
Bir düş mahkûmuyum ben: düşün düşün
içinden çıkamadığım aşk denen girdabın yavuklusu üstü örtülü esaretim sandukası
ve mealim iken hiçlik gölgemle kavgalı geçen yılların ardından size rastladım
bir gün ansızın seken bir kurşun gibi kuş gibi çırpınan yüreğimden vurulduğum…
Ötenazi yaptığım bir iklimdi aşk
öncemde
Önceliği kendime vermediğim bir
g/izin telaffuzu
Kaykıldığım şu zemin ne ki ne?
Düştüğüm t/uzağın derdest edilmiş
ayaklarında hicvin
Gönlüme katık ettiğim iklimin
Güftesi kâh bir iklim kâh
ikilettiğiniz kaderin tesellisi
Gaipten gelen coşkuma ve sevgime de
ket vuramaz hiç kimse
İrdelediğim aşkın müsebbibi
Yalnızlığımın fıtratı ve fıkra misali
Ektiğim toprağa sözcük ve sevgi
dizininde saklı
Bir rahle
Göğsümün kaykıldığı
O şarapnel parçalarında b/ölünen
hücrelerime
Ağıtlar yaktığımın ertesi
B/ağrıma saplanan tünediğim her acı
her açı
Çıtkırıldım sevdamdan ödün vermediğim
Bir gizi içime çektiğim her dua her
sure
Suretlerden akan kiri ve kini
görmezden geldiğimin ertesi
Görünmezden gelindiğim kâh ukdesi
dünün
Kâh umresi verilen hükmün…
Alabildiğine pervasız bir vaveyla
Söküklerimden taşan acının irini
iksiri evrenin
İkilem dolu sevdamın mahzun göçmen
kuşu
Bazen serçe bazen seçemediğim bir
hece
Göz ucuyla değil ta gözlerinizin
içine
B/aktığım her şiir molası verdiğimde
Kimse arkamdan verip veriştiren
Hüznümü bir redif gibi mandalladığım
ipin üstünde
Yürüyen bir cambaz edasıyla
Fıtratımdaki gizi ıslıklayan sisi
sevdanın
Sevdalı şehrin müdavimi bir kuş gibi
kundaklanmış hicretim
Hazan mahsulü bu imkânsız ve çaresiz
sevdam iken
Tek servetim
Kukumav kuşu gibi tünediğim
Dertli yüreğimle heceler türettiğim
Ne gün ölgün ne de geçkindir
yüzümdeki acının
İstilasında açamadığım bir kapı adeta
Mühürlü yüreğimin de yediği damga
Asası aşkın asil ve asi bir yolcu
konakladığım hanın
Var mı sahi çıkış kapısı?
Hancıya duyduğum sevdanın telaşı
İzindeyim gölgemin
Metruk hecelerden inşa ettiğim
Cennetin müdavimi ve müzmin sevgimi
Arzı endam edip de şiirin titrinde…
Tinimde saklı o telaffuz
Hazzı olmaz mı aşk denen bu
yolculuğun
Varsın olsun da dertlerin vebali
boynuma
Boyumu aşan aşkın hicretinde
Saklı bir kurşun gibi yüreğime
Tüneyen hüznün bakiyesi nasıl ki
bakaya kaldı da
Ömrün sür-git sessiz güftesi
Şarlatan iblise yağdırdığım lanet
Şah damarımdan yakın olana
teslimiyetim
Aşkın hücresinde verdiğim sınavın
ertesi
Bir şiir dahi yetmez derdime
Ortak olan Mevla’mın güdümünde
Gönül rotamdan da asla sapmadığım
Varsın bir yalan olsun
Kendime duyduğum sevginin her
katresinde
Doğup ölmek arasında bir yerdeyim
Araf’ta
Çatısı akmış bu şehrin ve aşkın
vardiyası nasıl ki
Bana teslim edildi
İmkânsız aşkların tapusu üstüme…
Üstün geldiğim hüzne ve nefrete
Aşkın her hadisi her haznesi
İçimden taşan nehrin
Dere yatağında dahi kutsanmış bir
avuç suda boğulduğumun
Ertesi varsın olsun düşeyim özlem
denen
Karanlık tünele konduğum kadar
Sevdanın tortusu eksik olmaz
kalbimden
Hissikablelvuku zuhur edendir tek
teselli
Tecellisi Rabbin sayesinde
Tecrit edildiğim mutluluğun arka
bahçesinde
Saklı bir hazine gibi içime
sakladığım saklandığım
Aşkın uçuşan perdelerine konan
Kelebek kanatlarında şiirin
Tesiri bir ömür sürecek o ansızın
Vuku bulan mucize ki Rabbin hikmeti…