
Bazen ciğer satar, bazen de akıl
Adam kılığında düpedüz
alık
Tacizi halt sanır;
bildiğimiz kıl
Her oltaya atlar budala
balık
Bataklık mübarek; eksen
ot bitmez
Tekeri patlamış; itsen
de gitmez
Denizli horozu bu kadar
ötmez
Aidatı kuru bir kalabalık
Bedavadan daha ararsan
ucuz
Edepte, hayâda işte bu
aciz
Acınacak halde, biçare,
naçiz
Çırpınıp duruyor kovada
balık
Esasen kendini kendi de
bilir
Bozuntuya vermez,
hasetten ölür
Ne yapsın; elinden başka ne gelir?
Kan bozuk, süt ekşi, gen
budalalık
Kanma havasına, süslü
postuna
Canına kasteder varıp
üstüne
Cemden ırak olsun, beri dostuna
Düşmanına dahi verilmez
salık
Kaçsan bile gelir, o
seni bulur
Başına dikilip, musallat
olur
Kumaşını tutsan elinde
kalır
Ebat üç - beş santim;
kıça yamalık
Allameye yatmış, hoca
kesilmiş
Vaaza kalkışmış; malum;
çokbilmiş
Bu boş tenekeye kargalar gülmüş
“Müslüman mı?” desen;
anca Cumalık
Böyle müteşair olmadı
vaki
Az bile anlattım; bunlar
da ne ki?
Hakk’tan sual olmaz,
lâkin belli ki
İbret olsun diye
yaratmış Halik
Mücella Pakdemir