Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 7/21/2025
Güncelleme Tarihi : 7/21/2025
Okunma Sayısı : 239
Yorum Sayısı : 4
Iı.  Abdülhamit  Violetta  Valery’nin  Ölmesine  Niçin İzin  Vermedi?



Efendim,  başlığı  görünce  eminim  hepiniz  ‘’ Violetta  Valery de  kim?  II.  Abdülhamit ölmesine  niçin  izin  vermedi?’’ diye  sormuşsunuzdur.

Hemen  açıklayayım:  Violetta  Valery bir  fahişeydi. Ama  sıradan  bir  fahişe  değildi.

Ya  şimdi  böyle  bir  konuya  girdim  ama  işin  içinden  nasıl  çıkacağım  bakalım.

En  iyisi  en  baştan  başlamak…

***

Sultan  II.  Mahmut.

Osmanlı’nın  en  reformcu,  en  yenilik sever  padişahı.  Öyle  ki  Atatürk  bile  onun  için yanlış  hatırlamıyorsam ‘’  Eğer  o  yapmayı  düşündüğü  ıslahatların  tamamını  gerçekleştirseydi  benim  yeni  inkılaplar  yapmama  gerek  kalmazdı.’’  Demiş.

Evet  oldukça  yenilik sever bir  padişah.  Halk  nazarında  ise  özellikle  fesi  mecbur  kılması  sebebiyle  ‘’ Gavur  Padişah ‘’  Olarak  adlandırılmış.

Peki  Sultan  II.  Mahmut  neden  bu  kadar  batı  hayranı?

Çünkü  rivayete  göre  annesi  Nakşidil ( eski  adıyla  Marthe Aimée du Buc de Rivery) Fransa’dan  devşirme. Hatta dahası  Napolyon Bonapart’ın  karısı  Josephin’in  kuzeni. 

Nakşidil  her  ne  kadar görünürde  Müslüman  olmuşsa  da aslında  hep  Hıristiyan  olarak  kalmış  ve dahası  sarayda  ufak  bir  özel  kilisesi  bile  var  mış.. Mış..  mışş  mışşş.

Evet,  bunca  mışın  içinde  doğru  olan  II.  Mahmut’un  tam  bir  batı  hayranı  olmasıdır..

Konumuzla  ilgili  kısma  yanaşalım  şimdi.

Acayip  şekilde  batıcı  olan  II.  Mahmut,  sarayda  bir  orkestra  kurmak  ister. Aynen  günümüz  Cumhurbaşkanlığı  Senfoni  Orkestrası  gibi  bir  şey. Böyle  bir  orkestranın  başına  da  bir  İtalyan  bestekar – müzisyeni  olan  Guiseppe Donizzetti’yi ,  paşa  rütbesiyle  getirir.  Böylece  İtalyan  Donizetti  Paşamız  liderliğinde  Mızıka-i  Hümayun  kurulur.

II.  Mahmut  daha  sonra  oğullarının  da  batı  müziği  öğrenmesini  ister  ve  oğulları  Abdülmecit  de  Abdülaziz  de  son  derece  usta  müzisyenler  olur,  hatta  Abdülaziz  vals  bile  besteler.

Oğullar  batı  müziği  hayranı  olurlar  da  torunlar  olmazlar  mı?

Kız  torunlar  tekmil  olurlar  lakin  erkek  torunlardan  sadece  biri  çok  isteklidir batı  müziği  öğrenme  ve  icra  etme  konusunda. Evet,  şehzade  II. Abdülhamit  kısa  sürede bir piyano  ve  keman vitriyözü  kadar  ustalaşır  keman  ve  piyano  çalma  hususunda.

Ta  şehzadeliği  zamanından  beri
 Alexandre Efendi, Guatelli Paşa, Miralay Lombardi Bey ile Paul Dussap Paşa  gibi  yabancı  müzisyenlerden  ders  alan, Padişah  olduğunda  Paul  Dussap  Paşa’yı  Mızıka-i  Hümayunun  başına  getiren  II.  Abdülhamit  aynı  zamanda  tam  bir  opera  hastasıydı  ve  sırf  opera dinlemek  için  Yıldız  sarayına  bir  opera  solunu  bile  inşa  ettirmişti.

Ancak  hepsi  bu  kadar  değil.

II.  Abdülhamit  bazı  geceler  uyuyamazdı.  Uyuyamadığı  gecelerde  de ellerini  çırparak  ‘’  Opera’’  diye  bağırırdı.

Yani canı  opera  seyretmek,  dinlemek  isterdi.

Gecenin  ilerleyen  saatlerinde  opera  sanatçılarını  nereden  bulacak  da  sahneye  çıkartacak  peki?

