
Kıblemde saklı iken o doğurgan hüzün
ve yüzümü sürdüğüm rüzgârın delicesine estiği bir terennüm saklı iken göğün
fermanı dile gelir nasıl da yüreği ezer geçer kara bulutların efkârı ve işte
şiir demlenirken giydiği hükümdür ölürcesine severken hüzün geride kalan yürek
yakan bir teselli olmaya meyleder hele ki tecelli ettiğinde yediği vurgun
üzerine içine çektiği şiirler aldığı nefesi bahşedene duyduğu aşk ve minnet ile
şair, yoluna kaldığı yerden devam ederken…
Düş kırıkları saplana saplana kalbime
Huzurun çağrısında uyuya kaldığım
kabrimde
Saklı tutulası o özlem, sefil
sözcüklerle
Örülü bir sitemden fazlası
Açığa alındığı kadar yüreğin yongası
Bin bir eda ile süzülür kalem
Yorgun kıblem ve yâdımda saklı
teselli
Hicabın eşiği değil:
Aşkın beşiği
Tebessüm ekili yüreğin tahrası
Aşkın her zerresinde saklı hüznün
yankısı
Hüküm giyen sözcükler
Kuru başına kalemi kemirdiği kadar
elem
Yüreğin isinde saklı biteviye duman
Namelerin uğultusu
Yerin göğün kapıştığı
Asaletinden ödün vermeyen dik
duruşunda
Mevsimden sonsuzluğa meyleden
Esaretin cakasıdır aslında
Kalemin duvağında saklı her duygu
adeta
Devasa bir asa
Aşkın akışkan rahmeti
Aşina olduğu kadar şair hazanda saklı
gülü
Kopardığı kadar kökünden
Endamlı bir acı çöreklenir açamadığı
kalbinden
Sökün eden hasret
İçinde yaşadığı lahit
Düşlerle örülü bir nizam
Ve şairin açtığı o devasa parantez
Yığılı hayaller yağmurun eşlik ettiği
Bir kış gününe sirayet eden
Kış kıyamette dahi karanlığı boykot
eden
Bonkör yüreğin vedası
Bir dikili taşı olmasa da sevdanın
idamesi
Eşlik eder varı yoğu aşksa
Varsın olsun yalnızlık ilk ve son
istikameti…