‘’Neşeli bir şehre benzerdi senin sesin.
Bazen ölmek istiyorum,
Beni yeniden doğurman için.
İri, ekşi bir vişne tanesi gibi.’’(Didem Madak)
Canım annemi defalarca acile yetiştirdiğim ömrün güncesi idi
yoğun bakımda yattığı 35 gün ve gece ve ben asla ümidimi kaybetmedim:
Kaç bayramı birbirimize uzak geçirdik.
Hele ki kalbinin tam 15 dakika durduğu o gece:
22 Temmuz 2024 ama on altıncı dakikada doktorlar bana müjdeli
haberi verdi.
Ama biri vardı ki onun kalbi durdu diye etekleri zil çalan
elbet onu ve ahvalini yüce Rabbime havale ettim.
Umut ve inanç yüklü oldu mu insan sırtı yere gelmiyor asla.
Annem, benim hem yol hem kader arkadaşım ve ben onun hakkını
asla ödeyemem severek ihtimam göstererek anneme bakmaktan gurur duyuyorum.
O ki: beni defalarca doğurdu ve şimdi sıra bende.
Hele ki son yedi aydır, anne-kız verdiğimiz mücadele ve
sevinmesin düşmanlarım:
Benim ve annemin hikâyesi asıl şimdi başlıyor:
ALNIMIN AKIYLA YAŞADIĞIM BİR ÖMRÜ DE KİMSE HEBA EDEMEYECEK
ASLA.
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN SEVGİLİ GÖNÜL VE KALEM DOSTLARIM.
Sen ki;
Uleması şiirlerin
Bazen bir dikite denk düşen
Bazen devasa bir sarkıt
Aşkın ambleminde saklı resmin ve sesin
İçimde kalan ukdesin, anne
Serap gördüğümsün
Semazen ruhumsun
Ve sana verdiğim sözü tutuyorum, anne:
Hem bilmez misin sen?
Nasıl da tutumsuzum severken
Ah, evet bir de yazarken yazamadığım
Yazgıma alt yazı geçmem lazım
Nasıl ki; idmanlıyım anne
Acı çekerken
Ve içimde büyüyen o devasa açı
Aşkın ikramı bir lezzet ki yazmak
Ölüm hak getire
Hakkın emri
Son bulmadan ömür
Yazıp da uzlaşmalıyım kendimle
Ve zaaflarım, anne:
Bildiğin ne varsa dünde kaldı
Bilmediklerini ise her gün yazacağım
Çünkü ben sevdalı bir posta güverciniyim
Yüreğimi ihya edense şiir
Ve yazdığım binlerce makale, deneme ve hikâye…
Hani, ilk okuyucum senken
Şimdilerde içimdeki sismik kederle
Tasamı taslak edindim
Teması aşk ve hüzün olan ömrün
Arka yakasında saklı bir şehrim
Damarlarımda akan kan ne ki?
Kan ağlarken
Ve de kan çıkmazsa şiirden
Bil ki aldırmayacağı
Bil ki sevinmeyeceğim
Yazdım diye
Ne de olsa önce ağlayıp sonra yazmalıyım
Ya da tam tersi:
Her yazmadığım gün ölümüm
Yâd edilesi dünüm bazen gözüm kör sevdiğim
İltimaslı yürekler ve sevdalar
Nasıl ki meftunum sevgiye ve kelimelere
Anne, varamadın hala dönmen gereken yere
Anne, zaaflarımı öldürdüm ben gittiğinde beri
Zarflarım dolu sana yazdığım mektuplarla
Sancılı bir doğumsa benimki
Gelmeni bekliyorum beni
Bir kere daha doğur diye
Anıyorum Süreya’yı her gece:
Önce öp sonra doğur beni diyen üstat
Nasıl da haz vermekte yalnızlığıma
Kıtalar aştığım
Ama aşamadıklarım sana gelemediğim
Sen bu kadar uzak bir ülke olmaya
Ne zaman karar verdin, söyle anne
Utkumsun
Ufkumsun
Uğurumsun
Nazar boncuğumsun mavi gözlerine
Nazar değmesin
Ve kim ki nazar eden
Nazirelerim bil ki durduk yere serilmiyor zemine
Makûs talihim
Ve açamayan bir dağ lalesiyim ben
Manzumesi aşkın
Rotası hüznün
Direktif veren kaderin tesellisi
Tecelli bulan kederimi
Mademki diktim başıma içtim şiir niyetine…
Yazılmamış ne varsa, anne
Yeter ki bekle beni
Tıpkı seni beklediğim gibi kapının önünde
Kapı dışarı edildiğim ne çok iklim
Dilemması bu hasretin
Ölmeye razıyım eğer ki gelmezsen
Benim gelemediğim bir ülkesin sen, anne
Uzaklığın had safhada olduğu
Sesini duymaya özlediğim şehir eşkıyalarına
Sor beni
Nasıl ki volta atarım gecenin indinde:
Ah, anne, ah…
Bu şiir benim o şiir senin diye gezdiğim sokaklarda
Havlayan köpeğin dahi umurunda olmadığım kadar
Ruhumu yıkadığım keder
Dolu müzmin hasretimle
Bil ki:
Şiirlerim sensiz öksüz
Ben zaten dünden yetim
Yetemediğim yok mu ki hele şu ahvalim?
Bir kere dahi sormadılar bana:
Annen nasıl, diye
Ve işte koştuğum Rabbim
Adağım ve ataklarım
Arsız bir kuş gibi
Gagamla sevdiğim o sevgi ambarı
Ben nasıl ki sevginin arsızı
Arz ettiğim neyse Rabbim razı
Olsun benden yeter ki
Yetemediğim iklimlerde pervanesi olduğum ateşe
Düşkün bir buz dağıdır saklı içimde
Erise bile çözülmeyen
Emaresi yarında belli olan
Beklediğimsin ve çok sevdiğim
Beklemekle geçse de ömrüm
Asla geri durmayacağım
Ve şiirlerim seni çok özledi annem
Öznemsin ve özlemim ve öz veririm
Rabbime sadık bir kul olmanın ötesinde
Önce Allah sonra sen, annem
Yatıya kalan hüzün ve özlem yüklü güncem
Serpildiğim bir zemin
Gözümden sakındığımsın
Göze geldik nasıl göz göze geleceğimiz
Günler umarım ki çok yakındır
Yakından değil uzaktan seyrettiğim bir yangın gibi
İçimi ateşe veren kalemin matemi
Sensizlik ve sessizlikse zindanım
Rötuşladığım gece gibi
Yeter ki aydınlık kılsın Rabbim yüreğimi…