II.  Abdülhamit  için  en  kolayı  bu  sorundu.  Öyle  ki  kendisi  pijamalarını  çıkartıp  normal  kıyafetlerini  giyene  kadar  opera  sanatçıları  da  kıyafetlerini  giyip  sahneye  çıkmaya  hazır  olurlardı  zira gezgin  bir  tiyatro  topluluğu  iken  İstanbul’a  gelen,  sonra  da  Padişaha  kendilerini  beğendiren Arturo  Stavrolo  ve  ekibi  artık  Saray-ı  Hümayûn’un  kadrolu  sanatçılarıydı. Öyle  ki  Padişah  II. Abdülhamit, Stavrolo’ya  önce  mülazım teğmen  sonra da yüzbaşı  rütbesi  vermişti.

Evet,  padişah  ellerini  çırptığında  hemen  sahnede  yerlerini  alan  Stavrolo  ve  ekibi  padişahın  en  sevdiği  eserleri  canlandırırlardı  ki  bu  eserlerin çoğunluğunu  İtalyan  bestecilerin  eserleri  oluştururdu
. (Rossini, Bellini, Donizetti ve özellikle Verdi.)

Yalnız  bu  eserlerde   ‘’Yıldız, Kıbrıs, dinamit, sosyalizm, hal, Makedonya, hürriyet, grev, anarşi, vatan, suikast, burun, ihtilal, Murat, Girit, infilak, Kanun-i Esasi, müsavat, Bosna-Hersek...’’ gibi  kelimelerin  geçmesi  kesinlikle  yasaktı.

Neyse  efendim.  Ana  konuya  gelelim.  Yani  II.  Abdülhamit, bir  fahişe  olan  Violetta  Valery’nin  ölmesine  neden  izin  vermedi?

Dünyaca  ünlü   Fransız  tiyatro ve  opera  sanatçısı   Sarah Bernhardt İstanbul’a  gelmişti.  Padişah  II.  Abdülhamit’in  huzuruna  da  çıktı.  Padişah,  Madam  diye  hitap etti  Sarah’a ‘’ Madam, Paris’te bir ölüm sahnesini o kadar gerçekçi oynamışsınız ki seyirciler sahiden öldünüz zannederek paniğe kapılmış. Doğru mu?”Diye  sordu.

Sarah  Hatun gururla  göğsünü  şişirip ‘’  Evet  majesteleri duyduklarınız  gerçek. Bu  akşam  size  de  göstereceğim ‘’  Deyince   padişah ‘’  Hayır ,  hayır  madam.  Ben  bu  sahneyi  bu  kadar  canlı  oynamamanızı hatta  mümkünse  bu  bölümü  tamamen  oyundan  çıkarmanızı rica  ediyorum.’’  Demişti.

Bu  aslında  II.  Abdülhamit’in  sık  sık  yaptığı  bir  şeydi.  Sarayındaki  opera  sanatçıları  yeni  bir  eser  sahneye  koyacakları  zaman  II. Abdülhamit’e  eserin  hikayesini  kısaca  anlatırlardı ( Ki  aslında  zaten  bilirdi  padişah  ) o da  özellikle  ölümle  biten  sonları  değiştirirdi. 

Hatta  bazen  oyun  oynanırken  durdurur,  oyuncular  anında  doğaçlama  olarak  oyunun  senaryosunu  değiştirip  padişahın  hoşlanacağı  şekilde  oynarlardı.

Sarah  Bernhardt’ın  oynadığı  oyun  II. Abdülhamit’in  en  sevdiği  eserlerden  Guiseppe  Verdi’nin  La  Traviata  adlı  eseriydi.

Bu  eserin  baş  kahramanının  adı  Violetta  Valery’di. Yani  Sarah  Bernhardt , Violetta  Valery’yi  canlandırmaktaydı  ve  operanın  sonunda  sevgilisi Alfredo’nun  kollarında  ölmesi  gerekmekteydi  lakin  işin  içinde  Osmanlı  Padişahının  kesin  iradesi vardı: ‘’  Violetta  Valery  Ölmeyecek !’’

Dünyanın  her  yerinde  ölen  Violetta  Valery,  sıkıysa  Yıldız  Sarayında  da  ölsün. Ölemez  tabii  ki. 

Sevgilisi  Alfredo’nun  koluna  girer  ve  iki  aşık  mutluluğa  doğru  yol  alırken  perde  iner…



( Iı. Abdülhamit Violetta Valery’nin Ölmesine Niçin İzin Vermedi? başlıklı yazı Sami Biber tarafından 7/21/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu