Konuya pat
diye gireceğim.
V.K. isimli
biri bir yazı yayınlamış. İçeriği sinirlerimi epey bir zıplattı.
Güya
insancıl, güya sevecen, güya barışçıl... Üstü kapalı yazsa da ne demek
istediğini anladım ve gerçek fikrini açıklamaya zorlamak için, yazısının altına
bir yorum bıraktım.
“Karakedi kusura bakmasın ama ne dediğini, lafı nereye
getirmek istediğini ve derdinin ne olduğunu hiç anlamadım.
Kim kimi mat etmiş veya edecekmiş...
Bildiğim tek şey var. "Devlet başa, kuzgun
leşe."
"Söz konusu vatansa gerisi
teferruattır."”
Yorumum onun
da sinir uçlarını alevlendirmiş demek ki şöyle bir cevap yazdı:
“Anlamamanıza şaşmadım..!
Ben dünya vatandaşıyım.. ırk, din, cinsiyet,
farkı gözetmeyen, ezilenden, hor görülenlerden yana.. gerisi teferruat!!
"Müziğin sesini duymayanlar,dans edenleri
deli sanıyor."
— Friedrich Nietzsche”
“Dünya vatandaşısınız, öyle mi?
Yani ülkelerin sınırlarının kaldırılarak, tek tip, vatansız, dinsiz,
cinsiyetsiz insanlar, yani robot bireyler olmasını hedefleyen, subliminal
mesajlarla, yahut savaşlar çıkararak ve kaotik ortamlara sürükleyerek nevrotik
korkular enjekte eden Küreselci, Neoliberal ve Seküler efendilerinin kölesi.
Benim için ise Dünya Vatandaşı olmak demek, o dünyanın bizim dünyamız olması
demektir. İmar ve ıslahı bize ait olan, merhamet, vicdan ve adaletin hâkim
olduğu, İslâm'ın dünyanın her zerresinde yaşandığı, ahlâki tüm değerlerin
ruhlarda neşv-ü nema bulduğu bir dünya… Bu dünyanın vatandaşı olmakla iftihar
edeceğimiz zaman dilimi elbet gelecek lâkin bizim göremeyeceğimiz ortada.
O zaman gelene kadar Türk İslâm kimliğini pagan ütopyasına satmaya kalkışanlar
her iki cihanda da kaybedenlerden olacak.
Friedrich Nietzsche'nin sözünü paylaşırken acaba şunu düşündün mü? Kendisi
Alman Yahudi'sidir. Sen dinsiz vatansız hatta cinsiyetsiz olduğunu söylüyorsun
ama o öyle değildi. Siyonizm'e hizmet eden, Büyük İsrail'in dünya hâkimiyetini
savunan, "üstün insan modeli" tezi ile ırkçılık yapan biriydi.
Dünya vatandaşı olabilmen için bu üstün ırk kapsamına girmen gerekir. Ancak
sende söylemden başka bir vasıf yok. O hâlde savunduğun bu sistem seni
robotlaştırarak yok edecek, ezecek ve hor görecek bir sistemdir. Bundan haberin
var mı? Tabii ki yok.
O müziğin sesi çok çirkin V.K. O müzikle dans edenler Deccalizm'in öncüsü
Satanizm'e hizmet edenler. Deli mi akıllı mı bilemem ama çok korkunç insanlar.
Çok geç olmadan uyan. Dinine, vatanına ve kimliğine sahip çık.”
Tabii ki,
dini ortadan kaldırmak için felsefeyi icat eden filozoflardan.
Derler
ki, bir Atinalı ağzı iyi laf yapan Diyojen'e “Sen nerelisin?” diye sormuş, o
da cevap vermiş: "Ben bir dünya vatandaşıyım".
Bu
Diyojen ki, "doğaya en
uygun yaşam hayvanların yaşamıdır." diyen, bütün gelenekleri reddeden, ölümü,
kuduz bir köpeğin ısırması, çiğ ahtapot yeme alışkanlığı, nefesini tutarak
intihar etmesi gibi feci pek çok sebeple rivayet edilen, kendi öz bakımını
yapmaktan aciz psikolojisi bozuk biri.
Bu
saçmalığın bir diğer öncüsü Thomas Paine’dir.
1809'da
öldüğü zaman cenazesine kimsenin sahip çıkmadığı siyasi filozof Thomas
Paine de "Dünya vatanım, tüm insanlar kardeşim ve iyilik yapmak
dinimdir." diyerek kendini dünya vatandaşı ilan etmiş.
Sokrates’in
kurduğu Kinik Okul, Diyojen’in bu teze ün kazandırmasıyla kuvvet bulmuş, ilerleyen
zaman içerisinde geliştirilerek Dünya Vatandaşı yetiştiren okullarla varlığını
sürdürmektedir.
Bizim
ülkemizde de bu fikri savunan ve çocuklarımızı zehirleyen okullar var ne yazık
ki.
Ancak,
bu vahameti,
“
Dünya barışı, çevre güzelliği, yerel ve küresel farkındalık, sorunlara çözüm
üretme, eşitçilik, adil ve küresel toplum, vs…”
gibi
sözlerle öyle güzel süslüyorlar ki, evlatlarımız vatansız, dinsiz ve
cinsiyetsiz, yani kimliksiz bireylere dönüştüklerinin farkında bile olmuyorlar.