmeni
olmaktan ziyade figüranı olmayı tercih
etmektir. Ötekilerin
onayını almaya odaklanmış, iyi insan olma arayışıdır.
Her zaman ve şartta etrafındakilere faydalı olmayı, onlarla hep mutlu olmayı yaşam felsefesi haline getirmiş insanların , aşırı fedakarlıklarının gerçek hayattaki karşılığıdır bu.
Başkaları için yaşamak, hayır diyememenin başka rengi, sınır çizememenin öteki kokusudur .
Başkaları için yaşamak, hayatı ertelemenin diğer
yüzüdür. Hep içlerde ukte bırakan hobilerinden, sevdiği mesleği yapmaktan,
mutlu olduğu yerde yaşamaktan, bireyse hedeflerinden ve ideallerinden
vazgeçişin rengarenk kostümüdür o.
Önceliği başkalarının memnuniyetine veren ve kişiyi
giderek yalnızlaştıran bu yaşam şekli hayatı kendiyle çelişerek ve yarım
yamalak yaşamaktır. Fedakar
olduklarına inanan ve takdir edilmek isteyen insanların kendi acizliklerine
buldukları bir bahanedir bu.
İnsanların içinde çileler çektiği en büyük cezaevi, ‘’başkaları hakkımda ne düşünür ?’’ hapishanesidir. Buradakiler, başkaları için yaşayan, zincirlerini ötekilere kaptıran ruhları yara almış hükümlülerdir.
Başkaları için yaşayanlar, kendi benliğini yitirmiş , özüne yabancılaşmış, özgüveni
erozyona uğramış ve daha da kötüsü bunun farkında bile olamayan acınası
insanlardır.
Onlar ki, mutluluk nedir bilmez.
Yasadıkları kendi mutluluğu değil,
başkalarının mutluluklarının bir
istasyonudur. Onlar, kısacık yaşamlarını ‘’el alem ne der’’ eksenli
yaşayarak zihinlerini ve bedenlerini
tüketerek geçirirler.
Yaşamanın girdabına kapılan ve sosyal baskıyla kışkırtılan bu insanlar,
hayatı kendilerine zindan
eden, kendilerini psikolojik tükenmişliğe iten mutsuzluk abideleridir.
Küçükken ailede beklentinin fazla olması, yanlışlara tahammülsüzlük ve
ilgi azlığı başkalarına göre yaşamaya iten zehirli oklardan bazılarıdır.
Onlar mutlu olsun,
şunlar iyi olsun, öteki üzülmesin , diğeri kırılmasın diyerek yol alınan bu
süreçte, insan arttık kim olduğunu unutup, ‘’ben hayattan ne istiyorum ?’’
sorusunu bile sormaz hale gelir.
Başkaları için yaşayan
insan, herkesin her şeyi olmak
istercesine çabalayarak kendini tüketir. Duygusal yorgunluğu artıp fiziksel
ağrı verene kadar uğraşıp didinir. Bu ağrıları dindirmek için başkalarının
yanına gider ama umduğunu bulamayıp hüsrana uğrar. Başkaları için yaşayıp,
yalnız olarak ölür.
İnsanı basitleştirip kıymetsizleştiren bu tür eğreti yaşamlardan kurtulmak için bir adım
öne çıkmak ve cesurca‘’ bu hayatta ben de varım demek’’
demek gerekir. Kendi ihtiyaçlarını en az başkalarınınki kadar değerli görmek,
özgürlüğün anahtarıdır. Unutmayın , elimizde başkaları için yaşanacak
bir ‘’joker hayat’’ daha yok !
.
.
.
.